Prodi'den 'Türkiye' yalanlaması
Abone olAvrupa Komisyonu'nun eski Başkanı Romano Prodi, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olduğu yönündeki haberleri yalanladı.
Gazzettino' gazetesinde dün yer alan sözlerinin bugünkü İtalyan basınında da geniş biçimde yer almasından rahatsız olan Prodi, bugün yazılı bir açıklama yaparak, basında yer alan haberlerin aksine, Türkiye ile müzakerelerin başlatılmasından yana olduğunu söyledi. Romano Prodi'nin basın bürosu tarafından bugün yapılan resmi açıklamada, ''Başkan Romano Prodi, kendisini 'Türkiye'nin AB'ye girişine karşı' biçiminde tanımlayan gazete başlıkları ve yazıları karşısında, bahse konu türden bir tutum içerisinde olmadığını kesin bir dille yalanlamaktadır" denildi. Yazılı açıklamada, Prodi'nin Türkiye'nin üyeliği için müzakerelerin başlatılmasından yana olduğu bir kez daha teyit edildi. Açıklamada, Prodi'nin Fransa ve Hollanda'daki referandumlarda AB Anayasası'na hayır denilmiş olmasının genişleme sürecini yavaşlatabileceğinden kaygı duyduğu belirtildi. Prodi'nin bu kaygılarının basın tarafından yanlış anlaşıldığının vurgulandığı açıklamada, Prodi'nin Fransa ve Hollanda'da AB Anayasası için yapılan referandumların menfi neticelerinden de anlaşılacağı üzere, Avrupa kamuoyundaki değişimin, Romanya ve Bulgaristan'ın tam üyelik tarihlerini değiştirmese de, genişlemenin Türkiye'yi de kapsamasında bir yavaşlamaya yol açabileceğini belirttiği hatırlatıldı. İtalyan gazetesinin iddiası İtalya'da yayımlanan 'Il Gazzettino' gazetesi dünkü sayısında Avrupa Birliği Komisyonu'nun eski Başkanı Romano Prodi'nin Türkiye'nin AB üyeliğinin yeniden düşünülmesi gerektiğini iddia etmişti. Prodi, İtalya'da yayımlanan Il Gazzettino gazetesinde dünkü sayısında çıkan demecinde, ''Türkiye'nin kısa veya orta vadede AB üyeliği için gerekli koşulların ortada bulunmadığı kanaatindeyim'' ifadelerini kullanmıştı. İtalya'da yerel seçimlerdeki galibiyetleri sonrasında 2006'daki genel seçimlerde iktidara gelme ihtimalleri güçlenmiş olan merkez-sol muhalefet bünyesindeki Avrupa Birliği tartışmalarında Türkiye'nin tam üyeliği de gündem maddesi olmaya devam ediyor. İtalya'da Türkiye tartışmaları Merkez-sol muhalefet partileri arasındaki Papatya Hareketi'nin lideri Francesco Rutelli, bugün La Repubblica gazetesinde yer alan demecinde, AB'nin geçici süre için de olsa 25 üyeyle dondurulması gerektiğini savunarak, Avrupa'nın önce güçlü ve etkin bir anayasa benimsemeyi başarmasını, Türkiye'nin üyeliğinin ise yeniden konuşulmaya başlanmasını önerdi. Rutelli, mevcut koşullarda Romanya ve Bulgaristan'ın tam üyeliklerinin dahi risk altına girdiğini ima ederek, ''gerçekle yüzleşmekten korkmamalıyız. Şu aşamada 25 ya da Romanya ve Bulgaristan'la 27 üyeyle kendiliğinden cesur bir adım atılamayacağı herkes için net bir konudur" dedi. Rutelli, Türkiye'nin üyeliğine ilişkin soru üzerine, AB kapılarının Türkiye'ye açılmasına taraftar olmaya devam etttiğni ancak, içinde bulunulan koşullarda, önce etkin bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunu belirtti. "Türkiye konusunun tekrar konuşulması, ancak daha sonra mümkün olabilir'' diyen Rutelli, AB'nin Fransa ve Hollanda'daki referandumlardan sonra kalkan toz bulutunun dağılması için bir süre beklemesi gerekeceği konusunda Prodi ile hemfikir olduğunu da belirtti. AB'deki kriz Türkiye'yi de ilgilendiriyor 29 mayısta Fransa'da ve 1 haziranda Hollanda'da AB Anayasası için yapılan referandumlardan 'hayır' çıkması AB'de genişleme tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. AB liderliğinde hayal kırıklığına neden olan referandum sonuçlarından sonra, 16 - 17 haziran tarihlerinde Brüksel'de gerçekleştirilen zirvede yeni bir kriz patlak verdi. AB'nin kurucu devletleri arasında yeralan ve birliğin ağır toplarından Fransa ile İngiltere arasında bütçe tartışmaları yaşandı. Fransa, İngiltere'nin AB bütçesinden aldığı geri ödemelerden vazgeçmesini talep ederken, İngiltere de tarım sübvansiyonlarının yeniden gözden geçirilmesini istedi. Her iki taraf da taleplerinden ödün vermeyince Brüksel'deki zirve 'derin bir kriz'le son buldu. Avrupa Birliği'nde yaşanan bu önemli gelişmeler ekimde birlikle müzakerelere oturmayı planlayan Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Referandum sonuçları ve bütçe krizi Türkiye'yi olumsuz etkilese de müzakerelerin 3 ekimde başlamayacağına dair somut bir gelişme yok.