Popüler kültür Kürt dergisi
Abone olAkşam yazarlarından Ahmet Tulgar, Esmer isimli bir dergiden bahsetti. Tulgar, bu gazetenin "Popüler Kültür Kürt Dergisi" olduğuna değindi.
Ahmet Tulgar,isimli yazısında. Popüler kültür Kürt dergisinden
bahsetti.
Aslında epey bir zamandır söz etmek istiyordum bu dergiden. Ama
bugüne denk geldi. Bu sayıya, dördüncü sayısına. Bu sayıda artık
kaçınılmaz oldu, olmuştu 'Esmer'den söz etmem. Tabii ayıp ediyorum
ancak şimdi 'Esmer'i yazı gündemime almakla, çünkü yine benmerkezci
davranmış oluyorum. Esmer'i çok daha önce kutlamalıydım, çıkışını.
Şimdi kapak konusu hayranı ve arkadaşı olduğum bir müzisyen diye ve
ben de onun için Esmer'e bir yazı vermişim, benden bir yazı
istemişler diye gündemime almış oldum bu konuyu, Esmer
konusunu.
Esmer, dedim ya bir dergi, bir popüler kültür dergisi, ama yoğun
olarak Türkiye'nin genel, ortak popüler kültür alanında büyük
etkisi olan Kürt popüler kültürüne dair yazıların bulunduğu bir
popüler kültür dergisi. Zaten bu yüzden Esmer logosunun üzerine
şakacı bir kelime oyunu ile 'popüler kürtür' lafı oturtulmuş.
Malumunuz ben popüler kültür alanını çok önemserim, toplumlara
ilişkin en doğru bilgilerin elde edilebileceği, en isabetli
analizlerin, en şaşırtıcı çıkarsamaların yapılabileceği alanlardan,
yerlerden biridir popüler kültür alanı.
Günlük gazete yazılarından akademilerin semiyoloji kürsülerine
kadar her düzeyde de elverişlidir, olanak sağlar popüler kültür,
bir toplumu anlamaya. Farklı derinliklerde, anlam katmanlarından
anlam katmanlarına ine çıka.
Ayrıca popüler kültür, tek merkezden pompalanan 'kitle kültürü'nün
karşısında korunması gereken demokratik bir mevzidir. Günümüzün
çokkültürlü, çoğulcu dünyasında toplumların, toplulukların
farklılıklarıyla benzerliklerini ortaya koyup, sonra da geniş
kesimlere, üretildiği sınırların çok ötesine uzanarak
kardeşleşmeye, barışa etkir, katkıda bulunur.
Esmer, bu haliyle ve bu açıdan bakıldığında siyasi, sosyolojik
işlevini yerine getirirken bir yandan da haz vermeyi, okuma hazzı
vermeyi başaran bir dergi. Tam da bir popüler kültür dergisinin
olması gerektiği gibi.
Ferzande Kaya ve arkadaşları iyi iş çıkardılar, çıkarmış oldular
yani Esmer'i çıkararak.
Bir de ele güne göstermek gerekiyordu Güneydoğu'dan her gelip de
Batı'da şöhret olan kişinin kitle kültürüne teslim olmak zorunda
olmadığını. Kürt ünlülerinin arabeskçilerden ibaret olmadığını.
Esmer, evet, dördüncü sayısında Ciwan Haco'yu kapağa koymuş.
İçeride ise Ferzande Kaya'nın bir anlamda bir 'sözlü tarih'
çalışması da sayılabilecek Ciwan röportajını vermiş ki hem tam bir
sürgün, oradan oraya sürülme, sonra Batı'da, Avrupa'da ayakta
kalma, ayakta kalabilme hikayesi hem de bir halkın kültürünün
modernleşme, modernize olma serüveni bu röportaj.
Ciwan Haco'nun müziğini etkileyen tarih ve coğrafyayı bu
röportajdan öğrenmiş, bir kez de bir insanın, sadece bir insanın
penceresinden seyretmiş oluyor okur, meraklısı.
Ciwan artık Türkiye'nin müzisyeni. Oldu. En geniş dinleyici
topluluğunun olduğu bu ülkenin bir şöhreti. Ve üstelik de gelip
gittikçe buraya, Doğulu olmaktan çok Batılı bir müzisyen, Batılı
bir popüler müzik üreticisi tavrını da tanıtıyor Türkiye'ye,
Türkiye'deki müzik sektörüne. Müzik piyasasına.
Nasıl mı? Bunu da, bu işten de bir pay çıkarıp kendime, Esmer'e
verdiğim Ciwan Haco yazımdan alıntılayayım, kızmazsanız:
'(...) Ciwan'ı artık iyiden iyiye Türkiye'nin popüler kültür
ortamının bir figürü, önemli bir figürü sayıyorsak, onun kendi yol
haritasını kendince takip ederken sahip olduğu bir başka avantajı
da, müziğin, popüler müziğin ille de hemen büyük paraya çevrilmesi
gerekmediğini öğrenmiş olmasıdır. Avrupa kentlerinde bir Kürt
müzisyeni, bir etnik müzik yazarı olarak büyük paralar kazanamazdı.
Yapıtlarının büyük tirajlara ulaştığı Türkiye'de ise onun
buralardan uzak olmasından faydalanarak onu sömürecek yeteri kadar
şirket bulunuyordu. O zaman Ciwan sevgiyle, dinleyicilerinin
sevgisiyle yetinmeyi öğrendi. Öğrenmiş.(...)'
'(...) Belki ilk başta çok sıradan bir olguymuş gibi görünen bir
noktaya daha dikkat çekmek isterim bu yazıda: Ciwan kostüme bir
müzisyen, bir sahne adamı olmayı da sevmiyor. Türkiyeli Kürt
arabeskçilerin Versace estetiğinden de uzak duruyor, Kürt diyaspora
şarkıcılarının gerilla stilizasyonundan da. Bir tişört, bir blucin
yetiyor ona. Batılı rockçılar, protestler gibi. Böyle mütevazı bir
sahne estetiği kurunca, sergileyince, sadece müziği, sadece
şarkıları oluyor sahnede.(...)'
YAZI:Ahmet TULGAR
AKŞAM