Polis memurundan şok ifade
Abone olBeşiktaş'ta 2 meslektaşını öldürdüğü iddiasıyla müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan polis memurunun duruşmasındaki sözleri şok yarattı.
Beşiktaş'ta 11 Eylül'de trafik polisi olan 2 meslektaşını
öldürdüğü iddiasıyla müebbet ağır hapis cezası istemiyle yargılanan
sanık Reyhan Emre Şen, davanın ilk duruşmasında ifade verdi. Sanık
Şen, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, Malatya Polis
Meslek Yüksekokulu'nu bitirdikten sonra bir süre Üsküdar'da
çalıştığını, daha sonra trafik denetleme şubesine verildiğini
anlatarak, ''Basında trafik polislerinin rüşvet aldıklarına dair
haberler görüyordum. Trafik polisi olacağımı bilsem bu işe
girmezdim'' dedi. İki polis memuruyla birlikte görevlendirildiğini
belirten Şen, ''bu memurlarının kendisine 'İstanbul'da geçinmenin
zor olduğunu, maaşlarının yetersiz kaldığını, trafik polisliğinin
de ağır bir iş olduğunu' söylediklerini'' iddia etti. ''Bu sözlerle
kendi düşüncelerini birleştirdiğini ve 'rüşvet alması yönünde
telkinde bulunulduğunu' düşündüğünü'' kaydeden sanık Şen, tanıdığı
polis memuru Ragıp Kula'yı arayıp konuşulanları anlattığını
söyledi. Kula'nın, ''kendisine para verilip verilmediğini''
sorduğunu, ''böyle bir şey olmadığını'' söyleyince de ''sen
çalışmaya devam et'' dediğini anlatan Şen, ''3 gün sonra birlikte
görev yaptığı polislerden birinin trafik kazasından aldığı paranın
20 milyon lirasını kendisine verdiğini'' ileri sürdü. ''İSTİFA
EDECEĞİM'' Bunun üzerine Ragıp Kula'yı tekrar arayarak olayı
anlattığını belirten sanık Şen, ''(İstanbul'a hırsızlık yapmaya
gelmedim. Bugüne kadar helal yedim. İstifa edeceğim) dedim. O da
bana 'amirleriyle konuşacağını, işe devam etmemi' söyledi''
şeklinde konuştu. Şen, olayı oda arkadaşı Mustafa Özdemir'e de
anlattığını kaydederek, ''bir süre sonra değişim yeri olarak
kullandıkları otoparkın etrafında polis olduğunu düşündüğü
insanların dolaşmaya başladığını, telefonlarının da dinlenmeye
başladığı kanısına vardığını'' bildirdi. Daha sonra Dursun Demir
ile çalışmaya başladığını ifade eden Reyhan Emre Şen, ''Demir'in de
kendisine aldığı 10 milyon liranın 5 milyonunu verdiğini ve bu
paraları bir deftere yazdığını'' ileri sürdü. Ragıp Kula'ya bu
durumu da aktardığını söyleyen Şen, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dursun ağabey, '20 günlük evliyken ayrıldığını, şimdi birisiyle
dost hayatı yaşadığını, kafayı kullanırsam 2 yıl içinde evimin
arabamın olacağını, bu işleri amirlerin de bildiğini, bana işin
puştluğunu öğrettiğini, vatandaşın işinin şikayet etmek olduğunu,
bizim kendi işimize bakmamız gerektiğini, yeni polislerden birini
Taksim'de taksicilere dövdürdüğünü, beni işten attırabileceğini'
söylüyordu.'' ''YEMİN EDİYORUM...'' Mahkeme Heyeti Başkanı Ertuğrul
Tokalakoğlu, ''Bunu kendin mi uyduruyorsun? Neden sana kadınlarla
olan ilişkisini anlatsın?'' demesi üzerine Şen, ''Efendim yemin
ediyorum, Dursun ağabeyin anlattıkları...'' şeklinde konuştu. Bu
konuyla ilgili İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde bir emniyet amiri ile
görüştüğünü iddia eden Şen, ''sivil polis olduğunu düşündüğü
insanların kendisini takip etmesinden sıkıldığını'' belirtti. Sanık
Şen, şunları kaydetti: ''Artık ben bir caddeye indiğimde, insanlar
kırmızıda geçiyor, araçlar ters yöne gidiyor, cadde karışıyordu...
İnternet cafeye gidiyorum, içerisi çocuk dolu. Biri çıkıp 'buraya
çocuk girmesi yasak değil mi?' diye soruyor. Kahvede oturuyorum,
kahveciye çay parası vermek istiyorum. Gizli vermemi istiyor.
Nedenini sorduğumda, 'kumar parası değil mi' diyor... Sürekli
polisi ilgilendirecek hadiseler oluyordu. Sivil polisler, son
zamanlarda bana trafik ve polis mevzuatıyla ilgili sorular
soruyorlardı. Arkadaşlarım beni arayıp '10 kişinin rüşvet yüzünden
atıldığını, dikkat etmemi' söylüyorlardı. Ben 'niye bana
söylüyorsunuz' diyordum. Kendimi eksik gördüğümden trafik ve polis
mevzuatını okumaya başladım.'' ''KENDİMİ KONTROL EDEMEZ HALE
GELDİM'' Olaydan bir gün önce kız kardeşini arayarak ''artık
dayanamayacağını, intihar edeceğini söylediğini'' anlatan Reyhan
Emre Şen, şöyle dedi: ''Uygulama yaptıktan sonra otoparka döndük.
Dursun ağabey bana 'Emreciğim, seni Unkapanı Köprüsü'ne kapatıp
geleyim' dedi. Bu söz üzerine birden kan basıncım yükseldi. Kendimi
kontrol edemez hale geldim. Dursun ağabeyin daha önceki sözleriyle
birlikte bir patlama yaşadım. Dursun ağabeyin beni infaz edeceğini
düşündüm. Rastgele ateş etmek istedim. Sonra 'yaktın beni Dursun
ağabey' dedim ve ona ateş ettim. Alphan Taşer ile İbrahim Subaşı
beni engellemeye çalışınca, onlara gitmelerini söyledim. Bu arada
Naci Akarsu silahını çekti. Ona da ateş ettim. Naci Akarsu silahını
çekmeseydi, onu vurmayacaktım.'' MÜŞTEKİLERİN İFADELERİ Müşteki
polis memuru Alphan Taşer de, olay sırasında kendisinin dışarıda
olduğunu, silah sesi duyunca kaçtığını, Reyhan Emre Şen'in de
arkasından ateş ettiğini söyledi. Kendisinin ekibiyle bir sorun
yaşamadığını, sanık Şen'in de sorunlarına dair bir şey
anlatmadığını belirten Taşer, şikayetçi olduğunu bildirdi. İbrahim
Subaşı da, bir silah sesi duyduğunu, Dursun Demir'i görmediğini,
Reyhan Emre Şen'in Naci Akarsu'ya yöneldiğini ve ateş ettiğini
anlatarak, ''Emre, beni görünce gitmemi söyledi. Naci Akarsu
silahını çekmeye fırsat bulamadı'' dedi. Aynur Demir de, Dursun
Demir ile 6 yıldır evli olduğunu, 3 yıldır ayrı yaşadığını, ancak
eşinin rüşvet almak, bazı kadınlarla ilişkiye girmek gibi
davranışlarda bulunmayacağını kaydetti. Sanık Şen'in avukatı Şerif
Dede ise, müvekkilinin olay sırasında cezai ehliyetinin olup
olmadığının anlaşılması için Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesini
isteyerek, Şen'in bazı notlar tuttuğu ajandayı mahkemeye verdi.
Sanığın Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesine tanıklar dinlendikten
sonra karar verilmesine, Reyhan Emre Şen'in kız kardeşi Vildan Şen,
ev arkadaşı Mustafa Özdemir ve Ragıp Kula'nın da tanık olarak
dinlenmesine hükmeden Mahkeme Heyeti, duruşmayı erteledi. İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, 11 Eylül 2003
tarihinde 2 polis memurunun ölümüyle sonuçlanan olaya ilişkin
Reyhan Emre Şen'in, ''Birden fazla devlet görevlisini görevleri
sırasında öldürmek'' suçundan müebbet, ''görevli memura hakaret''
suçundan da 4.5 ay ile 3 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması
isteniyor.