PROF. BOZLAĞAN’IN ÖNERİSİ BAŞBAKAN’IN GÜNDEMİNDE
Abone olProf. Dr. Recep Bozlağan tarafından medyada büyük ses getiren “2053 Vizyonu” konusu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da gündemine girdi. AK...
Prof. Dr. Recep Bozlağan tarafından medyada büyük ses getiren
“2053 Vizyonu” konusu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da
gündemine girdi. AK Parti grup toplantısında konuşan Başbakan
Erdoğan, Marmara Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Recep Bozlağan’ın önerisine atıfta bulunarak, “İstanbul’un 1453
yılındaki fethinin 600. yıl dönümünü, yani 2053 yılını AK Parti
olarak hedeflerimiz arasına alıyor, o büyük yıl dönümü için de
şimdiden hazırlıklara başlıyoruz” dedi.
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı ve aynı
zamanda İstanbul Araştırmaları Bilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr.
Recep Bozlağan, www.rotahaber.com’daki 2053 ve 2071 temalı
yazıları, medyanın ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da
gündeminde yer aldı. Başbakan Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı’nda
yaptığı konuşmada, “İstanbul’un 1453 yılındaki fethinin 600. yıl
dönümünü, yani 2053 yılını da AK Parti olarak hedeflerimiz arasına
alıyor, o büyük yıl dönümü için de şimdiden hazırlıkları
başlıyoruz. Süleyman Şah olmasaydı, onun hayalleri, onun hedefleri
olmasaydı Ertuğrul Gazi olmazdı, Osman Gazi olmazdı. Eğer Osman
Gazi İstanbul’un fethinden 154 yıl önce İstanbul’un, Tuna’nın,
Nil’in, Dicle ve Fırat’ın hayalini görmeseydi Fatih Sultan Mehmet
olmazdı, İstanbul’un fethi olmazdı, bir çağ kapanıp yeni bir çağ
açılmazdı. Bizim neslimize birer Fatih Sultan Mehmet olma hedefi
verilmedi, böyle bir özgüven aşılanmadı ama biz bugünün nesline,
bugünün gençlerine birer Fatih olma, Fatih’ler yetiştirecek anne,
babalar olma şuurunu vermek, onlara iddialı hedefler sunmak
zorundayız” diye konuştu.
BAŞBAKAN ERDOĞAN’DAN 2053 VURGUSU
Başbakan Erdoğan, hedeflerinin yeni Fatih’ler, Alpaslan’lar
yetiştirmek olduğunu belirterek, “Merhum Arif Nihat Asya Fetih
Marşı’nda aslında bunu çok güzel ifade ediyor; yüzüne çarpmak gerek
zamanenin fendini, göster kabaran sular nasıl yıkar bendini, küçük
görme, hor görme delikanlım kendini, şu kırık abideyi yükseltecek
taştasın, Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın. Evet değerli
kardeşlerim, biz 2023 için somut hedefleri yakalama mücadelesini
kararlılıkla sürdüreceğiz ama buna ek olarak, 2053 ve 2071
hedefleri için yeni Fatih’ler, yeni Alpaslan’lar yetiştirme şuurunu
da bu özgüveni de gençlerimize güçlü şekilde aktaracağız. 2053
yılında bugünkü muhalefetin ne durumda olacağını tahmin etmek hiç
zor değil. Yine büyük bir ihtimalle MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli 2053 yılında, yani 40 yıl sonra MHP’nin 140. yılda nasıl
iktidara geleceğinin aritmetik hesaplarını yapıyor olacaktır.
İnşallah AK Parti, bugünün gençleri, bugünün çocukları yönetiminde
dünyanın en büyük devleti yaptıkları Türkiye’yi daha da büyütmenin,
2071 hedeflerine ulaştırmanın aşkı, şevki, mücadelesi içinde
olacaktır” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın konuya gösterdiği ilgiye teşekkür eden Prof.
Recep Bozlağan, “Hükümetin 2023 hedefi Türkiye’yi dünyanın ilk 10
ekonomisi arasına dahil etmeyi amaçlarken, 2071 hedefi ilk 3
ekonomi arasına girmeyi kaçınılmaz kılmakta. 2071 muhayyilesi
mevcut küresel eğilimlerin ve olguların gerçekçi bir şekilde
okunmasını ve etüt edilmesini gerektirir. Bu bağlamda, günümüz
dünyasında ülkelerin içinde bulundukları rekabet ve işbirliğinin
büyük ölçüde şehirlerde ortam bulduğu, akılda tutulması gereken ilk
ve belki de en önemli husustur” dedi.
“Şehirler son birkaç on yıldır küresel politikanın ve ekonominin
karar alma merkezleri haline geldi” diyen Bozlağan, “En önemli
organizasyonlar buralarda yapılmakta, en kritik kararlar buralarda
alınmakta. Ülkeler var olma mücadelesini şehirleri üzerinden
vermekte. Hatta bazı şehirlerin imajı, bulundukları ülkelerin önüne
geçmiş durumda. Paris Fransa’dan, Dubai Birleşik Arap
Emirliklerinden, Rio de Janeiro Brezilya’dan, Viyana Avusturya’dan,
Mekke-Medine Suudi Arabistan’dan, Prag Çek Cumhuriyeti’nden daha
güçlü bir imaja sahip. Aynı şey İstanbul ile Türkiye arasında da
söz konusu” diye konuştu.
“İSTANBUL KADAR AVANTAJLI ŞEHİR YOK”
Aynı zamanda İstanbul Araştırmaları Bilim Dalı Başkanı da olan
Prof. Bozlağan, İstanbul’un tarihte birçok medeniyete ev sahipliği
yaptığını belirterek, “Türkiye, 2071’e uzanan yolda İstanbul’un
sahip olduğu potansiyeli en etkili şekilde kullanmak
mecburiyetinde. Ne eski dünyada ne de yeni dünyada İstanbul kadar
avantajlı başka bir şehir bulunmamakta. Bir şehir düşünün ki
bilinen tarihi en az 8.500 yıl; Roma, Doğu Roma-Bizans ve Osmanlı
gibi üç büyük devletin baş şehri; Avrupa, Asya ve Afrika’nın
servetlerinin asırlar boyunca aktığı eşsiz ’pazar’; doğu-batı ve
kuzey-güney ekonomik eksenlerinin kesiştiği yegane kavşak; Doğu ve
Batı kültürlerinin en canlı kaynaşma noktası; Afro-Avrasya ana
kıtasında başka hiçbir şehirde bulunmayan kültür mirası;
insanoğlunun inkişafına en uygun iklim ve coğrafi konum…Türkiye,
şehrin dayandığı tarihi derinliği, kültürel zenginliği ve coğrafî
üstünlüğü ülkenin gelişim ve dönüşüm sürecinin çekici unsurları
haline getirmeli” dedi.
Türkiye’nin 2071 hedefine giden yolun 2053’ten geçtiğini ifade eden
Prof. Dr. Recep Bozlağan, “2071 muhayyilesinin somut bir hedefe
dönüşebilmesi için İstanbul’u geleceğe taşıyacak plan ve projelerin
de somut bir programa oturtulması elzemdir. Eğer hedef, Türkiye’yi
2071’e kadar dünyanın ilk üç ekonomisinden biri haline getirmek
olacaksa, İstanbul da 2053 yılına kadar Afro-Avrasya ana kıtasının
en önemli şehri haline getirilmelidir. Bu amaca ulaşmak için 2053
Vizyonu’na yönelik stratejilerin biran önce geliştirilmesi gerekli.
Bu stratejilerin geliştirilmesi için şehrin kültür ve tabiat
mirasını koruyarak yaşatacak politikalar merkeze alınmalı, bu
çerçevede ilgili belediyelerin bütçelerinin en az yüzde 10’unu
kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına yönelik projelere tahsis
etmeleri zorunlu kılınmalı” dedi.
"İSTANBUL’DA DÖNÜŞÜM TARİHİ VE KÜLTÜREL KODLAR ÜZERİNE İNŞA
EDİLMELİ”
İstanbul’un fiziki yapısında yapılması gerekenleri anlatan
Bozlağan, “Şehirde manevi iklimi pekiştirici ve insan ilişkilerini
geliştirici bir kentsel-mekansal dönüşüm sağlanmalı; kule tarzı çok
katlı konut bloklarının inşasından vazgeçilerek, şehrin depreme
duyarlılığını dikkate alan, insan tabiatına uygun, insanca
yaşanabilir, özel bahçeli konutlar inşa edilmeli. “Hayat boyu
eğitim” konsepti çerçevesinde, İstanbulluların şehre bağlılığını,
şehirlilik bilincini, şehir kültürünü ve insan ilişkilerini
geliştirici eğitim faaliyetleri çeşitlendirerek yaygınlaştırılmalı.
Şehrin kuvvetli olduğu alanlara dayanan bir küresel rekabet gücü
inşa edilmeli; kültür endüstrisi (sanat, moda, tasarım vb.), kongre
turizmi, eğitim ve sağlık turizmi, inanç turizmi, spor,
finans-sigortacılık, bilişim teknolojileri, lojistik, küresel
transfer merkezliği vb. alanlara odaklanılmalı; şehrin rekabet
gücüne katkı sağlamayacak sınaî faaliyetler belirli bir zaman
dilimi içinde diğer illere desantralize edilmeli” şeklinde
konuştu.
İstanbul’un ulaşım ve yeşil alan İstanbul’un ulaşım ve yeşil alan
İstanbul’un ulaşımına dikkat çeken Bozlağan, sözlerini şöyle
sürdürdü; “Şehrin anıtsallığına katkı sağlayacak bir ilkeler ve
kurallar manzumesi hazırlanarak bütün yapıların belirli bir estetik
olgunluk ve seviyede inşa edilmeleri sağlanmalı. Ulaşım sistemi
konforlu, ekonomik, entegre, hızlı, dakik ve alternatifli bir
yapıya kavuşturulmalı. Bu çerçevede yayalaştırma ve yaya yolları,
bisiklet kullanımı, teleferik ve denizden ulaşım imkanları
geliştirilmeli, otopark ve tünel-yol yapımına öncelik verilmeli,
bilişim teknolojilerinden ulaşım yönetiminin her alanında aktif bir
şekilde faydalanılmalı. “Aktif yeşil alanları artırma”ya dayalı
yeşil alan uygulamaları, özel müstakil bahçeler ve hobi bahçeleri
gibi bireysel faydası daha yüksek alternatiflerle genişletilmeli;
şehri çevreleyen veya şehir içinde kalmış ormanlık arazilerin
önemli bir kısmı “şehir ormanı” mantığına uygun olarak düzenlenerek
halkın aktif kullanımına açılmalı. Halkın yönetime daha aktif bir
şekilde katılımını sağlayacak mekanizmalar etkin bir şekilde
kullanılmalı. Kişilere bağımlı uluslararası iletişim taktikleri
yerine, kurum merkezli küresel işbirliği stratejilerine
odaklanılmalı. İstanbul’a en az 40 yıllık bir perspektifle
yaklaşılması, mevcut sorunların çözümlenmesini hızlandıracaktır.
Böylece, Fatih Sultan Mehmet’in “hakiki sanat muhteşem şehirler
inşa ederek insanların gönlünü saadetle doldurmaktır” sözü de
fethin 600. yıldönümünde karşılık bulmuş olacaktır.”
KENTSEL DÖNÜŞÜM “İNSAN-AİLE-SOKAK-MAHALLE-ŞEHİR-DEVLET” EKSENİNDE
ELE ALINMALI
İstanbul’da devam eden kentsel dönüşüm çalışmalarına da değinen
Bozlağan, “İstanbul’un geleceğine dair sağlıklı bir karar
verilebilmesi için öncelikle şu sorunun cevabının aranması lazım:
“İstanbul’da kentsel dönüşüm mü yapılmalı, yoksa İstanbul
dönüştürülmeli mi?” Eğer hedef İstanbul’da kentsel dönüşüm
yapmaksa, şehrin belirli bölgelerinde gerçekleştirilecek
mevzii-noktasal çalışmalarla, bu amaca en azından 2023 yılına kadar
belirli ölçüde ulaşılabilir. Bu durumda, şehrin çeşitli yerlerine
dağılmış çöküntü alanları, gecekondular ve çarpık yapılaşmış
bölgelerin “göze hoş görünür bir fiziksel değişime” tabi tutulması,
kentsel dönüşüm açısından “yeterli” görülecektir. Böylesi bir yolun
tutulması halinde, İstanbul’da fiziksel-mekansal bir değişim
sağlanmış olacaktır ki, bu durum şehrin geleceği açısından
sakıncalı bir süreci de başlatmış olur. Churchill’in “şehirlerimize
biz şekil veririz, ardından onlar bizi şekillendirir” sözü, ne
anlatmak istediğimizi veciz bir biçimde ifade etmekte” dedi.
Bozlağan, İstanbul’da dönüşümün tarihi ve kültürel kodlar üzerine
inşa edilmesi gerektiğini belirterek, “Eğer hedef İstanbul’un
dönüştürülmesi olacaksa, bu durumda şehrin tamamını kapsayan
“bütüncül” bir politikanın geliştirilmesi elzemdir. Bu politika,
yerel-bölgesel-ulusal-uluslararası-küresel düzeyde stratejilere ve
evrensel doğrulara dayanmalı. Bu politika, İstanbul’a yalnızca
fiziksel-mekânsal değil, “sosyal, kültürel, tarihi ve manevi”
perspektifle yaklaşmalı. Bu bağlamda şehirde gerçekleştirilecek
fiziksel-mekansal değişim, İstanbul’un şekillendiği tarihi ve
kültürel kodlar üzerine inşa edilmeli. Bu ise, yaklaşık bir asırdır
sürekli aşınan ve yer yer tükenme noktasına gelen manevi
dinamiklerin ihyası ile mümkün olabilir. Böylece, birkaç kuşaktır
kopmuş olan insan-aile-sokak-mahalle-şehir-devlet silsilesi de
yeniden inşa edilebilecektir” dedi.
(İHA)