İstanbul'da bilişim hizmetleri sektöründe bir süre çalıştıktan sonra kendi firmasını kuran Ruhi Karagöz (40), şehir hayatının stresinden uzaklaşmak için memleketi Burdur'a döndü. İstanbul’daki şirketinin faaliyetlerine şehir hayatının yorucu ve stresli yaşamından uzaklaşmak ve doğa ile iç içe olmak için ara veren Karagöz, Burdur'un Bağlar Mahallesi'ndeki ata toprağındaki bağ evinde yaşamaya karar verdi.Toprağa enerjisini vermenin mutluluğunu yaşayan Karagöz, dedesinden kalan üç dönümlük arazide vaktini 2 keçisi, bir köpeği ve sebze tarlasıyla ilgilenerek geçiriyor. Bağ evinde huzurlu, stresten ve kalabalıktan uzak bir yaşam süren Karagöz, elektriğini güneş panelinden, suyunu ise çiftliğine kurduğu yağmur toplama sisteminden ve taşıma sudan sağlıyor.Yaklaşık 2 yıl önce Burdur’a yerleşen Karagöz ilerleyen süreçte teknolojiyle tarım ve hayvancılığı birleştirerek akıllı bir çiftlik kurmayı hedefliyor.Plaza hayatından ve büyük şehrin stresinden uzaklaşmak için Burdur’a dönmeye karar verdiğini ifade eden Ruhi Karagöz, elektriğini toprağa vermenin ve stresten uzaklaşmanın kendisine daha iyi geldiğini dile getirdi."Beyaz yaka hayatından kurtulmak için..."Ruhi Karagöz, “1981 yılında Burdur’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Burdur’da tamamladıktan sonra askerlik görevimi yaptım. Daha sonra İstanbul’da kurumsal firmalarda yönetici pozisyonunda iş hayatına atıldım. Yaklaşık 7 sene önce kendi bilişi firmamı kurdum. İstanbul’da kurdum firmamı. İşlerin yoğunluğundan, büyükşehrin stresinden, plaza hayatından, beyaz yaka hayatından kurtulmak için 2 sene önce memleketim Burdur’a dönmeye karar verdim." dedi."İstanbul’un güzel bir yerinde ofisim, evim, lüks arabalarım vardı fakat..." Karagöz, "Burdur’da da atadan kalma bu topraklarda çiftçilik yapmaya karar verdim. İstanbul’da kalabalık, stres, büyükşehrin malum sorunları hat safhada. Ben bu stres ortamından kendimi uzaklaştırmak için ve doğayı sevdiğim için doğa ile iç içe olmak istedim. Bunun yanına tarım ve hayvancılık da çocukluktan beri ilgi duyduğum bir alandı. Şimdi bu yaşıma kadar edindiğim tecrübelerle teknolojik tecrübelerle bunu küçük şehrin tarım ve hayvancılığıyla buluşturmak istiyorum. İstanbul’un güzel bir yerinde ofisim, evim, lüks arabalarım vardı. Fakat bunlar insanı bir yere kadar tatmin ediyordu. Küçük bir şehirde elektriğini toprağa vermek ve stresten uzaklaşmak bana daha iyi geliyor” sözlerini söyledi.1 buçuk sene önce başladığı yağmur hasadı ile sebzelerini sulayan Karagöz, herkesin üretimi akıllıca yapması gerektiğine değindi. Karagöz, “Burası göller bölgesi. Göller bölgesinde pek çok gölümüz vardı ben çocukken. Fakat bu göller zamanla yer altı su kaynaklarının azalmasıyla çekilmeye kurumaya başladı. Özellikle Burdur Gölü’nde de bunu görüyoruz. Fakat doğa ile mücadeleyi bir yere kadar yapabiliyoruz. Doğa bize yer altı su kaynaklarını kullanma göl kurur diyor. Ben de 1 - 1 buçuk sene bunu düşündüm ve faaliyete geçirdim. Burada yağmur sularını çatıda toplayıp yeraltında depoluyorum. Ve bu depoladığım sularla, yedek sularla biriktirip yazın bu suları sebzelerimle ve hayvanlarımla buluşturuyorum. Burada elektriğim de yok. Elektriği güneş enerji panelleriyle solar enerji ile akülere depolayarak sağlıyorum. Buzdolabım, akşam aydınlatmam falan bunlarla sağlıyorum. Bu sayede teknolojiyi buraya yavaş yavaş kaydırıp burada faaliyetlerimi ilerletmek istiyorum. Çünkü akıllı üretmezsek tükeniriz. Türk milleti olarak üretimi akıllıca yapmamız gerekiyor” sözlerini söyledi.