Polis gizli kameranın peşinde
Abone olYargıda "Rüşvet operasyonu' ile ilgili polisin Avukatlık ofisine koyduğu gizli kamera kayboldu. Polis Avukat'tan yazılı olarak gizli kamerayı istedi.
İstanbul Polisi tarihe geçecek bir olaya imza attı.
Polisin 'Yargıda Rüşvet Operasyonu' soruşturması çerçevesinde
yaptığı çalışma sırasında yerleştirdiği gizli kamera kaybolunca
bakın neler oldu. Hürriyet gazetesinin haberi:
11 kişinin tutuklandığı “Yargıda rüşvet” operasyonunda polisin,
Avukat Necdet Okçu’nun ofisindeki televizyona gizlice kamera
yerleştirdiği ama daha sonra televizyonu ofiste bulamadığı ortaya
çıktı. Televizyon, şu anda Okçu’nun eşi Sema Okçu’nun
ofisinde bulunuyor.
Aralarında İstanbul Ticaret Odası (İTO)
Başkanı Murat Yalçıntaş’ın da bulunduğu 11 kişinin
tutuklandığı “Yargıda rüşvet” operasyonunda ilginç bir olay
yaşanıyor. Polis, soruşturma kapsamında tutuklanan Avukat
Necdet Okçu’nun televizyonuna yerleştirdiği kamerayı,
şimdi eşinden istiyor. Hakkında mahkeme kararıyla teknik
takip başlatılıp uzun süre telefonları dinlenen Okçu’nun bürosuna
gizlice giren polisler, televizyonun yanı sıra bazı gizli yerlere
kamera ve dinleme cihazları yerleştirdi ve Okçu’nun odası, aylarca
dinlendi, görüntüleri kaydedildi.
TELEVİZYON GİTTİ HEDEF ŞAŞTI
Avukat Okçu, operasyondan yaklaşık 6 ay önce kendisine yeni bir
televizyon alınca eski televizyonunu kendisi gibi avukat olan eşi
Sema Okçu’nun bürosuna gönderdi. Savcılık şüphelilerin gözaltına
alınması için düğmeye bastığında olay ortaya çıktı.
Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Musa Esen, polisler
ve Okçu’nun avukatlarıyla birlikte şüpheli Okçu’nun bürosunu
bastı. Savcı Esen, bir odada polislerin duvarlarda bulunan
bazı cihazları söktüğünü gördü. İddiaya göre Esen,
polislere, “Siz kendi başınıza ne yapıyorsunuz, burası avukat
bürosu, buraya ancak benimle girer, benimle belge, doküman
toplarsınız” diye çıkıştı.
TUTANAĞA DEVLET MALİ ŞERHİ
Polis, tutuklanan Necdet Okçu’nun eşinin bürosunda kalan kameranın peşine düştü. Geçen hafta operasyonu yürüten polis amiri, Okçu’nun avukatı ile eşi Sema Okçu’yu telefonla arayıp kameranın kendilerine teslim edilmesini istedi.
Ancak kamera meselesi, büroda yapılan aramaya ilişkin tutulan tutanağa da yansıdı. Arama sırasında arama tutanağına şerh koyan Okçu’nun eşi Sema Okçu ve avukatları, savcının hazırladığı tutanağa şu bölümü eklediler:
“Bürodaki televizyona yerleştirilen cihazın,
şüphelinin eşinin bürosuna gönderildiği, cihazın da bu televizyonun
içinde o büroya gittiği, devlet malı olması hasebi ile iadesini
istemişler ve tutanak düzenlemişlerdir. Bu hususun zapta
geçirilmesini talep ediyoruz. Hukuka uygun olmadığını düşündüğümüz
bu işlem ve işlemi gerçekleştiren görevliler hakkında yasal
müracaat haklarımızı saklı tutuyoruz.”
'YAZIYLA İSTEYİN' DEDİM
Sema Okçu, olayla ilgili şunları söyledi:
“Eşimin bürosundaki televizyona kamera ve bazı yerlere dinleme
cihazı yerleştirilmiş. Eşim yeni televizyon alınca eskisini benim
büroma getirdik. Operasyon yapıldı, eşim tutuklanarak cezaevine
konuldu. Geçen hafta operasyonu yürüten polis amiri telefonla
arayıp büromdaki televizyonun içinde bulunan kameranın iade
edilmesini istedi. Ben de sözlü beyanı kabul etmedim. ‘Yazılı talep
edin, sonra da gelin alın’ dedim. O günden beri ses
çıkmadı.”
SAVCI TEPKİ GÖSTERDİ
Sema Okçu, “Savcı, polislere kameralar yüzünden tepki göstermiş,
doğru mu?” sorusu üzerine de şöyle konuştu: “Tutanak hazırlanırken,
arama yapan polisin haricinde, üç sivil salona daldı. Bazı zula
yerlere konulan cihazlarını sökerken Savcı bey, ‘Siz kimsiniz, ne
yapıyorsunuz kendi başınıza?’ diye tepki gösterdi. Üç şahıs
kimliklerini gösterip polis olduklarını, cihazları topladıklarını,
benim ofisime giden televizyonun içinde de bir kamera olduğunu, onu
da almak istediklerini söylediler. Televizyonumda kamera olduğunu o
sırada öğrendim.”
KAMERAYA EL SÜRMEDİM
Avukat Sema Okçu, “Sizin de görüntüleriniz çekilmiş mi?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Bana bir görüntü iletilmedi. Ancak tavırlarından, ‘Hani seni de izledik bak’ der gibi davranıyorlar. 2008 yılında alınan bir mahkeme kararından bahsediyorlar ancak savcılık dosyada gizlilik kararı olduğu gerekçesiyle bize herhangi bir belge göstermiyor. Olayı öğrendikten sonra kameraya el sürmedim, televizyonu açmadım. Benim saklım gizlim yok. Bürom 24 saat herkese açık.”