Prof. Şengör'den anakronik yaklaşım
Abone olÜnlü Türk denizcisi ve bilim adamı Piri Reis, ölümünün 450'nci yıldönümünde anılacak. Prof. Dr. Şengör'ün Piri Reis'e yaklaşımı ise bilim çevrelerinde şaşkınlık uyandırdı.
Türk denizcisi ve bilim adamı Piri Reis, ölümünün 450'inci
yıldönümü nedeniyle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı Seyir,
Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen
"Uluslararası Piri Reis Sempozyumu"nda tartışılacak. Sempozyum
Başkanı Tuğgeneral Nazım Çubukçu, etkinlikte Piri Reis'in kişiliği,
bilim adamı nitelikleri, eserleri, hizmetleri, denizcilik
tarihimizdeki yeri ile öneminin araştırılacağını ve tartışılacağını
belirten yazısında, "Piri Reis, ünlü dünya haritasını 1513'te
Gelibolu'da tamamlamıştır. 1528'de ise Kuzey Amerika'yı çizmiştir"
dedi. Sempozyuma bir bildiriyle katılacak Prof. Dr. Celal Şengör
ise, Piri Reis'in dünya haritasının, bir haritacılık harikası
olmadığını savundu. Prof. Şengör, "Piri Reis'in haritası,
sanıldığının aksine Amerika'nın ilk haritası da değildir. Bu harita
bilim geleneği olmayan Osmanlı toplumunda, bilime susamış zeki ve
çalışkan bir denizcinin toplumuna vermek istediği bir çağdaşlık
mesajıdır" dedi. 'GERİ KALMIŞ BİR HARİTA' Şengör, haritanın
herhangi bir katı matematiksel projeksiyon esasına da dayanmadığını
iddia ederek, şöyle dedi: "Enlem ve boylam çizgileri yerine çağdaşı
deniz haritaları gibi kerte ve kunbas çizgilerini kullanan, Avrupa
haritaları ve coğrafya bilgisine dayalı, buna rağmen zamanının en
son bilgileriyle donanmamış, çağının gerisinde bir haritadır.
Zamanındaki uluslararası coğrafyaya yön verecek bir özelliği
olmamasına karşın, Osmanlı denizcilerinin elindeki en mükemmel
dünya haritası olduğu kuşkusuzdur." diye iddia etti. KİM BU PİRİ
REİS ? Piri Reis (1470..-1554) eşsiz bir kartograf ve deniz
bilimleri üstadı olmasının yanısıra, Osmanlı deniz tarihinde izler
bırakmış bir kaptandır. Piri Reis, 1465-1470 dolaylarında, o
dönemde Osmanlıların ünlü bir deniz üssü olan Gelibolu'da doğdu. On
yaşlarına geldiğinde, dönemin bütün Akdeniz'de nam salmış ünlü
korsanı olan, sonradan devlet hizmetine giren amcası Kemal Reis'in
seferlerine katılmaya başladı. Piri ve amcası Kemal Reis, uzun
yıllar Akdeniz'de korsanlık yaptılar. 1486'da Granada’nın Osmanlı
Devleti'nden yardım istemesi üzerine 1487-1493 yılları arasında
Piri ve amcası, gemilerle Granadalı müslümanları İspanya'dan Kuzey
Afrika'ya taşıdılar. 1499-1502 yıllarında Osmanlı Donanması'nın
Venedik Donanması'na karşı sağlamaya çalıştığı deniz kontrolü
mücadelesinde Osmanlı gemi komutanı idi. Piri Reis Akdeniz'de
yaptığı seyirler sırasında gördüğü yerleri ve yaşadığı olayları,
daha sonra Kitab-ı Bahriye adıyla dünya denizciliğinin de ilk
kılavuz kitabı olma özelliğini taşıyacak olan kitabının taslağı
olarak kaydetti. Piri Reis, 1511'de amcasının ölümünden sonra, bir
süre için açık denizlere açılmadı ve Gelibolu'ya yerleşti. Burada,
önce 1513 tarihli ilk dünya haritasını çizdi. Atlas Okyanusu,
İberik Yarımadası, Afrika'nın batısı ile yeni dünya Amerika'nın
doğu kıyılarını kapsayan üçte birlik parça, işte bu haritanın elde
bulunan bölümüdür. Bu haritayı dünya ölçeğinde önemli kılan,
Kristof Kolomb'un hala bulunamamış olan Amerika haritasındaki
bilgileri içeriyor olmasıdır. Piri Reis haritasını, Yavuz Sultan
Selim'in Mısır seferi sırasında ,1517'de padişaha sundu. Bazı
tarihçilere göre, Osmanlı padişahı dünya haritasına bakmış ve
'Dünya ne kadar küçük...' demiştir. Sonra da, haritayı ikiye bölmüş
ve 'biz doğu tarafını elimizde tutacağız..' demiştir.. Padişah,
daha sonra 1929'da bulunacak olan diğer yarıyı atmıştır. Bazı
kaynaklarca, günümüzde bulunamamış olan doğu yarısını, Hint
Okyanusu'nun ve onun Baharat yolunun kontrolunu ele geçirmek için
Padişahın yapacağı olası bir sefer için kullanmak istediği bile
iddia edilmektedir... Piri Reis seferden sonra, tuttuğu notlardan
Bahriye için bir kitap yapmak amacıyla Gelibolu'ya döndü. Derlediği
denizcilik notlarını bir Denizcilik Kitabı (Seyir Kılavuzu) olan
Kitab-ı Bahriye'de bir araya getirdi.. Kanuni Sultan Süleyman'in
dönemi, büyük fetihler dönemiydi. Piri, 1523'deki Rodos seferi
sırasında da Osmanlı Donanması'na katıldı. 1524'de Mısır seyrinde
kılavuzluğunu yaptığı sadrazam Pergeli İbrahim Paşa'nın takdiri ve
desteğini kazanınca, 1526'da gözden geçirdiği Kitab-ı Bahriye'sini
Kanuni'ye sundu. Piri Reis'in 1526'ya kadar olan yaşamı Kitab-ı
Bahriye'den izlenebilir. Piri Reis, 1528'de de ikinci dünya
haritasını çizdi. Bugün elimizde olan Kuzey Amerika haritası bu
haritanın bir parçasıdır. Sonraki yıllarda, güney sularında devlet
için çalışan Piri Reis, bu dönemde, Hint Kaptanlığı yapmış, Umman
Denizi, Kızıl Deniz ve Basra Körfezi'ndeki deniz görevlerinde
yaşlandı. Piri Reis'in Osmanlı donanmasında yaptığı son görev, acı
olaylarla biten Mısır Kaptanlığı'dır. 1552'de çıktığı ikinci
seferin son durağı Basra'da, tamire ve dinlenmeye muhtaç donanmayı
bırakıp ganimet yüklü üç gemi ile Mısır'a döndüğü için, burada
hapsedi. Donanmayı Basra'da bırakması, Basra valisi Kubat Paşa'ya
ganimetten istediği haracı vermemesi, Mısır Beylerbeyi Mehmet
Paşa'nın politik hırsı yüzünden 1554'te hizmette kusurla suçlandı
ve idam edildi. Ne var ki O, yarattığı evrensel boyuttaki eserleri
olan, iki dünya haritası ve çağdaş denizciliğin ilk önemli
yapıtlarından birisi sayılan Kitab-ı Bahriye ile günümüzde de halen
yaşamaktadır... Öldüğünde 80 yaşının üzerinde olan Piri Reis'in
terekesine devletçe el konuldu. Osmanlı Türklerinde gerçek anlamda
haritacılık Piri Reis'le başlar. Bu acemice, emekleyen bir
görüntünün aksine, mükemmel bir çıkıştır. Piri Reis'in Kitab-ı
Bahriye adlı kitabı bir Türk'ün meydana getirdiği en önemli
denizcilik eseri olarak dünyaca selamlanmıştır. Dünya haritası ve
Kuzey Amerika haritasının çizimlerindeki isabet ve projeksiyon
sistemindeki mükemmellik, tüm dünyada büyük hayranlık ve hayret
uyandırmaktadır. Piri Reis Haritası Milli müzeler müdürü Halil
Edhem Eldem, 1929 yılında, Topkapı Sarayı'nın eşsiz hazinelerinden
biri olan Piri Reis haritasını ortaya çıkardı. Harita o sıralar
İstanbul'da araştırma yapan Alman doğubilimci Prof. Paul Kahle
tarafından incelenip, 1931 yılında Leiden'de toplanan 18.
Doğubilimleri Kongresi'nde dünya bilim çevrelerine sunuldu.
İstanbul basınında yer alan yazılardan sonra Ankara'ya taşınan
harita, Atatürk ve tarihçileri tarafından incelendi. Atatürk'ün
özel ilgi ve emirleri ile devlet matbaasında tıpkı basımı yapıldı.
Birinci Dünya Haritası adı ile anılan ve deve derisi üzerine
çizilen, dokuz renkte boyanıp resimlenmiş harita 86 cm. boyundadır.
Üst kısmının genişliği 61 cm, alt kısmının ise 41 cm'dir. Dikkatle
bakıldığında, haritanın sağ yanından boydan boya kopmuş olduğu göze
çarpar. Alt kısmının genişliğinin kısa oluşu derinin olağan
yapısındandır. Bu kopma dolayısıyla Birinci Dünya Harita'sından
geriye Atlas Okyanusu'nun boydanboya iki kıyısı kalmıştır. İspanya,
Fransa, Amerika'nın doğu kısımları ile Florida kıyıları, Antiller,
Güney Amerika'nın doğu bölümü bugünkü haritalara yakın doğrulukta
çizilmiştir. Harita tipik bir deniz haritasıdır. Enlem ve boylam
çizgileri yerine rüzgar gülü ve yön çizgileriyle, efsanevi ve
gerçekçi resimlerle süslenmiştir. Harita üzerinde yer adlarının
yanı sıra, keşif tarihi, efsanevi bilgiler, haritanın oluşumu
hakkında notlar vardır. Harita eşsiz bir tablo güzelliğine
sahiptir. Görselliğin bu denli öne çıkması, eserin Osmanlı
sultanına sunulacak olmasından kaynaklanmıştır. Haritada bulunan
rüzgar gülü sayısı üçü küçük, ikisi büyük olmak üzere beştir. Güney
Amerika'nın kuzeybatı bölümünde yer alan satırlarda Piri Reis'in
imzası açıkça okunur: " Bunu Kemal Reis'in biraderzadesi diye
meşhur, Hacı Mehmet'in oğlu fakir Piri 919 (1513)
Muharremülharamında Gelibolu şehrinde yazdı, Allah ikisini de
affetsin." Güney Amerika üzerinde okunan aşağıdaki satırlarda Piri
Reis bilim adamlarına yakışan bir dürüstlükle haritasının
kaynaklarını açıkça belirmektedir: "Bu fasıl işbu haritanın ne
tarikle telif olunduğunu beyan eder. İşbu harti misalinde harti
asır içinde kimsede yoktur. Bu fakirin elinde telif olup şimdi
bünyad oldu. Hususan yirmi miktar hartiler ve yappamondolar'dan
(Mappa Monde), yani İskender-i Zülkarneyn zamanında telif olmuş
hartidir ki rubu meskun anın içinde malumdur; Arap taifesi ol
hartiye Caferiye derler anın gibi sekiz Caferiyeden ve bir Arabi
Hint hartisinden ve dört Portukalın şimdi telif olmuş hartilerinden
kim Sint ve Hint ve Çin hendese tarihi üzerine ol hartilerin içinde
mesturdur ve bir dahi Kolonbo'nun Garp tarafından yazdığı hartiden
bir kıyas üzerine istihraç edip bu şekil hasıl oldu; şöyle ki bu
diyarın hartisi bahriler içinde nice sahih ve muteber ise, mezbur
hartide dahi yedi derya ile sahih muteberdir." Bu satırların
üzerinde yer alan bölümde ise Amerika'nın keşfi ile ilgili bilgiler
verilmekte ve son cümlesinde "Mezbur hartide olan bu karalar ve
cezireler (adalar) kim vardır, Kolonbo'nun hartisinden yazılmıştır"
denmektedir. Haritayı çekici kılan yönlerden biri de budur.
Colombus 1492-1504 tarihleri arasında Amerika'ya 4 kez sefer etmiş
ve kıyıların haritalarını yapmıştır. Ancak bu haritaların hiçbiri
günümüze ulaşmamıştır ve bugün sadece Piri Reis'in haritasının
içinde yer alan bölümü ile yaşamaktadır. Colombus'la birlikte
ikinci yolculuğa kılavuz olarak katılan Juan de la Cosa'nın 1500'de
yaptığı dünya haritası, Contarini'nin 1506 tarihli dünya haritası
ve Martin Waldseemüller'in 1507 tarihli dünya haritası (ilk defa bu
haritada Kuzey ve Güney Amerika Asya'dan ayrı bir şekilde
gösterilmiştir) Amerika kıtasının yer aldığı ilk haritalardır. Piri
Reis'in haritası bu üç haritadan daha doğru olarak çizilmiştir.
Prof. C. Hapgood tarafından yapılan araştırmalar sonucunda,
Kahire'yi merkez alan hava fotoğrafları ile inanılmaz benzerlik
taşıdığı görülmüştür. Erich Von Daeniken ise haritanın uzay
gemilerinden çekilen fotoğraflardan yapılabileceği gibi sansasyonel
bir görüş ileri sürmektedir. Antarktika dağlarının haritada yer
alması ise ayrı bir bilinmezdir. Yüzyıllardır buzullarla kaplı bu
dağlar 1951'de ses yansıtıcı bir sistemle keşfedilmiştir. Kısacası,
Colombus'un Amerika'yı keşfinden sonra yapılan haritalar içinde en
isabetlisi ve bugünkü moden haritalara uygunu Piri Reis'in
haritasıdır. Projeksiyon sistemi şaşırtıcı derecede mükemmeldir.
Piri Reis'in ilk haritasının kayıp parçalarının aranması sırasında,
Topkapı Sarayı Müdürü Tahsin Öz tarafından yeni bir harita bulundu.
Ceylan derisi üzerine, sekiz renkte boyanmış Osmanlı tarzı
süslemelerle bezeli çerçevesiyle göze çarpan bu harita da bir deniz
haritasıdır. Piri Reis üslubunun tipik bir örneği olan harita 69-70
cm boyutlarındadır. Çerçevenin sadece kuzey ve batı kenarlarında
bulunması, üzerindeki notların kenara gelen kısımlarının yarım
kalmış olması, bu haritanın da bir kısmının yok olduğunu
göstermektedir. Bu nedenle elimizdeki harita Atlas Okyanusu'nun
kuzeyini, Kuzey ve Orta Amerika'yı kapsamaktadır. Harita üzerinde
hemen göze çarpan ve deniz haritalarının tipik özelliklerinden olan
dördü büyük ve süslü, ikisi küçük altı rüzgar gülü ile iki mil
ölçeği bulunmaktadır. Haritada iki dikey ölçeğin altındaki dört
satır, Piri Reis'in imza ketebesidir ve haritanın yapım yılını da
ortaya çıkarır: "Bunu 935 (1528) yılında Gelibolu'da Reis Gazi
Kemal merhumun biraderzadesi diye meşhur olan Hacı Mehmed'in oğlu
fakir Piri Reis tamam etti. Bu iş muhakkak onundur." Bu ketebe
Arapçadır. Ancak harita üzerindeki diğer notlar duru bir Türkçe ile
yazılmıştır. Bu haritanın da, ilki gibi bir dünya haritası olduğu
öne sürülmektedir. Bizce harita bir dünya haritası değildir.
Kaybolmuş olan kısımlardaki alan büyük olasılıkla alt kenarda
(güney) Antarktika, sağ kenarda (doğu) İstanbul'u kapsamaktadır.
Piri Reis, Osmanlı başkenti ile Yeni Dünya'yı büyük ölçekli bir
haritada göstermek istemiştir. Bir diğer amaç, 1513 yılında saraya
sunduğu haritadaki bilgileri yeni keşifler ışığında
güncelleştirerek Kanuni'ye sunmak istemiş olmasıdır. Bir başka
olasılık ise, Amerika kıtasındaki yeni keşiflere ilgi duyan Osmanlı
Sarayı bu haritayı çizmek için Piri Reis'i görevlendirmesidir. İlk
haritada bulunan bazı hayali adaların bu haritada yer almaması,
Amerika kıyılarının daha isabetli çizilmesi, deniz haritalarında
yer alan limanların girinti ve çıkıntılarının abartılı olarak
çizilmesi hatasına düşülmemesi, Yengeç Dönencesi'nin çok az hatayla
çizilmiş olması (kopuk ve kayıp bölümde Ekvator ve Oğlak
Dönencesi'nin de çizildiğine işarettir), ilk haritada göze çarpan
efsanevi bilgi ve resimlerin bu haritada bulunmayışı, Piri Reis'in
birincisinden daha doğru ve güncel bir harita oluşturma amacı
güttüğünü ortaya koymaktadır. Kaynak: Milliyet