Polis kılıklı çetenin ellerine tutuşturduklarıyla öten iki medya bülbülü: Nazlı Ilıcak ve Nagehan Alçı
Abone olOdaTV yazarı Ahmet Yavuz, bundan 7 yıl önce polis kılıklı çetenin ellerine tutuşturduklarıyla öten iki medya bülbülünün Nazlı Ilıcak ve Nagehan Alçı olduğunu belirtti.
OdaTV yazarı Ahmet Yavuz, bugünkü köşesinde 7 yıl önce Türk
medyasında yaşanan kara günleri kaleme alırken polis kılıklı
çetenin ellerine tutuşturduklarıyla öten iki medya bülbülünü ifşa
etti.
Ahmet Yavuz, ''Bugün günlerden 21 Eylül. Sizi biraz geriye götüreyim. Yedi yıl kadar.'' diyerek Ergenekon ve Balyoz davalarının görüldüğü karanlık yılları köşesine taşırken şu ifadeleri kullandı;
''Silivri’de hâkim adı altında mahkemelere yerleştirilmiş bir çete tarafından, bizlere yani Balyoz sanıklarına ceza yağdırılmıştı. Esasında çete ifadesi hafif kalır. Terör örgütü üyeleri… Bizler o zaman da aynı tanımlamayı yapıyorduk. Emniyet, yargı, ordu, TÜBİTAK, diğer devlet kurumları ve medya içinde örgütlenmişlerdi. Her şey organize idi. Ekibin merkezi Emniyet idi. Ellerindeki yol haritasına göre her gün bir yalan kümesini medya ayağına aktarıyorlardı. Onlar da bu yalanları topluma damardan zerk ediyorlardı. Narkozu alan uyuşuyordu. Küçük bir azınlık hariç kimse sormuyordu: Nereye gidiyoruz? Az sayıda cesur insan da susturuluyordu. Tutuklamaların ardı arkası kesilmiyor, bir kâbus örtüsü altında yaşanıyordu!
Medya bülbülü: Nazlı Ilıcak ve Nagehan
Alçı…
Yalanların en etkili ayağı medyaydı. Taraf adlı operasyon vasıtası
ve cenahındakiler hayallerinden geçene hizmet eden ne varsa onu
yazıyorlar; Samanyolu TV ise daha sorguya bile girmeyen subayların
tutukluluk haberlerini geçiyordu. Akşam TV’lerde bu yalanlar sahici
kılınmaya çalışılıyordu. Sayıları da az değildi. Ahmet Gündeller,
Reşat Petekler, Gültekin Avcılar... İsimleri saymaya devam
etmeyeceğim ama iki kişi vardı ki, onlara temas etmeden
geçemeyeceğim. O tarihlerde CNNTÜRK’te “Dört Bir Taraf” isimli
programın iki nadide konuğu vardı. Polis kılıklı çetenin ellerine
tutuşturduklarıyla öten iki medya bülbülü: Nazlı Ilıcak ve
Nagehan Alçı…
''Çetenin desteği ve himayesi
eksilmiyordu''
Karşılarında bazen Altan Öymen, bazen Kadri Gürsel, bazen Enver
Aysever ellerinden geleni yapsalar da yetersiz kalıyorlardı. Çünkü
onlar yanlış bulduklarını, hukukla bağdaştıramadıklarını
kendilerine özgü bir nezaketle ortaya koysalar da, bülbüller ötmeye
devam ediyorlardı. Çünkü arkalarındaki çetenin desteği ve himayesi
eksilmiyordu. Zira çete, çürütülen her teze karşı yeni bir sahte
delili akıllı telefonlarına yolluyordu. Ateş hiç küllenmesin
istiyorlardı...
''Elbirliğiyle betona gömdüler bu ülkenin
vatanseverlerini''
Doğrusu sıradan vatandaşlara kızmaya hakkımız yoktu. Ama “aydınım”
diyenlere kızıyorduk! Hem de nasıl? Az küfür yemediler… Yazıyı
okuyanlar muhtemelen o küfürlerin kimlere gittiğini bileceklerdir!
Bu koşullarda haysiyet cellatlarından oluşan Silivri yargısı
hükümleri verdi, Yargıtay da onadı. Elbirliğiyle betona gömdüler bu
ülkenin vatanseverlerini…