Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’dan Kovid-19’a karşı tuzlu su ile gargara önerisi
Abone olKoronavirüs salgınına karşı yeni bir öneri de İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’dan geldi. Koronavirüse karşı mücadelede öncelikle maske, mesafe ve temizlik kurallarına kesinlikle uyulmasını isteyen Prof. Dr. Küçükusta, burun ya da ağızdan vücuda giren virüsü, enfeksiyona neden olmadan önce durdurabilmek için tuzlu suyla gargara yapılmasını önerdi.
İç Hastalıkları Uzmanı Ahmet Rasim Küçükusta, koronavirüse karışı alınması gereken koruyucu önlemleri anlattı.
Sağlıklı beslenmenin önemine vur yapan ve işlenmiş gıdalardan uzak durulması gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Küçükusta, “Virüsün ilk çıktığında akciğer ve solunum yolları hastalığına sebep olduğu biliniyordu. İlerleyen haftalar bize gösterdi ki virüs damarların iç yüzeyini döşeyen endotel adını verdiğimiz hücrelere bağlanarak bütün vücudu etkiliyor. Bu durum bize gösteriyor ki kalp, beyin, böbrekler, mide ve bağırsak sistemi etkiliyor” ifadelerini kullandı.
“Ağzın tuzlu su ile çalkalanması önemli”
Koronavirüsle mücadelede öncelikle maske, mesafe ve temizlik kurallarına kesinlikle uyulması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Küçükusta, burun ya da ağız yoluyla vücuda giren virüsü, enfeksiyona neden olmadan önce durdurabilmek için alınabilecek önlemleri şöyle anlattı:
“Yeni yapılan araştırmalarda tuzlu su ile ağız ve burun yıkamanın solunum yollarında hastalık yapan virüslerin üzerinde etkili olduğunu gördük. Tuzlu suyun, mekanik bir temizlik sağladığını ve hücreler üzerinde bulunan titrek tüyler adını verdiğimiz fonksiyonunda daha iyi yerine getirildiği anlaşıldı. Ayrıca, tuzda bulunan klorun hücreler içine girerek burada hipoklorik asit oluşturduğunu ve bunun da virüsler üzerinde öldürücü etkisi olduğu ortaya çıktı.”
İnsanlar üzerinde yapılan çalışmalarda da tuzlu su ile ağız ve burun yıkamanın sadece koronavirüslere değil, diğer virüslere karşıda faydası olduğuna değinen Prof. Dr. Küçükusta, “Bunları söylerken diğer tedbirleri yapmayıp, sadece ağzınızı çalkalarsanız hastalıktan kurtulursunuz demiyoruz. Tuzlu su ile gargara temel korunma tedbirlerine ek olarak yapılmasını tavsiye ettiğim bir uygulama” dedi.
“İnsanların yüzlerce yıldır yaptıkları bir uygulama”
Tuz ve karbonatla yapılan gargarayı senelerden beri tavsiye ettiğini insanların da yüzlerce yıldır bunu uyguladığını kaydeden Prof. Dr. Küçükusta, konuşmalarını şu şekilde sürdürdü:
“Bir bardak suda bir çay kaşığı tuz ve yarım çay kaşığı karbonatı erittikten sonra ağızımızı gargara edip, enjektör vasıtasıyla da burnunuza sıkabilirsiniz. Vatandaşlara, yazın denize girmeleri, kışın da böyle bir imkan olmadığı için hiçbir maliyeti olmayan, kolay uygulanabilen ve hiçbir yan etkisi olmayan tuzlu suyu öneriyoruz. Ayrıca tuzlu suyun tansiyon yükselteceği söylemlerini de akıl ve mantık dışı buluyorum. Ben hastalarıma her zaman tuzlu ve karbonatlı suyu tavsiye ediyorum.”
“Herhangi bir zararı mümkün değil”
Yeni çalışmalarda tuzlu suyun koronavirüs üzerinde de antiviral etkisi olabileceğini belirten Küçükusta, “Tuzlu suyun herhangi bir zararının olması mümkün değil. Biz sadece bunu da tavsiye etmiyoruz. Verilen tedbirlere ek olarak yapın diyoruz. Ağız gargaraların içinde çeşitli kimyasallar var. Bu gargaralara hiçbir zaman sıcak bakmadım. Bu tür kimyasal maddeleri rutin hayatta rastgele kullanmanın doğru olmayacağı kanaatindeyim. Bu tür gargaraları kimseye tavsiye etmiyorum” diye konuştu.
“Gargara ile ilgili açıklama yapanlara şiddetle itiraz ediliyor”
Tuzlu su ile ağzı çalkalamanın bir tedavi yöntemi olmadığını ve diğer tedbirlere ek olarak faydası olabilecek bir uygulama olduğunu anlatan Ahmet Rasim Küçükusta, “Bir kısım bilim dünyası uzmanı, gargara ile ilgili açıklama yapanlara şiddetle itiraz ediyor. Gargara yapın burnunuzu tuzlu suyla yıkayın diyenlerin, maskeyi bırakın, fiziki mesafeye gerek yok ve el temizliğine ihtiyaç kalmadı gibi bir ifade de bulunduklarını düşünmüyorum. Biz gargara tavsiyelerimizi ek olarak veriyoruz” dedi.
Adaçayı ve ebegümecinin faydalı olduğu açıklamalarına ilişkin de değerlendirmede bulunan Küçükusta, “ Söz konusu bitkilerin faydalı olup olmadıklarından emin değilim. Ancak bunun faydası yoktur da demiyorum çünkü bir bilim insanı olarak herhangi bir şeyi reddederken bunun gerekçesini göstermem gerekir” ifadelerini kullandı.