Polatın dönüm noktası
Abone olKurtlar Vadisi'nin Polat Alemdar'ı Necati Şaşmaz'ın kaderi 11 Eylül saldırıları ile değişmiş.
Kurtlar Vadisi Irak" filmiyle sanal âlemde ABD'nin en büyük
belalısı ilan edilen Polat Alemdar, varlığını ABD'ye giden uçağını
geri döndüren 11 Eylül saldırılarına borçlu
Uçak Atlantik'in üzerinde Amerika kıtasına doğru seyrediyordu.
Necati Şaşmaz, üç-dört saat sonra New York'a inecek ve yeni dünyada
onu bekleyen otelcilik kariyerine başlayacaktı.
Hayattaki en büyük hedefi otel yöneticisi olmaktı. Türkiye'de
üniversite sınavını kazanamayınca Kanada'ya gidip otelcilik eğitimi
almış, ardından ABD'ye geçerek Philadelphia'da bir otelde staj
yapmıştı.
Rüyalar ülkesine varmasına çok az kalmıştı. Gelgelelim, pilot
kabininden yapılan anons hiç hesapta yoktu.
Uçak Atlantik'in üzerinde yol alırken New York'ta ikiz kuleleri
yere indiren intihar saldırıları gerçekleşti. Dünyayı sarsan 11
Eylül saldırıları, Necati Şaşmaz'ın gelecek planlarını da altüst
edecekti. New York'taki kontrol kulesi Amerika'ya gelmekte
olan bütün uçaklara geri dönmeleri mesajını verince, Şaşmaz'ın
kader çizgisi Batı'dan Doğu'ya doğru yön değiştirdi. Bir gün önce
yola çıkmış olsaydı, muhtemelen hayatının akışı bambaşka bir
doğrultuya kayacaktı. Adının iki üç yıl sonra Polat Alemdar'a
dönüşeceğini nereden bilebilirdi?
Kanada'da okudu
Necati Şaşmaz'ın 11 Eylül'de yön değiştiren hayat öyküsü 1971
yılında Elazığ'da başladı. Ailesi Kadiri tarikatının Elazığ'daki
önde gelen temsilcileriydi. Dedesi Kadiri şeyhi Caferi Tayyar
Şaşmaz kendi dergâhını kurmuştu. İlahiyat mezunu olan babası
Abdülkadir Şaşmaz, dedenin ölümünden sonra dergâhın başına
geçmişti. Abdülkadir Şaşmaz, 1991'de ANAP hükümetinin Kültür Bakanı
Namık Kemal Zeybek'e danışmanlık da yapmıştı.
Şaşmaz, liseyi Elazığ'da bitirdi. Üniversite giriş sınavlarını
kazanamayınca ailesi onu otelcilik öğrenimi görmesi için Kanada'ya
gönderdi. Stajını Philadelphia'daki bir otelde yaptı. Çalıştığı
otelde kendisine ön büro müdürlüğüne kadar yükselebileceği mesajı
verilmişti. Geleceğe dönük bütün planlarını ABD'de yaşama hedefi
üzerine inşa etmişti. Green Card'ını almış olması önündeki bütün
engelleri ortadan kaldırdı.
Türkiye'ye gelip askerliğini Kütahya'da bir ay bedelli olarak
yaptı. Ardından eşyalarını toplayıp kesin göç aşamasına geldi. Bu
noktada ailesiyle anlaşmazlık içinde buldu kendini. Aile,
Amerika'ya yerleşmesine karşıydı, ancak kararına saygı
gösterdiler.
ABD'ye dönüş biletini aldığı an, kaderinin de değişeceği andı.
Kendi anlatımına göre, turizm acentesinde "Bileti cumaya mı
istersiniz, salıya mı?" diye sordular. "Salı" dedi Necati Şaşmaz,
yani 11 Eylül 2001 Salı...
Ancak 11 Eylül Salı günü yarı yoldan Ankara'ya dönmesiyle yaşamı
büyük bir belirsizlik içine girdi. Ukrayna'ya gitti ve bir süre
burada yaşadı. Şaşmaz'ın Ukrayna'da ne iş yaptığı konusunda fazla
bir bilgi yok. Kiev'de 'tatlı bir hayat' sürdüğü rivayet
ediliyor.
Ukrayna'da sıkılıp Türkiye'ye dönünce ailesi ona Ankara'da bir
sigorta şirketi kurdu. Gelgelelim, ona başka bir iş için göz koymuş
biri vardı: Osman Sınav. Necati Şaşmaz'ın küçük kardeşi Raci
Şaşmaz, Sınav ile iş ortağıydı. İleride Pana Film'i kuracak olan
Sınav-Şaşmaz ikilisi, daha önce "Deliyürek Bumerang Cehennemi"nin
senaryosunu yazmıştı, şimdi de "Kurtlar Vadisi" üzerinde
çalışmaktaydılar. Başrolü Necati Şaşmaz'a önerdiler. ABD şansı
elinden kayıp giden genç adam ayağına gelen bu ikinci 'fırsatı'
kaçırmadı. Üstelik söylentiye göre "Baba" filmini 350 kere
izlemişti, bu dizi onun için biçilmiş kaftandı.
Özelliksiz kahraman
Böylece Türkiye'nin nur topu gibi bir 'Polat'ı olur. Abdullah
Çatlı'dan bozma bir tiptir Polat. Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver'in
tanımıyla "en önemli özelliği, özelliği olmamasıdır". Deliyürek
gibi yakışıklı değildir, genç kızların yüreğini hoplatmaz,
fethettiği kitle doğrudan özelliksiz, kavruk erkek çocuklardır.
En 'etkileyici' yönü sesidir, onu da Necati Şaşmaz'dan değil, Umut
Tabak'tan alır. Gene Tanrıöver, "Ayağımızdan vurmasınlar ama
cinsiyetsiz" der Polat için. Hiçbir kadınla gerçek bir ilişki
yaşamaz. Sharon Stone'u bile o öpmez, sürekli altı çizildiği gibi
'Sharon Stone onu öper'. Üstelik bu neredeyse tüm dünya
erkeklerinin rüyasını süsleyebilecek sahneyi "Heyecan duymadım"
diye anlatacaktır sonradan. O sahnenin iyi oynanması için öyle
konsantre olmuştur ki, 'erkeksi noktayı kaçırmıştır' bir
söyleşisinde anlattığına göre. Ayrıca öyle aşırı heyecanlar, hele
hele bir kadın, hem de bir Amerikalı kadın karşısında duyulanlar
Polat'ı da, Necati'yi de 'bozar' tahminen.
Necati mi, Polat mı?
Zaten artık Necati'yle Polat iyiden iyiye birbirinin içine
geçmiştir. Onu özel hayatında da herkes "Polat" diye çağırır.
Kendisi de Polat diye birinin yaşadığına iyiden iyiye inanmış
gibidir. "İki karakter arasında mutlaka etkileşim oluyor. Mesela
Polat hızlı araba kullanma konusunda benden çok şey öğrendi, ben de
Polat'tan romantizmi ve aşkı öğrendim" der.
Ama belli ki fazla öğrenememiştir, genç yaşında aşktan meşkten
elini eteğini çekmiş gibi davranır. O da Polat gibi 'görev
adamı'dır ve bu işlere ayıracak fazla vakti yoktur. "İşim çok
kıskanç olduğu için bir başkası yok" der. Pek az 'boş' zamanı
vardır, onlarda da ata biner, ney üfler ve poligonda atış
yapar.
Bir de bütün ağır hallerine rağmen eğlenceyi sever. Reha Muhtar,
onu Reina'da 'çufçuf' dansı yaparken görüp sevinir. Ancak biraz
sonra masada yeniden 'ağır abi'ye dönüşmesine üzülür.
Muhtar'ın şaşırması yersizdir. Çünkü Polat ile Necati Şaşmaz
karakterleri artık sıkça yer değiştirmektedir. Bu Necati Şaşmaz'ın
da kontrolü dışındadır.
Necati Şaşmaz olarak kalsaydı, muhtemelen şimdi Philadelphia'da
orta boy bir otelin ön büro müdürü olarak müşterilere hizmet
veriyor olacak ve cüzdanındaki Green Card'ın sıcaklığını hep
hissedecekti.
Ama o artık Polat'tır. Sanal âlemde ABD'nin en büyük belalısı
olarak Üçüncü Dünya'da yükselen Amerikan aleyhtarlığının anıtlaşan
sembolü...
Haber: Asu Maro
Kaynak: