Porno beni bitirdi
Abone olTimes tarafından yılın en iyi oyuncuları arasında gösterilen Kekilli, ilk kez özelini konuştu.
New York Times tarafından geçen yılın en iyi oyuncularından biri
seçilen Sibel Kekilli, gazetenin Amerika davetinin ardından
Elele’den Banu Duran’a özel bir röportaj vermek üzere İstanbul’da
aldı soluğu. Almadığı neredeyse bir tek Oscar Ödülü kalan genç
yetenek, "Mutlu olmakta güçlük çekiyorum" diyecek kadar hayat
yorgunu.
- Sizi Türkiye’de çok iyi tanımıyoruz. Medyada görünmeyi özellikle
mi tercih etmiyorsunuz?
Geçen sene çok çalıştım, iki ayrı film çektim zamanım yoktu
röportaj yapmaya, bir de çok seçiciyim.
- İki ayrı film mi dediniz, nedir onlar?
Kenya’da "Kış Seyahati" adlı bir film çektim. Bir Kürt kızını
oynuyorum, Türkiye’de vizyona girecek mi belli değil, ama
Almanya’da eylül ayı gibi vizyona girecek. Ardından Prag’da Yahudi
bir kızı canlandırdığım "En Son Tren"i çektim. Bir de bu yıl
yönetmenliğini Hal Hartley’in yaptığı "Fay Grimm" adlı bir Amerikan
filminde küçük bir rol oynadım.
- Artık çıplaklık bitti mi?
"Duvara Karşı"dan sonraki pek çok teklif arasında Almanlar’dan Türk
kızı rolleri, Türklerden de çıplaklığın ön planda olduğu rol
teklifleri bulunuyordu. Benim amacım çevireceğim iki filmde de
çıplak olmadan da bir şeyleri başarabileceğimi kanıtlamaktı. Artık
iyi bir hikayesi olan bir filmde senaryo gerektiriyorsa soyunurum.
"Cinema Paradiso"nun ünlü İtalyan yönetmeni Tornatore, başrol
teklif etti. Bir fahişeyi canlandıracaktım. Ama beni genç ve sıska
buldu. Orada da vardı mesela çıplaklık, ama olsa oynardım.
- Son günlerde kendisine yeni bir imaj yapan Hande Yener’in size ne
kadar benzediği konuşuldu hep. Sizce benzemiş mi gerçekten
size?
Fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla evet. Eğer mutlu olduysa bana
benzemekten benim için bir problem yok. Beni ilgilendirmiyor
aslında.
- Türkiye’den yeterince destek gördüğünüzü düşünüyor musunuz?
Yaşadığım başarıları o kadar büyütmüyorum gözümde çünkü kendimi her
zaman çok kritik ederim. Ama Türkiye’den daha çok destek isterdim
yanımda. İyi yönetmenlerden iyi film teklifleri beklerdim
mesela!
- Biraz da çocukluğunuzdan konuşalım. Nasıl geçti çocukluk ve ilk
gençlik yılları?
Fabrikada işçi babam, annem de temizlik işinde çalışıyor. Onlar
için en önemli şey namustu. 19 yaşımda bir Almana aşık olup
evlendim. Fakat Türkiye’den kağıtlarım yetişmediği için sadece imam
nikahı ve düğün yaptık. Sonradan kağıtlarım gelip Alman
vatandaşlığına geçtim ama o zaman da ben nikah istemedim, bir süre
sonra ayrıldık zaten.
- Ve geçim derdi daha da yoğun olarak hissettirdi kendini değil
mi?
Evlendikten sonra da babamlara yaptığım maddi yardım devam etti.
4-5 iş birden yapıyordum, gündüzleri memurluk, sokakta satıcılık,
gece kulübünde bodyguardlık, garsonluk... Kocam da az kazanıyordu
ve geçinemiyorduk.
- Maddi kaygılar sizi porno film çekmeye mi sürükledi?
Porno filmlerde oynamayı isteyerek ya da planlayarak yapmadım. Çok
çalışıyordum, ölüyordum yorgunluktan. Bu değişik işlerden sonra
yoruldum ve bir işte aynı parayı kazanmak istedim. Onun için erotik
film sektörüne girdim. Ben sadece birkaç kere kısa zamanda çalıştım
bu sektörde. Bu bir kere olmuş bir şey ve silinmeyecek kötü ve
değersiz bir tecrübeydi. Ben bu sektörden çıktıktan sonra şansıma
tesadüfen "Duvara Karşı" casting teklifi geldi zaten.
- Sizi porno film çevirerek kolaycılığa kaçmakla suçlayanlara ne
diyeceksiniz?
O insanlara şunu demek istiyorum, o halde onlar daha iyisini yapsın
da göreyim. Benim geçtiğim aynı yollardan geçsinler bakalım ne
kadar kolay? Fiziksel ve ruhsal olarak o kadar bitirdi ki beni bu
"kolay" dedikleri yol! Zor duruma düşünce bazısı dilenir, ben
dilenmeyi gururuma yediremedim.
- Ailenizle görüşüyor musunuz şu anda?
Ailem hatta sülalem beni reddetti, görüşmüyoruz. Ben de bir
kızgınlık yok onlara karşı, sadece ikiz kız kardeşimi reddettim,
ikizimle hiç benzemeyiz.
- Çok zor bir çocukluk ve gençlik geçirdiniz, ama artık hepsi
geride kaldı. Mutlu musunuz şimdi?
Benim bir problemim var galiba ama mutlu olmakta çok büyük zorluk
çekiyorum. Ne yaparsam yapayım mutlu olamıyorum. Bir şey yapıyorum
sonra keşke yapmasaydım diyorum. Hep kendimle çatışıyorum. Şimdiye
kadar hiç yüzde 100 mutlu olmadım.
- Neden?
Benim için hayat her zaman savaştı. Evet, "Duvara Karşı" benim
şansımdı ama o da bir savaştı. Hem çekimde hem çekimden sonra.
Pozitif şeyler olduğu gibi bu olaylar yüzünden peşinden bir sürü
negatif şey geldi.
- Peki ya aşk, aşık olduğunuz adam?
Ben hiç kimsenin Micheal’ın bile kalbimin derinliklerine inmesine
izin vermedim.
- Aşka hangi pencereden bakıyorsunuz?
Evlenip de çocuk doğurma insanı değilim. Michael bana ilişkimizin
ilk yılında evlenme teklif etti ama hayır dedim! Bir adamla 30 yıl
hayatımı paylaştığımı düşünemem, hapishane gibi.
- Kendinizi güzel buluyor musunuz peki?
Kendimi beğenmem ama illa bir şey diyeceksem gözlerim ve popom!
Filmlerde ille de güzel olmak istemiyorum. Kendimle problemlerim
var benim.
- Ne zaman barışacaksınız kendinizle?
Galiba mezarda.
Gündemdeki konulara Sibel’ce yorumlar
Sanem Çelik olayı
İkisini de yargılamamalılar. Duygu bu, ne yapabilirsiniz ki?
Sanem’i yargılayanlar önce kendilerine baksınlar diyorum. Sonuçta
karı koca arasına başka birisi giriyorsa o ilişkide bir problem var
demektir. Mutluysan üçüncü birisi giremez o ilişkiye.
Gamze Özçelik olayı
Öncelikle Gamze’nin yaptığı gibi asla inkar etmezdim. Kendini suçlu
gösteriyorsun, halbuki kötü bir şey yapmadın, sadece sevdiğin
adamla beraber oldun. Elbette şok olurdum, ama bunu dışarıya
göstermezdim. Ben o kadar çok kırıldım ki hiç kimseye
güvenmiyorum.