Poşetli dedenin inanılmaz sırları
Abone olTrafik kazasında ölen ve halk arasında 'poşetli dede' olarak bilinen Mehmet Keleş'in ortaya çıkan sırları şaşırtmaya devam ediyor.
Kazanın ardından yaşlı adamın nüfus ve banka hesap cüzdanını
polise teslim eden esnaf F.Ş., "Mehmet amca, aklı yerinde
birisiydi. Çevredekilerin verdiği paraları toplayıp 15- 20 bin lira
olunca bizden banka cüzdanını alır parayı yatırmaya giderdi. Bazen
tanınmamak için ayakkabı boyasıyla sakallarını siyaha boyardı.
Bazen de bankalar tarafından özel araçla alınırdı ve banka
müdürleri onu odalarında ağırlardı" dedi.
Konya'da sokaklarda yaşayan, halk arasında 'Garip' veya 'Poşetli
dede' olarak tanınan ve manevra yapan otobüsün altında kalarak
yaşamını yitiren 75 yaşındaki Mehmet Keleş'in, iki kamu
bankasındaki yaklaşık 1 milyon 100 bin lira parasıyla ilgili
ayrıntılar ortaya çıkmaya devam ediyor.
ESNAF ANLATTI
'Poşetli Dede' ile ilgili haberler gündemde yerini alırken,
özellikle bankalardaki parası çok konuşulmuştu. Mehmet Keleş'in,
1978 yıllarında Konya'ya geldiğini nasıl yaşam sürdüğünü anlatan
F.Ş., "O dönemde yine sokaklarda yaşayıp, esnaflardan para aldığı
sırada, babamın çalıştığı işyerine gelip giderken babamla arkadaş
olmuş. Babam da gariban ve temiz birisi olduğu için sahip çıkmış
yardım etmiş. Mehmet amca, çevredekilerin verdiği yemekle karnını
doyurur ve onların verdiği paraları toplardı. Kimseye gidip bana
para ver demezdi. Ama insanlarımız biraz acıdığı için birazda
manevi duygularından dolayı ona para verirdi. Mehmet amca para
veren kişinin manevi duygusunu göre sohbet ederdi. Karşısındaki
kişi de 5-10 lira veriyorsa, bir daha verirdi. Bazıları
cüzdanındaki ne kadar para varsa verirdi. Hatta bir kişini
kolundaki saati bile verirdi" dedi.
YIRTIKLARDAN MANEVİ YÖNDEN MEDET UMANLAR VARDI
Mehmet Keleş'in son yıllarda ısınmak için vücuduna poşet ve gazete
kağıdı parçalarıyla sardığını belirten F.Ş. "Temiz elbise veren
olursa da onları yırtardı. İp bağlardı. Hatta daha önce 'Yırtıklı
dede' olarak biliniyordu. O elbisesindeki yırtıklardan manevi
yönden medet umanlar vardı. Bazıları elbisesindeki yırtık
parçalardan alıp manevi olarak götürdü. Örneğin bir kişini bir
mahkemesi varsa, Mehmet amca mahkemenin nasıl sonuçlanacağı
sorardı. O da karşısındaki kişinin durumuna göre anlatırdı. Bazen
attığı şeyler tutardı. O zaman kişi gelip fazla fazla para verirdi.
O yüzden bankada toplanan para 1'er lira 2'şer lira toplayarak
birikmedi" diye konuştu.
BANKA HEBASINI BABAM AÇTIRMIŞ
Mehmet Keleş'in iki kamu bankasındaki hebası babasının açtırdığını
söyleyen F.Ş., şunları anlattı:
"Mehmet amca daha önce elinde bir hesap numarası vardı. Oraya para
yatırıyordu. 1985 yada 1986 yılında bir gün babamla yine para
yatırmaya gitmişler. Babam hesabın kime ait olduğunu banka memuruna
sormuş. Banka memuru da çelişkili cevap verince. Babam, Mehmet amca
ile iki kamu bankasına gidip hesap açtırmış. Ondan sonra Mehmet
amca topladıkları paralar 15- 10 bin lira olunca bize gelir
evraklarını alır para yatırmaya giderdi. Öyle üzerinde fazla para
bulundurmazdı. En fazla 100 lira bulundururdu. Güvendiği esnafa
parasını emanet verirdi. En son öldükten sonra bir döviz bürosunda
yaklaşık 8 bin lirası olduğu ortaya çıktı. Daha önce bir kişi
Mehmet amcanın 50 bin lirasını falan dolandırmıştı. 'Bu işyerine
ortak olacaksın' deyip, kandırıp notere götürmüş tüm mal varlığını
elde edecekmiş. Mehmet amca son anda durumu fark etmiş. Tabi polise
gidemedi. Bunları gelir bize anlatırdı."
BANKA MÜDÜRLERİ ODASINDA AĞIRLARDI
Para yatırmaya gittiğinde banka müdürlerinin onu odasında
ağırladığını belirten F.Ş., "Mehmet amca, para yatırmaya
gideceğinde temiz elbiselerini giyerdi. Tanınmamak içinde
sakallarını ayakkabı boyasıyla siyaha boyardı. Bazen de bankalar
tarafından özel araçla alınıp para yatırmaya götürülürdü. Banka
müdürlerinin odasında ağırladığını söylerdi. Tabi bankada
hesabından dolayı da vergisini verirdi. Bankalar o vergiyi keserdi.
Belki çoğu esnaftan fazla vergi verirdi" dedi.
Mehmet Keleş'in ezberinin kuvvetli olduğunu sosyal paylaşım
sitelerinde atom bombasını anlattığı görüntülerde de yine ezber
olarak konuştuğunu belirten F.Ş., "Atom bombasını anlatırdı. O
sırada başka bir şey sorduğunuzda. Tekrar başa döner ve yeniden
anlatırdı. Ezberi iyiydi. Hep sokaklarda kalırdı. Eskiden bir ara
bir esnafın deposunda geceleri kalırdı ve bekçilik yapardı. Bir
dönem geceleri karaborsa otobüs bileti satardı. Çünkü o saatlerde
gişeler kapalıydı. İnsanlarda alırdı. Son dönemlerde otogarda
barınıyordu. Orada da insanlara simit aldırdığını söyleniyor. Günde
50- 60 simit aldırdığı belirtildi. Mehmet amca kesin simitçiyle
anlaşmış ve simitlerin hepsini yemeyip parasını almıştır" diye
konuştu.
EŞİNDEN DOLAYI HAYATA KÜSMÜŞ
Mehmet Keleş'in, eşiyle yaşadığı sorundan dolayı hayatı küstüğünü
belirten F.Ş., "Eşiyle ve köydeki yakınlarıyla sorunları olmuş.
Ondan sonra hayata küsüp köyü terk etmiş. Konya'dan önce İzmir ve
İstanbul'da yaşamış. 20 yıl önce bir akrabası almaya geldi.
Gitmedi. Babam temiz kıyafetler giydirip köyüne göndermiş. 15 gün
sonra geri gelmiş. Babama da bir yıl sen beni gönderdin diye
küsmüş. Bugüne de kadar hiç bir akrabasının geldiğini görmedik.
Çünkü her şeyi gelip bize anlatırdı. Köyde daha önce çiftçilik
yapıyormuş. Maddi değeri yüksek arsaları da varmış" diye
konuştu.
BABAM VASİSİYDİ
Babasının Mehmet Keleş'in vasisi olduğunu ifade eden F.Ş.,
"Bankalarda tek vasisi babamdı. Bu paralardan kimsenin bilgisi
yoktu. Yaklaşık 5 yıl önce dayak yediği için poliste sadece kimlik
bilgileri ile parmak izi vardı. Olay günü de parmak izinde
kimliğini teşhis etmişler. Biz gidip banka hesap cüzdanını verdik.
Hatta ifadem de de dilencilikle bu paraları kazandığını belirttim.
Çünkü paranın devlete kalma ihtimali var. Zaten babam da ileride
bir şey olursa para devlete kalsın diye kamu bankalarından hesap
açtırmış. Mehmet amca çevreden topladığı paraları hiç harcamazdı"
diye konuştu.
'POŞETLİ DEDE'NİN PARASI KAMUYA KALSIN
Konya'da bir grup avukat, 'Poşetli Dede' ve 'Garip' olarak tanınan
75 yaşındaki Mehmet Keleş'in, çevredekilerin verdiği paraları
toplayıp iki kamu bankasına yatırdığı yaklaşık 1 milyon 100 bin
liranın dilencilikten elde edildiği için kamuya kalması için
Valilik, Büyükşehir Belediyesi ve Cumhuriyet Başsavcılığı,
müracaatta bulundu.
Cumhuriyet Başsavcılığı'na müracaatta bulunan avukat Bayram
Koyuncu, hayatını kaybeden Mehmet Keleş'in yaklaşık 34 Konya’da
dilencilik yaparak geçimini sağladığını ve bunu da herkesin
bildiğini kaydetti. Vefat ettikten sonra cenazesinin 2 gün morgda
kalmasına rağmen basında yüklü miktarda bankada parası olduğu
yazıldıktan sonra yakınlarının biranda ortaya çıktığını belirten
Koyuncu, "Yakınları Konya’da ilk açıklamalarında paranın Mevlana
Vakfına bağışlanacağı belirtildi. Ancak Çorum’a ulaştıklarında ise
paranın yasal mirasçılar arasında paylaştırılacağını açıkladılar.
Bir Konyalı olarak bizi bu ciddi şekilde rahatsız etti." dedi.
Dilencilik yapan kişinin parasına devlet tarafından el konulduğunu
hatırlatan Koyuncu, şöyle konuştu:
"Bu herkes tarafından bilinen bir gerçek. 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 30’uncu maddesi dilencilik yapan kişiye öncelikle para cezası verilmesini, bu yolla elde edilen paraya da el konularak kamuya geçirilmesi gerektiğini belirtiyor. Bununla ilgili olarak da mülki amir ve belediye encümeninin karar vereceğini bildiriyor. Ancak şu ana kadar hiç bir idari makamın paraya el koymak için girişimde bulunmadığını öğrendim. Bu da beni bir avukat ve Konyalı olarak gerçekten üzdü. Bu noktada bankadaki paraya tedbir konulması için Cumhuriyet Savcılığı ve gerekli işlemleri yapması için de Konya Valiliği ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na diğer avukat arkadaşlarımla birlikte başvuruda bulunarak girişimleri başlattık. Umarım ki sonuç alırız. Konyalıların ve Konya halkının vicdanı rahat eder diye düşünüyorum."