Normal koşullar altında sağlıklı bir bağırsak florasında çeşit çeşit dost bakteri bulunur. Maruz kaldığınız enfeksiyonlar, kullandığınız antibiyotikler, mide ilaçları ve yaşlanmak sağlıklı bakterilerin hem sayılarının hem de güçlerinin azalmasına neden olur. Mesela genç bir insanın bağırsağında 800 farklı aileye mensup yaklaşık 100 trilyon bakteri bulunur. Bu genç insan antibiyotik aldığında dost bakterilerin yüzde 95'i ölür. Sağlıklı beslenmeyle tekrar yerine konması ise neredeyse 24 ayı bulur! Tabloya bir daha bakalım mı? Hasta oldunuz. Enfeksiyonu yenmek için antibiyotik aldınız. Tedavi olduğunuzu düşünüyorsunuz. Ancak bağırsaklarınızdaki durum hiç de parlak değil. Antibiyotikler buradaki dengeyi alt üst etti. Artık sağlığınızı koruyan, bağırsaklardaki hasarları onaran dostlarınız yok olmuş; düşmanlarınız ise güçlü bir durumda. Normalde probiyotikler düşman bakteri sayısını kontrol altında tutarlardı ama o kadar zayıflar ki bunu fırsat bilen düşman bakteriler giderek çoğalıyor. Bir diğer kötü haber: İyi bakterilerin kontrolünde olmayan kötü bakteriler toksin üretmeye başlarlar. Bu da bağırsak kanseri de dâhil olmak üzere birçok sağlık sorununa zemin hazırlar. 2013 yılında The Journal of the Cancer Institute'ta yayınlanan bir çalışmaya 1 dikkatinizi çekmek isterim. Zararlı bakteriler ailesine mensup bir organizmanın vücutta fazla miktarlarda bulunması ile bağırsak kanseri arasında bir korelasyon olduğu anlaşıldı. Söz konusu bakteri ne kadar çoksa kolon kanserine yakalanma olasılığınız da o kadar fazla! Dost bakteriler azaldıkça meydanı boş bulan zararlı bakteriler çoğalmaya başlar. Yani, bağırsak kanserinden korunmak için alabileceğiniz en etkili önlem diyetinizdeki zengin probiyotik kaynaklarını artırmak. Bu kadar basit! Bir başka araştırma 2 için ise klinik hikâyelerinde kolon tümörü problemi bulunan tam 400 hastayı kapsayan dört yıllık bir çalışma yapılmış. Bu 400 hasta dört gruba ayrılıyor: İlk grubun diyetine kolon kanseri önleyici etkisi olduğu düşünülen yulaf lifi eklenirken, ikinci gruba Lactobacillus içeren probiyotik kapsülü veriliyor. Üçüncü gruba hem yulaf lifi hem de probiyotik kapsülü birlikte verilirken, dördüncü grubun diyetinde hiçbir değişiklik yapılmıyor. Dört yıl boyunca takip edilen bu hastalar arasında en iyi sonuçlar ikinci grupta, yani sadece probiyotik kapsül alanlarda görülüyor. Peki Lactobacillus bakterisini nereden alacağız? Lactobacillus, evde mayaladığınız yoğurdun içinde bol bol var! Sadece yoğurt mayalamak bile hayatınızda büyük değişiklikler yaratacaktır. DOST BAKTERİLERİMİZİ TANIYALIM Probiyotik kelimesi Latincede 'yaşam için olan' anlamına gelir. Antibiyotik ise 'yaşam karşıtı' demektir. Antibiyotikleri herkes bilir ama insanların çoğu probiyotiklerden bihaberdir. Bu yüzden, vücudumuzda bizimle yaşayan bu faydalı mikropların önemini, yokluklarında bizi nelerin beklediğini hatırlatmak istiyorum. Tüm vücudumuzda yüz trilyondan fazla faydalı mikrop yaşar. Düşünün kendi hücrelerimizden 10 kat daha fazla dost bakteriye ev sahipliği yapıyoruz… 1. HAYATİ FONKSİYONLARDA ROL OYNARLAR: Bağırsaklarda yaşayan mikroorganizmalar vücudun ağırlığından enerjisine ve beslenmesine kadar birçok yaşamsal mekanizmayı kontrol ediyor. 2. KİŞİYE ÖZELDİR: Her insanın bağırsak florası kendine özgüdür ve temeli normal doğum esnasında atılan bu flora, yetişkin yaşlarda yenilen besinlerle şekillenir. 3. BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN YAPITAŞLARIDIR: Vücudunuzda ne kadar fazla faydalı bakteri varsa hastalıklara karşı o kadar dirençli olursunuz. 4. VİTAMİN SENTEZLERLER: K ve H vitamininin vücudumuzdaki faydalı mikroplar, yani probiyotikler tarafından sentezlendiğini biliyor muydunuz? 5. DEPRESYONU ÖNLERLER: Mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin yüzde 95'i bağırsaklarda probiyotikler tarafından üretilir. Bağırsakları tedavi etmeden depresyon tedavi edilemez. 6. ALERJİK HASTALIKLARLA SAVAŞIRLAR: Probiyotikler alerjileri önlemekle kalmıyor, alerjik hastalıkların tedavisinde de kullanılıyor. 7. KANSERDEN KORURLAR: Kanser yapan maddelerin toksik etkilerini önler, kanserojenlerin vücuda girişini engeller ve kanserli hücrelerin intiharına (Apopitoz) neden olurlar. 8. PROBİYOTİKLERİN KAYBINDA SİZİ BEKLEYEN HASTALIKLAR: Alerjiler, egzama, otizm, kanser, diyabet, dikkat eksikliği ve hiperaktivite, çocuklarda öğrenme güçlüğü, mantar enfeksiyonları, otoimmün hastalıklar, romatoid artrit, fibromiyalji, diz kireçlenmeleri, artritler, osteoartrit, sedef hastalığı, Hashimato hastalığı, Behçet hastalığı, bakteriyel ve viral enfeksiyonlar. Kaynak: Milliyet- DR. Ümit Aktaş