Polisin dert dosyası kabarık
Abone olBir polis memuru sınırsız mesaiye kalırsa aldığı maaşın dışında ne kadar para alıyor? Namlunun ucundaki gidip-gelen hayatların dert dosyasını usta yazar Behiç Kılıç açtı:
BAŞLARKEN
BEHİÇ KILIÇ
Devletin en önemli yapı taşlarından olan Emniyet Genel Müdürlü bünyesinde yaklaşık 200 bin personel görev yapıyor. Polis,hayatın her karesinde bulunmak zorunda. TERCÜMAN muhabirleri HASAN ÖYMEZ,EMRAH KONUKMAN,MEHMET CANITATLI, MEHMET SERBEST, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere çeşitli illerde geniş bir çalışma yaparak Emniyet Müdürlüğü kadroları üzerine ışık tuttular ortaya bu yazı dizisi çıktı. Polislerimizi yansıtan bu yazıyı, Mersin'de bayrağımıza sahip çıkan ve büyük bir asalet sergileyen polis memuru Gökhan Kızıltepe ile görev şehidi kahramanlara ve onların acılı ailelerine ,onların şahsında ,tüm fedakar emniyetçilere ithaf ediyoruz."
150 milyona sınırsız mesai yapıyoruz
Mersin'de bir süre önce yaşanan bayrak hadisesi milletimizi derinden yaralarken ,orada olaya müdahale eden polis memuru Gökhan Kızıltepe ,yaşanan acıyı bir nebze unutturdu ve varlığı ile hepimizi gururlandırdı. Gökhan Kızıltepe ,"vazifeye atılmak için içinde bulunduğu vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeden" bayrağımıza sahip çıkarak ,görev şuuruna sahip ,devletin vatansever bir memuru olduğunu gösterdi .Gökhan Kızılmtepe ,bununla yetinmedi,büyük bir asalet örneği sergileyerek hepimize insanlık dersi verdi, adam gibi adamlara en çok ihtiyaç duyulan şu günlerde karamsar toplumumuza umut ışıkları saçtı. Kızıltepe,bayarağa sahip çıktığı için kendisine verilmek istenen para ödülünü "'İkramiye ve takdirnameler beni onurlandırdı. Yaptığım iş kahramanlık örneği değildir. Kahramanlar, vatan ve bayrağı için canını vermekten çekinmeyen şehit ve gazilerimizidir. Para ödülünü büyüklerimin hoş görüsüne sığınarak, ülkesi ve bayrağı için can veren şehitlerin ailelerinin oluşturduğu Gazi ve Şehit Asker Ailelerine Yardım Derneği'ne bağışlamak istiyorum" diyerek bağışladı.
Polis Memuru Gökhan Kızıltepe İki çocuk sahibi bir aile babasıdır.33 yaşındadır ve 850 milyon lira maaşla geçim savaşı vererek çoocuklarının geleceği için çabalamakta,ailesini namerde muhtaç olmaktan geçindirmek istemektedir.
Tıpkı meslektaşı onbinlerce polis memuru gibi...
Önümüzdeki günlerde polis haftası kutlanmaya başlanacak.Hafta boyunca çeşitli gösteriler yapılacak,medyada polis için övgü konuşmalara dinlenecek, konserler balolar düzenlenecek,bu balolara toplumun krema tabakasını oluşturanlar da katılacak,derneklere bağışlar yapılacak,bağış yapanlar arasında polisin mali suçları araştıran bölümlerinin takibinde olanlar bile bulunacak v.s..
Hafta bitecek "normale" dönülecek.
Yani,toplumun alt katmanlarında polis,devletin karakollarındaki ,uzak durulması gereken korkulu yüzü ,trafikte rüşvet için kontrol yapan "Deli Dumrul"u ,toplumsal olaylarda vatandaş dövemekle yükümlü görevlisi kabul edilecek !.. Toplumun üst katmanları ,siyasetciler, sermaye sahipleri,yani krema tabakası ise polisi öncelikle kendi yaşama alanlarını kolaylaştıracak mecburi görevliler doğal hizmetliler olarak görmeyi sürdürecek !
Toplumun alt ve orta katmanları geçim sıkıntısı yaşadıklarından,kendi geçim dertlerine düştüklerinden...
Üst sınıflar ise, gelir dağılımındaki dengesizliğe bir çare üretecek sistemi oturtamadıklarından...
Polis'in sorunları,sosyal yapısı ,ülkemizde neredeyse hiç konuşulmayan bir konudur.Polis çok rahat ve çok ağır biçimde ,toplumumuzun her katmanında ağır biçimde eleştirilmektedir. Bu eleştiriler sıkça rencide edici biçimlerde olmaktadır. Mersin'deki polis memuru Gökhan Kızıltepe gibi onbinlerce mensubu olan bu kuruma her tür ithamlarda bulunulmaktadır...
Peki "Haliniz nicedir "diye soranları var mıdır?..
Yoktur!..
Konuşmaları ,yakınmaları yasak olan polis memurlarına "Benim memurum işini bilir" yolunun bile bir zamanlar tavsiye edilmesi bir yana, bu yolu denemeye direnenler ise sorunlarını bir rumuzla Güzin Abla'ya anlatarak çare aramaya yönelmektedir !.
Evet şu meşhur medya ablasına !..
Size böyle bir "yakarış"ı takdim ediyorum.
Sayın Güzin Abla,
Bizim de bir ailemiz olduğu gerçeği hep göz ardı mı edilecek? Ben bir polis olarak bazı sorunlarımızı dile getirmek istiyorum. Belki inanmazsınız ama gerçek. Günde en az 16 saat görev yapıyorum, hafta sonu izni kullanmıyorum. Senelik izin haricinde görev istirahatı, bayram izni, hafta sonu izni diye bir iznimiz yok. Resmi yazışmalarla belirleniyorsa da böyle bir izin kullanmıyoruz. İçişleri bakanımız bir genelge yayınlamış Avrupa birliği süreci ve İnsan Hakları kapsamında polisin günde 8 saatten fazla çalıştırılmaması, hatta haftalık görev süresi bildirilmiş. Emirleri eleştirmek için söylemiyorum, ama görev yoğunluğu yüzünden bu emri uygulamak imkansız. Bunu uygulamak atomu parçalamaya benzer. Yeni yasalar ve diğer uygulamalarla toplumda suç potansiyeli arttı, cezaların caydırıcı yönü de olmadığı için mağdur insanların bizleri ihtiyacı devamlı çoğalıyor. Bunun yanında sabit bekleme yapılarak korunan kamu kuruluşları ve özel kuruluşlar, büyük ve yabancı ortaklı şirketler, maçlar, okullar arası müsabakalar, konser, tiyatro, miting, konferans, şenlikler gibi görevler var. Bir de başka kamu kurumunun yapmakla görevli olduğu, ancak bu tür görevlerini valilik veya kaymakamlık vasıtasıyla bize havale ettirip üslenmek zorunda olduğumuz görevler var. Kaymakam bir arkadaşıma kaymakamlık kursunda söylenen "bir evrak geldi, çok zahmetli, bir çok kurumu ilgilendiriyor ve hangi kuruma göndereceğini bilemiyorsun. O zaman gönder emniyet müdürlüğüne, onlar gereğini yapar, üstelik, evrakın akıbeti ile ilgili rahatlıkla hesap sorabilirsin." Sözleri anlatmak istediğime iyi bir örnek sanırım. Polis Akademisinde yapılan bir araştırmaya göre, polislerin diğer devlet memurlarıyla aynı haklara sahip olduğunda alacağı maaş 5 milyara yakın olacak neredeyseÖ Fakat bize fazla çalışma mesai tazminatı olarak toplam 150 milyon TL. maaşın içerisinde verilip, süresi gözetilmeksizin sınırsız görev yaptırılmakta. Bizlerin aldığı bu ücreti başka kuruluşlarda görevli memur 5-10 saatlik ek çalışma ücretiyle alırken, bizler ancak bir aylık sınırsız mesai sonrası toplam olarak alabilmekteyiz. Bunun eşitlik ilkesi ile bir alakası var mıdır?Diğer kamu görevlilerinin aldığı ikramiye, ders ücreti, elbise parası, tazminatlar, kurumun döner sermayesinden aldığı ücretler bizim aldığımız ücretin çok üzerinde. Tüm bunların yanında bizlerle beraber eşimiz, çocuğumuz, anne ve babamız cezalandırılmakta, ailevi görevlerimizi yerine getirememekteyiz.Ailelerimizle ilgilenemediğimiz gibi diğer insani ihtiyaçlarını da gideremiyoruz. Yeri geldiğinde en yakın hayat arkadaşımız olan eşlerimiz bile bizi anlamıyor.
Psikolojik durumlarımızın ne halde olabileceğini sanırım anlayabilirsiniz. Biz sadece ve sadece insan gibi yaşamak istiyoruz. Mesleğe girmeden önce bize söylenen ancak mantıksal olarak o an anlam veremediğim "cenazen olur gidemezsin, düğünün, derneğin, bayramın olur gidemezsin, katılamazsın" sözlerini şimdi çok iyi anlıyorum. Bu olayları tek tek çok iyi yaşadım ve yaşamaya da devam edeceğim. Lütfen bizim de insan olduğumuz bizim de ailelerimizin de maddi ve manevi ihtiyaçları olduğu göz ardı edilmesin. İnanın tüm bunları kendim için değil, ufacık oğlum için istiyorum. Onun günahı benim oğlum olmak mı? "Şartlarınızı biliyoruz, en yakın zamanda iyileştireceğiz" gibi açıklamaları senelerdir dinliyoruz. Sanık hakları ve şüpheli hakları, insan hakları yönünden örnek uygulamalara başladığımız günümüzde maruz kaldığımız uygulamaların insan haklarıyla bir ilgisi var mı? Biz de ailelerimiz de insan gibi yaşamak ve bazı haklara sahip olmak istiyoruz."
Bir insanın hayatında çok ender yaşayacağı,belki de hiç yaşamayacağı olayları ,polis görevi yapan bir insan günde bir iki sefer yaşıyor. Vatandaşların karşılaştığı travma niteliğindeki sorunların çözümü için en etkin müdahale polisten bekleniyor.]
Eşi,çocukları,ev kirası,mutfak masrafı,yol masrafı ve...
Kıt kanaat bile zor geçinecek kadar maaşı olan polisten...
YARIN : NAMLUNUN UCUNDAKİ HAYAT
BEHİÇ KILIÇ
Devletin en önemli yapı taşlarından olan Emniyet Genel Müdürlü bünyesinde yaklaşık 200 bin personel görev yapıyor. Polis,hayatın her karesinde bulunmak zorunda. TERCÜMAN muhabirleri HASAN ÖYMEZ,EMRAH KONUKMAN,MEHMET CANITATLI, MEHMET SERBEST, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere çeşitli illerde geniş bir çalışma yaparak Emniyet Müdürlüğü kadroları üzerine ışık tuttular ortaya bu yazı dizisi çıktı. Polislerimizi yansıtan bu yazıyı, Mersin'de bayrağımıza sahip çıkan ve büyük bir asalet sergileyen polis memuru Gökhan Kızıltepe ile görev şehidi kahramanlara ve onların acılı ailelerine ,onların şahsında ,tüm fedakar emniyetçilere ithaf ediyoruz."
150 milyona sınırsız mesai yapıyoruz
Mersin'de bir süre önce yaşanan bayrak hadisesi milletimizi derinden yaralarken ,orada olaya müdahale eden polis memuru Gökhan Kızıltepe ,yaşanan acıyı bir nebze unutturdu ve varlığı ile hepimizi gururlandırdı. Gökhan Kızıltepe ,"vazifeye atılmak için içinde bulunduğu vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeden" bayrağımıza sahip çıkarak ,görev şuuruna sahip ,devletin vatansever bir memuru olduğunu gösterdi .Gökhan Kızılmtepe ,bununla yetinmedi,büyük bir asalet örneği sergileyerek hepimize insanlık dersi verdi, adam gibi adamlara en çok ihtiyaç duyulan şu günlerde karamsar toplumumuza umut ışıkları saçtı. Kızıltepe,bayarağa sahip çıktığı için kendisine verilmek istenen para ödülünü "'İkramiye ve takdirnameler beni onurlandırdı. Yaptığım iş kahramanlık örneği değildir. Kahramanlar, vatan ve bayrağı için canını vermekten çekinmeyen şehit ve gazilerimizidir. Para ödülünü büyüklerimin hoş görüsüne sığınarak, ülkesi ve bayrağı için can veren şehitlerin ailelerinin oluşturduğu Gazi ve Şehit Asker Ailelerine Yardım Derneği'ne bağışlamak istiyorum" diyerek bağışladı.
Polis Memuru Gökhan Kızıltepe İki çocuk sahibi bir aile babasıdır.33 yaşındadır ve 850 milyon lira maaşla geçim savaşı vererek çoocuklarının geleceği için çabalamakta,ailesini namerde muhtaç olmaktan geçindirmek istemektedir.
Tıpkı meslektaşı onbinlerce polis memuru gibi...
Önümüzdeki günlerde polis haftası kutlanmaya başlanacak.Hafta boyunca çeşitli gösteriler yapılacak,medyada polis için övgü konuşmalara dinlenecek, konserler balolar düzenlenecek,bu balolara toplumun krema tabakasını oluşturanlar da katılacak,derneklere bağışlar yapılacak,bağış yapanlar arasında polisin mali suçları araştıran bölümlerinin takibinde olanlar bile bulunacak v.s..
Hafta bitecek "normale" dönülecek.
Yani,toplumun alt katmanlarında polis,devletin karakollarındaki ,uzak durulması gereken korkulu yüzü ,trafikte rüşvet için kontrol yapan "Deli Dumrul"u ,toplumsal olaylarda vatandaş dövemekle yükümlü görevlisi kabul edilecek !.. Toplumun üst katmanları ,siyasetciler, sermaye sahipleri,yani krema tabakası ise polisi öncelikle kendi yaşama alanlarını kolaylaştıracak mecburi görevliler doğal hizmetliler olarak görmeyi sürdürecek !
Toplumun alt ve orta katmanları geçim sıkıntısı yaşadıklarından,kendi geçim dertlerine düştüklerinden...
Üst sınıflar ise, gelir dağılımındaki dengesizliğe bir çare üretecek sistemi oturtamadıklarından...
Polis'in sorunları,sosyal yapısı ,ülkemizde neredeyse hiç konuşulmayan bir konudur.Polis çok rahat ve çok ağır biçimde ,toplumumuzun her katmanında ağır biçimde eleştirilmektedir. Bu eleştiriler sıkça rencide edici biçimlerde olmaktadır. Mersin'deki polis memuru Gökhan Kızıltepe gibi onbinlerce mensubu olan bu kuruma her tür ithamlarda bulunulmaktadır...
Peki "Haliniz nicedir "diye soranları var mıdır?..
Yoktur!..
Konuşmaları ,yakınmaları yasak olan polis memurlarına "Benim memurum işini bilir" yolunun bile bir zamanlar tavsiye edilmesi bir yana, bu yolu denemeye direnenler ise sorunlarını bir rumuzla Güzin Abla'ya anlatarak çare aramaya yönelmektedir !.
Evet şu meşhur medya ablasına !..
Size böyle bir "yakarış"ı takdim ediyorum.
Sayın Güzin Abla,
Bizim de bir ailemiz olduğu gerçeği hep göz ardı mı edilecek? Ben bir polis olarak bazı sorunlarımızı dile getirmek istiyorum. Belki inanmazsınız ama gerçek. Günde en az 16 saat görev yapıyorum, hafta sonu izni kullanmıyorum. Senelik izin haricinde görev istirahatı, bayram izni, hafta sonu izni diye bir iznimiz yok. Resmi yazışmalarla belirleniyorsa da böyle bir izin kullanmıyoruz. İçişleri bakanımız bir genelge yayınlamış Avrupa birliği süreci ve İnsan Hakları kapsamında polisin günde 8 saatten fazla çalıştırılmaması, hatta haftalık görev süresi bildirilmiş. Emirleri eleştirmek için söylemiyorum, ama görev yoğunluğu yüzünden bu emri uygulamak imkansız. Bunu uygulamak atomu parçalamaya benzer. Yeni yasalar ve diğer uygulamalarla toplumda suç potansiyeli arttı, cezaların caydırıcı yönü de olmadığı için mağdur insanların bizleri ihtiyacı devamlı çoğalıyor. Bunun yanında sabit bekleme yapılarak korunan kamu kuruluşları ve özel kuruluşlar, büyük ve yabancı ortaklı şirketler, maçlar, okullar arası müsabakalar, konser, tiyatro, miting, konferans, şenlikler gibi görevler var. Bir de başka kamu kurumunun yapmakla görevli olduğu, ancak bu tür görevlerini valilik veya kaymakamlık vasıtasıyla bize havale ettirip üslenmek zorunda olduğumuz görevler var. Kaymakam bir arkadaşıma kaymakamlık kursunda söylenen "bir evrak geldi, çok zahmetli, bir çok kurumu ilgilendiriyor ve hangi kuruma göndereceğini bilemiyorsun. O zaman gönder emniyet müdürlüğüne, onlar gereğini yapar, üstelik, evrakın akıbeti ile ilgili rahatlıkla hesap sorabilirsin." Sözleri anlatmak istediğime iyi bir örnek sanırım. Polis Akademisinde yapılan bir araştırmaya göre, polislerin diğer devlet memurlarıyla aynı haklara sahip olduğunda alacağı maaş 5 milyara yakın olacak neredeyseÖ Fakat bize fazla çalışma mesai tazminatı olarak toplam 150 milyon TL. maaşın içerisinde verilip, süresi gözetilmeksizin sınırsız görev yaptırılmakta. Bizlerin aldığı bu ücreti başka kuruluşlarda görevli memur 5-10 saatlik ek çalışma ücretiyle alırken, bizler ancak bir aylık sınırsız mesai sonrası toplam olarak alabilmekteyiz. Bunun eşitlik ilkesi ile bir alakası var mıdır?Diğer kamu görevlilerinin aldığı ikramiye, ders ücreti, elbise parası, tazminatlar, kurumun döner sermayesinden aldığı ücretler bizim aldığımız ücretin çok üzerinde. Tüm bunların yanında bizlerle beraber eşimiz, çocuğumuz, anne ve babamız cezalandırılmakta, ailevi görevlerimizi yerine getirememekteyiz.Ailelerimizle ilgilenemediğimiz gibi diğer insani ihtiyaçlarını da gideremiyoruz. Yeri geldiğinde en yakın hayat arkadaşımız olan eşlerimiz bile bizi anlamıyor.
Psikolojik durumlarımızın ne halde olabileceğini sanırım anlayabilirsiniz. Biz sadece ve sadece insan gibi yaşamak istiyoruz. Mesleğe girmeden önce bize söylenen ancak mantıksal olarak o an anlam veremediğim "cenazen olur gidemezsin, düğünün, derneğin, bayramın olur gidemezsin, katılamazsın" sözlerini şimdi çok iyi anlıyorum. Bu olayları tek tek çok iyi yaşadım ve yaşamaya da devam edeceğim. Lütfen bizim de insan olduğumuz bizim de ailelerimizin de maddi ve manevi ihtiyaçları olduğu göz ardı edilmesin. İnanın tüm bunları kendim için değil, ufacık oğlum için istiyorum. Onun günahı benim oğlum olmak mı? "Şartlarınızı biliyoruz, en yakın zamanda iyileştireceğiz" gibi açıklamaları senelerdir dinliyoruz. Sanık hakları ve şüpheli hakları, insan hakları yönünden örnek uygulamalara başladığımız günümüzde maruz kaldığımız uygulamaların insan haklarıyla bir ilgisi var mı? Biz de ailelerimiz de insan gibi yaşamak ve bazı haklara sahip olmak istiyoruz."
Bir insanın hayatında çok ender yaşayacağı,belki de hiç yaşamayacağı olayları ,polis görevi yapan bir insan günde bir iki sefer yaşıyor. Vatandaşların karşılaştığı travma niteliğindeki sorunların çözümü için en etkin müdahale polisten bekleniyor.]
Eşi,çocukları,ev kirası,mutfak masrafı,yol masrafı ve...
Kıt kanaat bile zor geçinecek kadar maaşı olan polisten...
YARIN : NAMLUNUN UCUNDAKİ HAYAT