Prof. Dr. Zafer Karaer 'Çöposfer'i böyle yorumladı!
Abone olAnkara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zafer Karaer 'Çöposfer' adını verdiği dünyanın yeni kabuğunu işte böyle anlattı.
İNTERNETHABER.COM/NİYAZİ SOLAK-
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Zafer Karaer'in işte o yazısı;
"Dünya çevre günü nedeniyle Erciyes Üniversitesi Vektör ve Vektör
Kökenli Hastalıklar Merkezi yetkililerinin davetlisi olarak “Çevre
Kene ve Biz” başlıklı konferans verdim. Bunun hazırlığı esnasında
insan merkezli çevre dünya içinde canlı ve cansızların bir arada
yaşadığı ortam diye tanımlayabiliriz. Dünya merkezli çevre ise
evren=kâinatda dünyalı olarak bakıldığında trilyonlarca yıldız ve
gezegenin farklı galaksi sistem ve üst kümeleriyle belirli
merkezler etrafında içi içe vaziyette birbirine hiç çarpmadan
birbiri ile hiç çatışmadan döngü içinde oldukları görülür. Yani
evrende henüz tam anlamıyla açıklanamamış karanlık enerji, karanlık
kütleler ve kara delikler ile “AYDINLIK” bir döngü vardır.
Buna karşılık güneşi ile ayı ile aydınlık dünyaya baktığımızda;
insanlar çağdaşlık, modernlik maskelemeleri ile doyumsuz tüketim ve
bilinçsiz ego tatminlerini karşılamak amacıyla eko-sistem adı
verilen dünya döngülerinin 4 temel unsurundan canlıları teşkil eden
üretici, tüketici ve ayrıştırıcılar ile bunların yaşam alanını
oluşturan atmosfer litosfer ve hidrosfer tabakalarında acımasız
tahripler, katliamlar gerçekleştirerek döngü
“KARANLIK”laştırılmaktadır! Bunun neticesinde her geçen gün dünya
canlı yaşam alanı biyosfer (yaklaşık 10 bin metre) hem karada hem
de denizde daralmaktadır. Bu hızla ne kadar süre sonra bu alanın
canlılık için yetmez hale geleceği pek düşünülmemekte; düşünülse de
gerekli önlemler yerine getirilmemektedir. Çünkü bu durumu
düşünebilecek ve bu karanlık sona gidişi engelleyebilecek, son
verebilecek yapıda imkânlara sahip olan ülkeler ürettikleri ve
tükettikleri ile dünya yaşam alanı biyosferi bizzat daraltanlardır.
Yani “KYOTO” protokolüne imza atmayanlardır. Ancak bu ülkeler bu
tür vurdumduymazlığı sürdürürlerse ve bindikleri dalı kesmeye devam
ederlerse günün birinde diğer masum ülke insan ve canlıları ile
birlikte kendilerinin de inanılmaz felaketlerle yok olmalarının
kaçınılmaz olacağını unutmamalıdırlar.
Diğer taraftan daha da büyük boyutlarda bir tehlike ise; Dünyanın
bilinen litosfer, atmosfer, hidrosfer tabakaları ile biyosfer
alanının daralıp, azalmasının aksine ve ters orantılı olarak dünya
kabuğunun hemen üzerinde tarafımızdan keşfedilmiş ve
isimlendirilmiş, dünya literatürüne ve Türk Dil Kurumuna armağan
edilen “ÇÖPOSFER” tabakasının son yıllarda kalınlığının hızla
artmasıdır. Bu durumun kontrolü ve sorgulaması hiç yapılmamaktadır.
Bundan 10 yıl önce bir gazete haberinde 35 milyon sayılabilen ve
yaklaşık 300 bin ton çöpün (uydu, laboratuvar, malzemeleri) olduğu,
bugün bunun ölçülemeyecek sayı ve tona ulaştığı, her geçen gün
miktarın arttığı bilinmektedir. Uzayda dünyadaki gibi atık ve
artıkların dönüşümünün de yapılamayacağı veya yapılmadığı
düşünüldüğünde, zamanla “O” tabaka yani ÇÖPOSFER öyle kalın bir hal
alacak ki; kalınlığına bağlı olarak dünya ile evren arasındaki
çekim-itim alanının etkileneceği, hatta zamanla kaybolacağı ve buna
bağlı olarak dünyanın ait olduğu güneş sistemindeki yörüngesinden
çıkarak içindekilerle birlikte; kirleten ve kirletmeyen, Kyoto
anlaşmasına imza atan atmayan ülke insanları da dahil tüm dünyanın
evrende karanlık enerji, karanlık kütleler ve karanlık delikler
ortamında karanlıklar içinde bir zamanların aydınlık toz
parçacıkları halinde dolaşacağı göz ardı edilmemelidir.
Bütün bunlara bağlı olarak; Dünyanın tüm insanların, tüm
hayvanların, tüm canlıların ortak evi olduğunu unutmayalım,
dünyamızı iç ve dış kirliliklerden koruyalım, uzayın bir çöplük
olmadığını düşünelim!!! Yoksa!.. aydınlık günlere elveda, karanlık
günlere merhaba deriz! Saygılarımla…"