Polis, dinleme yapan polisi dinlemiş!
Abone olSahur operasyonunun ardından yasadışı dinleme yapmak suçundan tutuklanan polisin, aynı dönemde dinlemeye alındığı ortaya çıktı.
Emniyetteki "paralel yapı" iddialarına ilişkin
yürütülen "yasa dışı dinleme" ve "casusluk" soruşturmasının
açılmasını sağlayan İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği
Raporu'nda, İstanbul'da, 2008 yılı ve sonrasında
gerçekleştirilen telekomünikasyon yoluyla önleyici istihbarat
faaliyetleriyle ilgili "dinleme" ve "teknik takip" görevi
yapan bazı polislerin de dinlenildiği ortaya
çıktı.
Dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü Teknik Takip Bürosu'nda yaklaşık 5 yıl dinleme yapan ve bu dönemde dinlenildiğini bilmeyen polis memurlarından E.T, raporu dikkate alan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı doğrultusunda, hem şüpheli hem de şikayetçi olarak ifade verdi. Polis memuru, bu nedenle dönemin sorumluları hakkında şikayette bulundu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen İstanbul merkezli 17 Aralık soruşturmasında gündeme gelen "paralel yapının telefon dinlemesi" iddiaları üzerine, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri tarafından İstanbul istihbarat ve terörle mücadele şube müdürlüklerinde inceleme başlatılarak, bu birimlerin arşivlerinde araştırma yapıldı.
İnceleme sonucunda, yasa dışı dinlemeler yapıldığının tespiti üzerine İçişleri Bakanlığı Müfettişliği tarafından 3 bin sayfa civarında bir rapor hazırlanarak, gereği için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'na gönderildi.
Emniyetteki "paralel yapı" iddialarına ilişkin yürütülen
"yasa dışı dinleme" ve "casusluk" soruşturmalarının
başlamasını sağlayan raporda, İstanbul'da 2008 yılı ve
sonrasında gerçekleştirilen telekomünikasyon yoluyla önleyici
istihbarat faaliyetlerinde, iletişimin tespit edilmesi,
dinlenilmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin
değerlendirilmesinde usulsüzlükler tespit edilmesinin yanı sıra,
teknik takiple görevli bazı polislerin de dinlenildiği, baskı
görerek görevden uzaklaştırıldıkları ve uzaklaştırılan polislerin
adına başka birimlerde görev yaparken dahi "örgütlü suç"
soruşturmaları kapsamında dinleme talebi açıldığı ortaya çıktı.
Dinleme yaparken dinlenildiğini öğrenince şikayetçi oldu
Bunun üzerine, İstanbul'da 1992 yılından 19 Ağustos 2009'a kadar dönemin önemli soruşturmalarının gerçekleştirildiği İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görev alan polislerden E.T'nin, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde 21 Mayıs 2014'de "müşteki" olarak ifadesi alındı.
Dönemin özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce, organize suç örgütü soruşturması kapsamında, İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından 24 Temmuz 2008 ve 20 Nisan 2009 ile 27 Ocak 2009 ve 27 Nisan 2009 tarihleri arasında, iki cep telefonu hattının kod isimle usulsüz dinlenildiği belirten E.T ifadesinde, "Bana söylediğiniz dinleme olayını şu anda sizlerden duyuyorum. Daha öncesinde bana bu konu ile ilgili bildirimde bulunulmadı. Herhangi bir konu ile ilgili adli veya idari soruşturma geçirmedim. Dinleme olayının da neden kaynaklandığını bilmiyorum" bilgisini verdi.
Göreve 1992'de İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde başladığını anlatan E.T, 21 Eylül 2009'da istihbarat şubeden Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne tayin olduğunu, son 5 aydır da Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görev yaptığını anlattı.
Dinlemenin gerçekleştiği tarihlerde kullandığı iki telefon hattının IMEI numaralarını bilmediğini ve dinleme olayı sırasında İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde dinlemelerin yapıldığı teknik büro amirliğinde görevli olduğunu aktaran E.T, "Bahsedilen dinlemeyi gerçekleştiren tüm şahıslardan davacı ve şikayetçiyim. Gerekli yasal işlemlerin yapılmasını istiyorum" ifadelerini kullandı.
Görevli değilken adına dinleme yapıldığını da rapordan öğrendi
"Dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü personelinin usulsüz dinleme kararları aldırdığı" tespitinin yer aldığı müfettiş raporuna istinaden emniyette "paralel yapı" iddialarına ilişkin soruşturma başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, E.T'nin ifadesine başvurulması talimatı verdi.
Başsavcılık bu kararı, raporda bulunan deliller, ilgili mahkemelerden temin edilen ıslak imzalı dinleme kararları ile iletişime müdahale talep formlarının İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden alınan ıslak imzalı asılları ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ile yapılan yazışma sonucunda dijital ortamda gelen kullanıcı bilgilerini inceleyerek aldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce yürütülen "organize suç örgütü" kapsamında telefonları dinlenildiği için "müşteki" sıfatıyla ifade veren polis E.T'nin, 1 Ağustos'ta da avukatı Hüdaverdi Yıldırım ile İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde "şüpheli" sıfatıyla ifadesi alındı.
Dinlenilen polisin dinlediği polis de şikayetçi
E.T'ye hakkında "DHKP-C terör örgütü suç faaliyeti ile önleyici istihbarat faaliyetleri kapsamında, şikayetçi olan A.A adlı bir polis memurunun telefon hattını, teknik takibe gerekçe teşkil edecek herhangi bir bilgi ve belge olmadan, usulsüz olarak 6 Ağustos 2009'da ilk olmak üzere, 6 Kasım 2009 ve 28 Nisan 2010 tarihli uzatma talep yazılarına göre dinlemeyi gerçekleştirenlerden biri olduğu ve dinlemede görev aldığı" suçlaması hatırlatıldı.
Polis memuru E.T, 2013 yılı Aralık ayında İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne tayininin çıktığını, bundan yaklaşık 4 ay sonra da İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne atandığını ve halen burada görev yaptığını hatırlatarak, şu bilgileri verdi:
"Dinlemede adı geçen A.A. isimli şahsı tanımıyorum ve hatırlamıyorum. 19 Ağustos 2009'da İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden ilişiğim kesildi ve tayinim Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne yapıldı. İlişiğim kesilmeden önce 6 Ağustos 2009'da atama kararım çıkmıştı. Atama kararımın yapıldığı 6 Ağustos 2009'dan itibaren de hatırladığım kadarıyla hiç bir dinlemeye katılmadım. Zaten bu şahsın dinlenilmesine 8 Ağustos 2009 itibariyle başlanmış. Bahsettiğiniz 6 Kasım 2009 tarihli birinci uzatma ve 28 Nisan 2010 tarihli üçüncü uzatmada, dinlemede görev aldığımı belirttiğiniz tarihlerde İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde çalışmıyordum ve hiç bir şekilde bu dinlemeye katılmam söz konusu olmamıştır.
Benim aidiyet numaramı neden iletişime müdahale talep formlarında kullandıkları hakkında herhangi bir bilgim yoktur. Normalde benim şubeden ilişiğim kesildiğinde aidiyet numaramın ve şifrelerimin iptal edilmesi gerekmektedir."
"İstihbarat şubeden gönderme baskısı"
Şüpheli olarak ifadesi alınan polis memuru E.T, ataması yapılmadan önce dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü ve şube müdür yardımcıları tarafından kendisine açıkça "İstanbul'da istihbarat şube müdürlüğünde çalışamayacağı, başka bir ilde çalışabileceği, İstanbul'da kalmak isterse de istediği başka bir birime gönderileceği" şeklinde beyanlarda bulunulduğunu belirtti.
Polis memuru, "İstanbul'da kalmak istediğimi söyleyince bana, 'Ailevi nedenlerden dolayı istihbarat şubede çalışmak istemiyorum' şeklinde dilekçe vermemi söylediler. Bu şekilde 2007 yılından 2009 yılına kadar en az 200 kişinin istihbarat şubede ilişiği kesildiği için ben de bu dilekçeyi verdim. Hakkımda isnat edilen suçlamaları kabul etmiyorum" ifadelerini kullandı.
E.T'nin avukatı Hüdaverdi Yıldırım da müvekkilinin İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden ataması yapılıp ilişiği kesildikten sonra iptal edilmesi gereken aidiyet numarası ve şifresi ile usule ve yasaya aykırı olarak dinleme yapıldığının açık olduğunu savunarak, "Bunun dışında, müvekkil 24 Temmuz 2008 ve 20 Nisan 2009 ile 27 Ocak 2009 ve 27 Nisan 2009 tarihleri arasında usule ve yasaya aykırı olarak dinlenilmiştir" bilgisini iletti.
"Rızası dışında dilekçe imzalatanlara dava açılsın"
Bu yasa dışı dinlemeyle ilgili müvekkili E.T'nin, 21 Mayıs'ta emniyet müdürlüğüne gelerek, "müşteki" sıfatıyla ifade verdiğini anlatan Yıldırım, "Müvekkilim, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden Beşiktaş Güvenlik Büro Amirliği'ne gönderilirken, kendisine rızası dışında 'ailevi nedenlerden dolayı ayrılmak istiyorum' şeklinde dilekçe imzalatılması da kanunen suçtur" ifadesini verdi.
Avukat Yıldırım, müvekkili E.T'nin aidiyet numarası ve şifresi ile usule ve yasaya aykırı dinleme yapan, onu belirtilen tarihlerde usule, yasaya aykırı olarak dinleyen ve kanuna aykırı olarak dilekçe imzalatan şüpheliler, azmettirenler ve suça karışanlar hakkında kamu davası açılmasını talep etti.