Profesörlere göre cari işlemler açığı
Abone olTürkiye'de cari işlemler dengesinin 4 aylık dönemde 2.9 milyar dolar açık vermesini üniveriste hocaları değerlendirdi.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü
Başkanı Prof. Ercan Uygur, Türkiye'nin cari işlemler dengesinin, 4
aylık dönemde 2.9 milyar dolar açık vermesini değerlendirirken,
''cari açıktaki artış, tedirginlik yaratırken, gelecek için
tehlikeli unsurlar içeriyor'' dedi. Uygur, cari açıktaki artışı
''beklenilen, ancak tedirgin olunacak yükseklikte'' olarak
nitelerken, Türkiye'nin geçmişinde, yüksek cari açık artışlarıyla
olumsuz gelişmeler yaşandığına dikkati çekti. Daha önceki ekonomik
krizlerde, tek belirleyici olmamasına rağmen cari açığın etkisinin
büyük olduğunu ifade eden Uygur, şöyle devam etti: ''Asıl önemli
olan, cari açık yükseldikçe aslında döviz kurunun da yükselmesi
beklenir. Ancak döviz kuru da böyle düzenli şekilde artış göstermez
çok hızlı şekilde tepki verirse, o da istediğimiz bir gelişme
değil. Kontrol dışı döviz kuru değişmesi olabilir diye bir
tedirginlik var. Cari açık olduğunda finanse etmek için bir döviz
girişi gerekir. Burada Türkiye'nin genellikle döviz girişini
borçlanma ile sağladığını görüyoruz. Cari açığın artışı, daha fazla
dış borçlanma gereğini arttırıyor. Şu anda zaten dış borçlar stok
olarak oldukça yüksek düzeyde. Önümüzdeki dönemde bu borçların geri
ödenmesinde de bir tedirginlik varken, ek bir dış borçlanma
gereğinin olması da tehlikeli bir unsur yaratıyor.'' Cari açığın
hızlı şekilde artmasının geleceğe yönelik bazı olumsuz
değerlendirmelere neden olabileceğini belirten Prof. Uygur, bu tür
tedirginliklerin artmasının, Türkiye'ye giren yabancı sermayenin
Türkiye'den kaçmaya çalışmasına neden olabileceğini savundu. Cari
açığın artmasıyla, beklenenden hızlı şekilde döviz ve faizlerin
yükselebileceğini kaydeden Uygur, bunun kriz öncesi ekonomik
gelişmelerle paralellik gösterdiğini söyledi. Cari açıktaki
gelişimin, ithalatın hızlı artışından kaynaklandığını hatırlatan
Uygur, bunun da talep ve büyümenin olduğunu gösterdiğini söyledi.
''Ancak cari açık nedeniyle bazı değişkenler hızlı değişirse, yani
sermaye kaçışı olursa, bunun sonucunda döviz artışı olursa, faiz
artışı olursa, bu talebi ve büyümeyi de olumsuz etkileyecektir''
diyen Prof. Uygur, bundan sonra döviz kuru düzenli şekilde artar ve
ithalatı dizginlerse, o zaman dalgalı kurun düşünüldüğü ve
dilendiği gibi çalıştığı anlamına geldiğini ifade etti. Uygur, faiz
oranlarının beklenilen tepkileri yaratmayabileceğini dile
getirirken, bir takım yöntemlerle döviz alımlarının artırılması
gerektiğini kaydetti. PROF. KEYDER ODTÜ İktisat Bölümü Öğretim
Üyesi Prof. Nur Keyder ise cari işlemler açığındaki artışın, dövize
olan talebin artmasına neden olacağını, bunun da, dalgalı kur
rejiminde kurun denge noktasına doğru kendiliğinden gitmesini
sağlayacağını ifade etti. İhracatta geçen yıl ile bu yılın 4 ayı
karşılaştırıldığında, yüzde 31 oranında bir artış görüldüğünü ve
bunun oldukça önemli bir gelişme olduğunu kaydeden Keyder, Türk
Lirası'nın değerlenmesine karşın bu artışın sağlanmasının, bir
ölçüde imalat sanayide görülen verimlilik artışı ve reel
ücretlerdeki düşüş nedeniyle ortaya çıkan birim maliyetindeki düşme
olduğunu belirtti. Keyder, döviz kurlarıyla ilgili olarak da,
sadece dolara bakıp Türk Lirası'nın aşırı değerlendiğini söylemenin
yanlış yorumlara neden olacağına işaret ederken, Türkiye'de doların
değer kaybetmesinin en büyük nedeninin, dolar-euro paritesinde 2002
yılı Mayıs ayı ile 2003 yılı Mayıs ayı aralığında yüzde 26
düzeyinde gerçekleşen dolar aleyhine gelişme olduğunu söyledi. Bu
gelişmenin, Türkiye'nin kontrolünde olmadığına dikkati çeken
Keyder, doların dış piyasalarda ve buna bağlı Türkiye'de yeniden
değer kazanmasının, ancak ''Euro bölgesinin faiz indirimi ve
Amerika'nın bütçe ve cari işlem açıklarını kapatması'' ile mümkün
olabileceğini vurguladı. Türkiye'nin ihracatının çok önemli bir
kısmını Euro üzerinden yaptığını, bu nedenle ihracatın bu kısmının,
TL'nin Euro karşısında aşırı değerli olmaması nedeniyle kurdan
etkilenmediğine işaret eden Keyder, şunları kaydetti: ''Kurdaki
değerlenme ve büyüme faktörleri göz önüne alınarak cari işlemler
açığı, program hedefi olan 3.5 milyar dolardan 6.1 milyar dolara
revize edilmiştir. Cari işlemler açığının artması, dövize olan
talebin artmasına neden olmaktadır. Bu da dalgalı kur rejiminde
kurun denge noktasına doğru kendiliğinden gitmesini sağlayacaktır.
Bu da yüksek boyutta bir kur değişmesi gerektirmez. Çünkü TL, Euro
karşısında aşırı değerli değildir ve önümüzdeki aylarda enflasyon
oranı düştükçe kurdaki gelişme ile enflasyon arasındaki fark,
dolayısıyla TL'nin değerlenme oranı düşecektir. Ancak doların TL
karşısında değer kazanması zaman alacaktır çünkü büyük ölçüde dış
faktörlere bağlıdır. Bu nedenle Merkez Bankası'nın müdahaleleri,
dolar kurunu fazla etkileyememektedir.''