Polis yine biber gazı kullandı.
Abone ol1 Mayıs da polisin hastaneye biber gazı atması çok eleştirilmişti. Bu kezde polisin biber gazını çocuklara sıktığı iddiası var.
Meydanlarda toplumsal olaylarda kullanılan biber gazı artık mahalle polislerinin elinde bir silah olma yolunda..Polis biber gazını olur olmaz her olayda çoluk çocuk ayrımı yapmadan kullanmaya başladı. Bunun en çarpıcı örneği geçenlerde Nişantaş'ında yaşandı. Bu ilginç olayı Yalçın Doğan, kösesinden bize bakın nasıl duyuruyor:
Galatasaray-Sivasspor maçı sonrası, Nişantaşı Rumeli Caddesi. Bir öğretim görevlisinin 13 yaşındaki yeğeni Deniz ve arkadaşları,yanlarında mahallenin köpeği Çekirdek ile birlikte, üzerlerinde Cimbom formalarıyla Topağacı meydanından yukarı çıkıyorlar. Bölgedeki diğer Galatasaraylılar gibi gelip geçen arabalarla birlikte tezahürat yaparken, yanlarına üniformalı bir polis memuru yaklaşıyor ve soruyor:
"En büyük kim lan?"
Çocuklar hep bir ağızdan "Cimbom" diye bağırıyor ve ... polis çocuklara biber gazı sıkıyor.
Bu çarpıcı olayın gerisini Yalçın Doğan,bir öğretim görevlisinin kendisine gönderdiği elektronik postadan aktarıyor.
Karakolda
Çocuklar gözyaşları içinde elli metre ötedeki Harbiye Karakolu’na gidip olayı anlatınca, nöbetçi amir "Kim yaptı gösterin" diye sormuş. "Gelin gösterelim" deyince "Hayır, buradan gösterin" cevabını vermiş. Çocuklar da kendilerine gaz sıkan memuru karakolun kapısından elleriyle gösterip evlerine dönmüşler.
Yeğenim, daha ziyade mahallenin köpeği Çekirdeğin de gaz nedeniyle kendisi gibi yere çöküp ağlamış olmasına içleniyordu. Ablam, oğlunu gözyaşlarını silerek banyoya sokmaya çalışırken, ben bir "Fesuphanallah!" çekip karakola gittim. Nöbetçi amire az önce yeğenimin eve geldiğini ve bu olayı anlattığını, yetişkin bir polis memurunun 148 cm boyundaki yeğenim ve arkadaşlarından ne gibi bir tehdit algıladığı için böyle bir şey yapmış olabileceğini sordum.
Verilen cevap, olaydan haberdar oldukları ama biber gazının çocuklara sıkılmadığı, çocukların "başka birine" sıkılan biber gazından etkilendiğiydi. Bu pek de tatmin edici olmayan cevap üzerine, avukat olan ablamın hastane raporu alıp kendilerini dava etmeye niyetli olduğunu ve benim de şikayetçi olmadan önce bu işin eğrisi doğrusu nedir, bunu örenmek üzere geldiğimi bildirdim. Beni zaten nazik bir tavırla karşılamış olan nöbetçi amir "avukat, hastane, rapor, dava" kelimelerini aynı cümle içerisinde kullanmamdan tam kırk beş saniye sonra içerideki ofisinden telefon ederek olaya karışan memuru karakola çağırdı.
Tanıdık kapıcı
Az sonra içeri giren memur, biber gazını sıkanın kendisi olduğunu, ama gazı çocuklara değil, orada alkollü olduğu için taşkınlık yapan "tanıdık bir kapıcıya" sıktığını, çocukların gazdan etkilenmesine üzüldüğünü, ama çocukların da bu olay yüzünden kendisine küfür etmiş olmalarına "kalbinin kırıldığını" anlattı.
Memurun biraz da anlayışla bekleyen bir ifadeyle ve aralarında "vallahi o bebelere çok üzüldüm"lerle desteklediği hikayesini dinlerken "Şecaat arz ederken sirkatin söylemek böyle bir şey olsa gerek" diye düşündüm: Memurun tamamen doğruyu söylediğini varsaysak bile, silahsz ve alkollü, üstelik de tanıdık birine Nişantaşı’nın göbeğinde, şehrin en işlek merkezlerinden birinin önünde biber gazı sıkmanın, "orantısız güç kullanımı"nın sözlük karşılığı olduğunun farkında bile değildi. Tabii bir yandan da yeğenimin eve kırmızı gözlerle gelip durduk yerde böyle bir hikaye anlatmasına gerek olmadığını göz önüne alırsak, aslında ortada böyle bir kapıcı da yoktu. Olan şuydu:
Kapıcı çocuğu
Topağacı Mahallesi’nden üç kapıcı ve bir avukat çocuğu, mahallenin köpeği Çekirdek ve çocukların dördünü birden kapıcı çocuğu sandığı için üzerlerine biber gazı sıkan bir polis memuru. Şimdi bu memur karşımda durmuş, kendi hayali kapıcı hikayesini anlatıyor ve adı geçen hayali kapıcıya biber gazı sıkarken aralarında yeğenimin de bulunduğu çocukların gözleri yaşardığı için üzüntüsünü bildiriyordu. Dişlerimi sıkıp amire çocuğun benim yeğenim olduğunu, velisi olan annesinin uygun gördüğü şekilde hareket edeceğini bildirdim ve ilgisine teşekkür ederek karakoldan ayrıldım.
Aferin size
Eve dönerken düşündüm:
Başbakan, valisi, emniyet müdürü 1 Mays’ta yaşanan polis şiddetinin sorumlularını "görevinizi yaptınız, aferin" diye pohpohluyorsa...
Bu ülkenin seçkinleri, halka uygulanan şiddeti kendi canları yanmadan sürece mazur görüyorsa ve o şiddeti uygulayanlar da bunu biliyorsa...
Bu yüzden de polis, sıradan ve yoksul insanlara durduk yerde biber gazı sıksa bile başının derde girmeyeceğini düşünüyorsa...
El kadar çocukların başına böyle bir şey gelebiliyorsa...
Sanırım yeğenim, Çekirdek için üzülmekte haklı.
Öğretim görevlisinin olayı özetleyen yazısı burada bitiyor.
Tayyip Erdoğan başörtülü olduğu için törende kürsüden indirilen imam hatip öğrencisini arıyor. Bir başka yerde türbanını çıkarmaya zorlandığı iddia edilen imam hatip lisesi öğrencisini arıyor.
Başbakan arayacak mı?
Merak ediyorum, Tayyip Erdoğan biber gazı sıkılan çocukları arayacak mı yoksa "devlet görevini yaptığı için" es mi geçecek?