Profesörün eşi dehşet anlarını anlattı
Abone olTrabzon'da yanlışlıkla öldürülen profösörün eşi Melek Güner olanlara hâlâ inanamıyor. Sürekli eşinin ve oğlunun fotoğraflarına bakan Güner, o kabus dolu geceyi anlattı.
Trabzon'da silahlı saldırı sonucu öldürülen Karadeniz Teknik
Üniversitesi (KTÜ) Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadettin
Güner'in eşi Melek Güner, 15 yıllık hayat arkadaşı ve evladını
kaybetmeye nasıl dayandığına kendisinin bile şaşırdığını söyledi.
Melek Güner, her şeyin kötü bir rüya olduğunu, uyandığında eşi
gelecekmiş gibi hissettiğini belirterek, ''Sürekli eşimin resim ve
yazılarına bakıyorum. 15 yıllık hayat arkadaşımı ve yavrumu
kaybettim. Bu duruma nasıl dayandığıma, kendim bile şaşırıyorum''
dedi. Güner, bütün ülkenin kendileri ile birlikte ağladığını ifade
ederek, eşinin kendisine ve çocuklarına şerefli bir isim
bıraktığını, onu yaşatmak için elinden gelen her şeyi yapacağını
kaydetti. OLAY GECESİ Melek Güner, olayın meydana geldiği 7 Ocak
gecesi, çok güzel bir sohbet ortamından ayrılıp, evlerine doğru
yola çıktıklarını, oğlu Selçukhan'ı da diğer çocuklarıyla birlikte
arka koltuğa oturttuğunu, ancak daha sonra ağlayınca kucağına
aldığını söyledi. Yola çıktıktan birkaç dakika sonra, virajı dönmek
için yavaşladıklarını belirten Güner, şöyle devam etti: ''Arabanın
yavaşlaması ile birden önümüze iki kişi çıktı. Yüzlerini göremedim.
Ne olduğunu zaten anlayamadık. Ben ellerindeki silahı görünce,
(şaka yapıyorlar) diye düşündüm. Ateş etmeye başladılar.
Selçukhan'ın başı yana düştü, sesi de hiç çıkmıyordu. Yüzüne
baktım, dudakları morarmıştı, o anda vurulduğunu anladım. Gömleğini
açınca göğsünden vurulduğunu gördüm ve öldüğünü anladım.'' Güner,
daha sonra eşine ''vuruldun mu'' diye sorduğunu, ancak cevap
alamadığını belirterek, ''O anda Sadettin'in ağzından kan geldi.
Selçukhan'ın öldüğünü anladığımda eşimi kurtarmaya çalıştım, ancak
onu da gözlerimin önünde kaybettim'' diye konuştu. Eşi Prof. Dr.
Sadettin Güner'in o sırada arabanın hakimiyetini kaybettiğini,
kendisinin hemen el frenini çektiğini ifade eden Güner, şunları
kaydetti: ''Kızım arka kapıyı açarak dışarı çıktı. Yoldan geçen
arabaları durdurmaya çalıştı. O sırada kızıma da kötü bir şey
yapacaklar diye çok korktum. Etraftan gelen kişiler bize yardım
etmeye çalıştılar. Elime cep telefonumu verdiler, yakınlarımı
aramaya çalıştım. Olay yerine yakın olan bir ambulansa bindirilip,
hastaneye getirildik. Eşim hastaneye vardığımızda ölmemişti.
Yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı.'' Güner, silahlı
saldırının kendilerine yönelik olmadığını, yanlışlıkla yapıldığını
olay anında anladığını ifade ederek, şöyle dedi: ''Çünkü eşimin
kimseyle alıp veremediği yoktu. Olayın ardından ısrarla yanlışlık
olduğunu söyledim. Buna rağmen, (ihalelerle ilgili) diye
söylentiler atıldı ortaya. Bu bizi çok üzdü. Bu kişilerin ne kadar
canları yanmış ki böyle bir hata yaptılar. Suçluların cezasını
çekmesini istiyorum.'' Eşi Sadettin Güner'in hiç kimseye zararı
olmayan bir kişi olduğunu vurgulayan Melek Güner, ''Türkiye,
yaşarken kıymetini bilmediği çok değerli bir bilim adamını
kaybetti. Bu hiç umurumda değil, kıymetini bilselerdi'' diye
konuştu. FAKÜLTE DEKANI PROF. DR. YAŞAR GÖK'E SİTEM Melek Güner,
Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Gök'e olan
kızgınlığının nedeninin, eşinin profesörlük atamasını geciktirmesi
olduğunu kaydederek, şöyle devam etti: ''Yaşar Gök, Sadettin'in
hakkını yedi. Sadettin bir kere bile ona bağırmış değildir.
Yaptıklarına rağmen, hakkını yasal yollarla aramaya çalışmış,
atamasının yapılmasını istemiştir. Ataması için gerekli her şey
tamamdı. Eski Rektör Türkay Tüdeş'e oy vermedi diye bunlar oldu.
Halbuki eşim Türkay Tüdeş'i zamanında açık oyla desteklemişti.
İkinci dönem geldiğinde, bazı hataları gördü ki oy vermek istemedi.
Açıkçası oy verip, vermediğini de bilmiyorum.'' ''ONLARI ÇOK
ÖZLÜYORUM'' Melek Güner, çocuklarını, babaları ile gurur
duymalarını söyleyerek avuttuğunu belirterek, şunları söyledi:
''Çocuklarım günden güne düzeliyorlar. Onlara babalarının şehit
olduğunu söylüyorum. (Şehitler ölmez o bizim yanımızda) diyorum.
Artık hem anne hem de baba görevini yüklendim, bakalım ne olacak.
Ben eşime gösterilen ilgiden mutluyum, gurur duyuyorum. Bize çok
şerefli bir ad bıraktı.'' Güner, Prof. Dr. Sadettin Güner'in
kendisini Türkiye'ye ölümü ile tanıttığını vurgulayarak, sözlerini
şöyle sürdürdü: ''Ölümünün ardından insanlar çalışmalarını açıp
baktı. Arkadaşları ve öğrencilerinin çalışmalarını devam
ettireceğine inanıyorum. Rektörlüğün de eğer hayata geçirilebilecek
projeleri varsa, bunları devam ettirmelerini isterim. Tek dileğim
adının yaşatılması çünkü, buna layık bir insan.'' Güner'in oğlu
Ahmet Faruk Güner ise babasını da kardeşini de çok özlediğini ifade
ederek, ''Kardeşimin resimlerine bakarak, acımı dindirmeye
çalışıyorum. Selçukhan, çok yaramaz değildi. Bakıcımız yemek
yaparken o bisikletini sürer, top oynardı. Bir şeyler kırardı ama
küçük şeylerdi. Onu çok özlüyorum'' diye konuştu. Trabzon'un
Boztepe Mahallesi'nde, 7 Ocak Cuma gecesi, Sadettin Güner, eşi ve 3
çocuğuyla otomobiliyle seyir halindeyken silahlı saldırıya uğramış,
saldırıda Prof. Dr. Güner ile 4 yaşındaki oğlu Selçukhan Güner
ölmüş, eşi ve 2 çocuğu olaydan yara almadan kurtulmuştu. Tuğba
Yardımcı/Milliyet