Bir gün bu dünyadan göçüp gidince dünya malının hiçbir zerresini de yanımızda götüremeyeceğimizi anladığımız yaşları da geride bıraktık…
Türkiye üç büyükşehir belediye başkanının terör ile irtibat ve iltisakları dolayısıyla görevden uzaklaştırılmasına odaklanmış iken şimdi tam bir psikolojik harekât mantığı içinde yerlerine görevlendirilen kayyımların harcamalarına dikkat kesilmiş durumda… “Cambaza bak cambaza” mantığı işliyor…
Ağzı olan konuşuyor. Özellikle CHP kanadı, PKK ve türevlerine yönelik yoğun bir askeri harekâtın yürütüldüğü bu dönem içinde HDP ile iç içe görüntüsünü gizlemek için sonu nereye gideceğini düşünmediği bu süreçte kayyumlara yüklendikçe yükleniyor…
Seçimle gelen seçimle gider, doğrudur.
Peki, PKK ile gelen, belediye başkanlarının odalarını işgal eden, seçimle gelenin üzerine silahın gölgesi ile oturan ve karar alma süreçlerini Kandil’den gelen talimatlar doğrultusunda yapan, çocukları dağa yollama merkezi gibi çalışarak Hacire Akar gibi binlerce anneyi ağlatan, kamu kaynaklarını terör örgütüne aktaran o seçilmiş denilenlerin üzerindeki yapıya niye ses çıkarmıyor bu CHP?
Gerçeklerden uzaklaşınca, sadece siyasal hırs ile düşününce gözler de, gönüller de, akıllar da kapanıyor.
Kayyımların harcamalarına laf edenler kayyım öncesinde belediye başkanlarının harcamalarına, tasarruflarına hiç bakmıyor…
Yere göğe sığdırılmayan, deneyimli siyasetçi diye her türlü methiyelere mazhar olan Ahmet Türk’ün iki CHP’li konuğu ile geçen bir buçuk saat içinde 709 kişiye de yemek verilip binlerce liralık fatura düzenleniyor… Hadi bunu da konuşalım…
“Tencere dibin kara, seninki benden kara…” mantığı ile düşünmüyor ve konuşmuyorum, devlet işlerinde israfa varmamak kaydıyla makamların temsil ve ağırlamaları elbette olur. Yerli ve yabancı konuklar gelir, o ilin tanıtımı için, gelen konuğun ile katkısının, gittikten sonra da anımsaması için o ile özgü bir takım hediyeler sunulabilir. Bu bizim geleneğimizde de vardır. Ancak ölçünün kaçmaması lazımdır.
İle gelen konuk, belediye başkanının şahsi konuğu değil ise, söz gelimi bir kültür sanat etkinliği için davet edilmiş bir sanatçı, akademisyen ise veya bir kamu görevlisi ise elbette bunu belediye bütçesinden finanse etmek gerekir.
Ama hiçbir yönetsel veya akademik gerekçe yok, CHP’li veya HDP’li siyasetçilerin yaptığı gibi sadece seçilen belediye başkanını kutlamaya gelmiş ise, bunun masrafları neden belediye bütçesinden karşılanır ki?
Pahalı hediyelere ise külliyen karşı olmak lazım. Zaten bu konuda kamuda etik düzenlemelerimiz var. Buna herkesin uyması gerekir. Hediye verenin de, alanın da artık bu konuda yapılan ve yerleşen kurallara aykırı davranmaması önemlidir.
Herkes kendi kesesinden istediği gibi harcama yapabilir ama iş el kesesinden veya devlet kaleminden harcamaya gelince bir değil binlerce kez düşünmek şart…
Şu anda kayyumlara ve kayyumlar üzerinden de hükümete ve özellikle de İçişleri Bakanına karşı açık bir psikolojik harekât yürütülüyor. Bunun da görülmesi gerekiyor. Bakanın konuyu derhal soruşturma konusu yapması fevkalade iyi olmuştur. Şayet kamu görevlileri eli ile yapılmış bir yanlış varsa bunun da ortaya çıkması çok iyi olur.