Prostat hakkında her şey
Abone olErkeklerin en büyük korkulu rüyası olan "Prostat" hakkında ne biliyorsunuz? Hastalık ne tür etkiler yapıyor? Hastalığın görülme yaşı nedir? Bu soruların cevapları şöyle:
Prostat idrar kesesinin altında yerleşik olan ve idrar yapma
sırasında idrar torbasından aşağı idrarı taşıyan kanal olan
üretranın bir kısmını çevreleyen, ejakülasyon için gerekli olan
sıvının bir kısmını sağlayan bir cinsiyet bezidir. Prostat kestane
büyüklüğünde bir bezdir. Yaklaşık olarak 20 yaşında kadar büyümeye
devam ederek erişkin boyutuna ulaşır.40 yaşlarına kadar bu boyutta
kalarak, bu yaşlardan itibaren tekrar büyümeye başlar. Cerrahpaşa
Tıp Fak. Androloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat
prostat'ın erkekleri nasıl eklediğini Mynet okurları için
yazdı.
Prostat bezinde 3 tip hastalık görülebilir:
-Prostatit adı verilen prostat inflamasyonu: Bu durumda prostat
şişer ve hassaslaşır. Çoğu zaman kaynağı bakteriyel
enfeksiyondur.
-Prostatın kanserleşme olmadan büyümesi: Prostat içindeki dokunun
tekrar büyümeye başlamasıdır. Bu duruma benign prostatik hiperplazi
(BPH) denilmektedir. Tipik olarak prostatın orta kısmında oluşarak
üretrayı daraltmakta ve idrar yapmada sorunlara yol açmaktadır.
-Prostat Kanseri: Prostat kanseri dokuların anormal ve kontrolsüz
büyümesi sonucu gelişir. Büyümenin bezin içinde olduğu BPH'dan
farklı olarak tümörler genellikle bezin dış kısmında gelişir.
Prostat kanseri özellikle erken dönemlerinde çok sinsi bir
hastalıktır, kişide kanserle birlikte prostat büyümesi ve buna
bağlı şikayetler mevcut değilse kanserin kendisine özgü hiç bir
belirtisi bulunmayabilir.
Prostat hastalıklarının yarattığı şikayetler arasında geceleri sık
idrar çıkma, idrar yaparken zorlanma, acı ve yanma hissi, idrar
yaptıktan sonra mesanenin tam boşalmaması, işedikten sonra damlama
şeklinde idrar gelmesi, ani işeme hissi , zayıf idrar akımı başta
gelir. Bu şikayetler prostatta oluşabilecek bu 3 hastalığı da
işaret edebilir. Bu nedenle tetkiklerin doğru olarak yapılarak
teşhisin tam ve doğru konması çok önemlidir. Prostat büyümesi yaşam
kalitesini ciddi olarak bozabilen bir hastalıktır. Hastaların
sosyal yaşamları etkilenmekte, seyahate gitme özgürlükleri
kısıtlanmaktadır. Gece uykuları düzensizleştiği için, ertesi gün
performans düşüklüğü yaşanmaktadır. Her hastanın bu belirtilerden
etkilenme ve rahatsızlık duyma derecesi farklı olduğundan, tedavi
gerekip gerekmediği ve gerekiyor ise ne tür bir tedavinin uygun
olacağı, yapılacak testlerden sonra, hasta ve doktorun birlikte
karara varmalarını gerektirir. Bu testler sırasıyla: Fizik muayene,
işeme hızı ölçümleri, gerekirse ek olarak mesane fonksiyonlarının
ürodinami ile araştırılması, ultrasonografi ile böbreklerin,
mesanenin değerlendirilmesi, prostat büyüklüğünün ölçümü, işeme
sonrası mesanede kalan idrar miktarının ölçümüdür. Kandaki PSA
(Prostate Spesific Antigen) düzeyi, mutlaka her hasta veya hasta
adayında bakılması gereken önemli bir parametredir. PSA,
prostattaki büyümenin selim veya habis olduğunu ayırmada çok önemli
bir ölçek olarak kabul edilmektedir.
Sertleşme sorunu cinsel performans için yeterli olan sertleşme
seviyesini sağlayamama ve/veya bu sertliği koruyamama durumudur. Bu
durumun üç ayı aşkın bir süre devam etmesi halinde doktora
başvurmak gerekir. Sertleşme Sorununun psikolojik ve organik pek
çok sebebi bulunmaktadır. Psikolojik kaynaklı ereksiyon bozukluğu,
başarı kaygısı ve iç çatışmaların olumsuz görünümlerine bağlı iken
fiziksel nedenler arasında anatomik, sinirsel kaynaklı,
endokrinolojik, ilaç bağlantılı ve damar sistemi kaynaklı
komplikasyonlar yer almaktadır.
Prostat hipertrofisi organik anlamda sertleşme bozukluğuna yol açan
faktörlerden birisidir. Gerek enfeksiyona bağlı prostatit, gerekse
prostatın büyümesi durumlarında idrara sık çıkma, idrarda yanma
sızı gibi şikayetler cinsel fonksiyon etkilenmesine yol açmakta,
hem sertleşme hem de boşalma bozuklukları ortaya çıkmaktadır..
Prostat ameliyatı da - özellikle prostat kanseri ameliyatı-
prostatın yanında bulunan sinirlere ve damarlara zarar vererek,
sertleşme sorununa neden olabilir. Prostat kanserinde, ereksiyonu
sağlayan ve prostata yapışık seyreden sinirler kanser dokusunun
onları harap etmesi ile etkilenebildiği gibi kanser için uygulanan
tedavi (cerrahi, radyoterapi, kriyoterapi) sonrasında aynı
sinirlerin zarar görmesi sonucu da etkilenebilir. Hormon tedavisi
sinirleri harap etmemesine rağmen vücuttaki testosteronu tamamen
ortadan kaldırdığı için seksüel aktivite için isteksiz hale
getirir. Bu nedenlerden ötürü prostat hastalıkları tedavilerinde en
önemli nokta, cinsel fonksiyon sorunlarına yol açmayan tedavilerin
tercih edilmesidir.
Bu tedavi tercihleri prostatit enfeksiyon tedavisinde ilaç
kullanımı, Prostatın kanser olmayan büyümesinde Greenlight
buharlaştırma yöntemi ve prostat kanserinin uygun vakalarında
Brakiterapi yöntemidir.
Greenlight işleminden önce BPH hastaları etkin ama risk seviyesi
yüksek olan ameliyat seçeneği ile daha az etkin ancak daha düşük
riskli ısı terapi yöntemleri arasından tedavi metodunu seçmek
zorunda kalıyorlardı. Greenlight prosedürü ameliyat seçeneğinin
etkin tedavi özelliğini, ısı terapi seçeneğinin düşük risk oranı
ile birleştiren basit bir tedavi yöntemidir. Bu prosedür, çok
yüksek seviyede bir enerji kullanarak prostatın büyümüş olan
bölgelerini buharlaştırarak tam olarak ortadan kaldırır. Çoğu
hastalar birkaç saat içinde evlerine gidebilirler ve normal
aktivitelerine birkaç gün içinde başlayabilirler. Hastaların büyük
çoğunluğunda sonda konulmasına gerek duyulmamaktadır. Kanı
sulandırıcı ilaç kullanan hastalarda da ilacın kesilmesine gerek
duyulmadan işlem yapılmaktadır. İdrar akışındaki problemler ve
diğer semptomlar 24 saat içerisinde büyük ölçüde çözüme
kavuşmaktadır. Bu işlem özetle,idrar akışında anında rahatlama
sağlayan ve şikayetleri hemen ortadan kaldıran, ağrısız, kansız,
sondasız, risksiz ve en önemlisi sertleşme sorununa neden olmayan
kesin etkili bir tedavi yöntemidir. Greenlight hastaların ereksiyon
ya da orgazm olmalarını genel olarak etkilemez. Düşük oranda geriye
dönük ejakülasyon meydana gelir. Hastalar prosedür öncesi cinsel
aktivitelerini muhafaza etmektedirler.
Prostat kanseri tedavisinde, Brakiterapi yöntemi, sertleşme sorunu
ve idrar kaçırma gibi yaşam kalitesini olumsuz etkileyen
komplikasyonlara yol açmadığı için gelişmiş ülkelerde yoğun olarak
tercih edilmektedir. Brakiterapi yöntemi, yaklaşık bir yıl boyunca
prostat dokusunun ortasına yerleştirilen ve düşük dozda ışın veren
iyot 125 radyoaktif kaynakları ile kanserli dokunun yavaş ve
sürekli ışınlanması esasına dayanır. Prostat kanserinin organa
sınırlı evrelerinde, impotans ve idrar kaçırma gibi yaşam
kalitesini olumsuz etkileyen komplikasyonların hiç birine yol
açmayan ve cerrahi tedaviye eş anlamda yüksek başarı yüzdesi uzun
takiplerle tespit edilmiş olan bir tedavidir. Tedavi, kanser
hücrelerinin radyasyona karşı normal hücrelerden daha fazla
hassasiyet göstermesi esasına dayanır. Her biri 4,5 cm. uzunluğunda
seedler çevrelerindeki dokuya belirli bir dozda radyasyon yayar. Bu
seedleri belirli mesafelerde prostatın her tarafına yayarak,
kanserli hücreleri yok etmek üzere tam gereken ölçülerde radyasyon
ulaştırılmış olunur. Bu işlem doğrudan prostatın içerisinde
gerçekleştirildiğinden çevredeki organ ve dokulara hiçbir zarar
verilmemektedir. Bu işlem için bilgisayar bağlantılı 3 boyutlu özel
bir ultrason kullanılır. Üroloji uzmanı ile radyasyon fizikçisi bir
ekip olarak, bilgisayar tarafından işaretlenen tümörlü hücrelerin
bulunduğu bölgelere seedleri yerleştirir. Tüm bu işlem yaklaşık 1
saat sürer. Hasta hemen akabinde normal hayatına devam eder.
Bu yöntem için uygun hasta seçimi büyük önem taşımaktadır. Bu
işlem:
-Erken safhada tespit edilmiş
-Tümörün kapsül dışına yayılmadığı
-Gleason skor < 7
-PSA < 10
-Prostat volümü < 50ccm
-İdrar Akım Hızı > 15ml/s olan hastalarda rahatlıkla
uygulanabilmektedir.
Brakiterapinin Avantajları:
Bu tedavi hastalara son derece önemli avantajlar sağlar:
-Tedavi sonucu sertleşme sorunu görülme oranı son derece
düşüktür.
-Tedavi sonucu inkontinans (idrar kaçırma) görülme oranı son derece
düşüktür.
-Tedavide Radikal prostatektomi ile eş değerde başarı oranları
sağlamaktadır.
-Cerrahi risk son derece düşüktür.
-1 günlük bir prosedürdür. Erken iyileşme ve normal aktiviteye
hemen dönüş sağlar.
-Genel sağlık durumu problemli olan daha yaşlı hastalar için de son
derece uygun bir yöntemdir.Prostat çevresindeki sağlam
dokulara(barsak, mesane ve üretra) zararı yoktur.
Kaynak: www.mynet.com