Prof. Sevin: YÖK tapınak oldu!
Abone olVan YYÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Necla Sevin, YÖK'e ve Rektör Aşkın'ı suçlayarak emekliliğini istedi. "YÖK tapınak oldu" diyen Sevin'in iddiaları ise çok düşündürücü.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim üyesi olan ve 43 yaşında
emekliliğini isteyen Prof. Dr. Necla Sevin, "YÖK destekli Aşkın,
YYÜ'de baskıcı bir yönetim sergiliyordu. YÖK bir tapınak haline
geldi. Onların mabedine hiç kimse giremez oldu. Konuşanlar
uzaklaştırılıyor" dedi
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Yücel Aşkın'ın
kadrolaşma adına Mimar Sinan Üniversitesi'nden Van'a getirttiği
Prof. Dr. Necla Sevin, Aşkın ve YÖK'e yönelik zehir zemberek
açıklamalar yaparak, üniversitedeki görevinden emekliye
ayrıldı.
YÖK'ün bir tapınak haline geldiğini belirten Prof. Sevin, 3 yıl
içinde YYÜ'de yaşadıklarının ardından YÖK çatısı altında varolmanın
onur kırıcı bir hal aldığını, daha önünde uzun yıllar olmasına
rağmen emekliye ayrılmayı tercih ettiğini söyledi. Yücel Aşkın'ın
YÖK'ten de aldığı destek ve kuvvetle YYÜ'de baskıcı ve
antidemokratik bir yönetim sergilediğini ve vicdanları baskı altına
almaya çalıştığını kaydeden Prof. Sevin, "Türkiye'de bilimin
geleceği ve ülkenin geleceği için YÖK sisteminin tartışılması, bu
sistemin demokratik ve bilimsel bir yapıya kavuşturulması
gerekmektedir" uyarısında bulundu.
PROF. NECLA SEVİN'DEN ŞOK AÇIKLAMALAR
Eşi Prof. Veli Sevin ile birlikte Van'ı terkederek İzmir'e yerleşen
Prof. Necla Sevin'in, Van Cumhuriyet Savcılığı'nda verdiği
ifadesindeki şok açıklamaları şöyle:
- 20 yılı aşkın bir süredir akademisyen olarak hizmet etmekteyim.
Kitaplarım, ulusal ve uluslararası yayınlarım bulunmaktadır. Çok
sayıda öğrenci yetiştirdim. Ancak, YÖK sistemi öyle bir noktaya
gelmiştir ki; üniversitelerin değil, yalnızca ve yalnızca
rektörlerin hamisi durumundadır.
- Eski çağlarda Mısır, Mezopotamya, Anadolu toplumlarında
tapınaklar vardır. Bu tapınaklara rahipler dışında kimse giremez ve
başında baş tanrının temsilcisi bulunur, baş tanrı ve tanrılar
hikmetinden sual olunmayan kişilerdir. Hiçbir şekilde
tartışılmazlar. Onların mabedine hiç kimse giremez. İşte, YÖK bir
tapınak haline gelmiştir; bu tapınakların başındaki tanrı kral,
tanrı rektörleri atamakta ve onlara hiçbir müdahalede bulunulmasına
izin vermemektedir.
- Ama artık bu tapınağın taşları yerinden oynamıştır. Türkiye'de
bilimin geleceği ve ülkenin geleceği için YÖK sisteminin
tartışılması, bu sistemin demokratik ve bilimsel bir yapıya
kavuşturulması gerekmektedir. YÖK sistemine olan inancımız tamamen
ortadan kalkmıştır.
YÖK ÇATISI ALTINDA KALMAK ONUR KIRICI
- Ben henüz 43 yaşındayım. Daha 26 yıl görev yapabilecekken, 15
Kasım 2005 tarihi itibariyle öğretim üyeliğinden emekliliğimi
istedim. Çünkü bu sistem içinde varolmak onur kırıcı bir duruma
gelmiştir; bir devlet memuru olarak konuşma yasağımızın bulunması,
sistemin aksaklıklarını dile getirmemize engel olmaktadır. Emekli
olduktan sonra Türkiye'deki bilim ortamının demokratik ve akademik
bir düzeye dönüşmesi için bağımsız mücadelemi sürdüreceğim. Tüm bu
anlattığım gerekçelerle YÖK'ün bir elemanı olarak, Yüzüncü Yıl
Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın'ın bu yapılanlar içerisinde
YÖK'ten de aldığı destek ve kuvvetle üniversitemizde yönetimi ile
birlikte baskıcı ve antidemokratik bir yönetim sergilemekte ve
vicdanları baskı altına almaya çalışmaktadır. Bundan dolayı bizler
akademisyenler ve diğer tüm personel, yapılan haksız uygulamaları
ve yolsuzlukları duymamıza rağmen bu sistem içerisinde bir sonuç
elde edilemeyeceğini biliyoruz.
- Üniversite yönetimi baskıcı, yıldırmaya yönelik bir sistem
kurmuştu. Kendileri gibi düşünmeyen, kendilerini eleştiren hiç
kimseye tahammülleri yoktu. Yönetim kurullarına kendi adamlarını
seçtirmek için baskı uyguluyorlardı.
AŞKIN'IN ZULMÜNE
ATATÜRKÇÜLER DE DAYANAMADI
- Üniversiteden ayrılan insanlar arasında bu sisteme daha fazla
dayanamayan laik, demokrat ve Atatürkçü elemanlar çok fazladır.
- Avrupa Birliği'ne girme mücadelesi verdiğimiz bu dönemde bir
yöneticinin elemanlarını din, dil, ırk, siyasî görüş, ahlâkî yaşam
ve benzeri konularda fişlemiş olması, bilim ahlâkı, insanlık onuru
ve Atatürk'ün mirasına asla yakışmamaktadır. Üniversite yönetimi,
fişlemeyi kendi geleceğini garanti altına almak, varoluşunu devam
ettirmek için kendisine bir görev addetmiştir. Çağdaş bir öğretim
üyesi olarak, bu yaklaşımını şiddetle protesto ediyorum.
Kaynak: www.vakit.com.tr