PKK'yı bir yılda bitirecek altın formül!..

Tunceli halkı Kemal Kılıçdaroğlu, Kamer Genç ve Sinan Aygün gibi isimleri Meclis'e göndererek Dersim'in bombalanmasının intikamını Türkiye'nin tamamından alıyor galiba...

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Hep söylerim, "Bu Tunceli halkı Dersim'in bombalanmasının intikamını Türkiye'den çok farklı bir şekilde alıyor" diye..

Üç kelimeyi bir araya getiremeyen, küfür ve hakaretten arta kalan zamanlarda gaf üstüne gaf yapan Kemal Kılıçdaroğlu, Kamer Genç ve Hüseyin Aygün gibi isimleri yetiştirip CHP çatısı altında Meclis'e göndermenin başka açıklaması olamaz!

Kamer Genç son seçimlerde "AK Parti yüzde 50 alırsa kendimi yakarım" dedikten beri "C.C" olarak görüyorum. "C.C", yani "Canlı Cenaze" olarak gördüğüm biri hakkında yazmayı anlamsız buluyorum.

"Polisleri sevmiyorum" diyen Hüseyin Aygün'ü ise "Hangi haşere ilaç sevmiş ki sen sevesin" diyerek çırpındığı bataklıkta bırakmıştım.

Geriye kaldı Kemal Kılıçdaroğlu...

Kemal Kılıçdaroğlu'nu istesem de istemesem de yazmak zorundayım. Netice itibariyle Türkiye'de Ana Muhalefet partisinin genel başkanı ve Atatürk'ü temsilen o koltukta oturuyor.

İnanın Kemal Kılıçdaroğlu'nu yazmak bana dayak yemek kadar zevkli geliyor. Hatta bu haftaki CHP Grup Toplantısı'nda dinlerken "Dayak yemek daha zevkli galiba" dedim...

Niyesini anlatayım...

Konuşmasına başlarken geçtiğimiz hafta aleyhinde yazan bazı medya kuruluşlarını eleştiriyordu. Ağzından aynen şu cümleler döküldü:

"Geçen hafta burada üniversite mezunu bir gencimizin mektubunu okumuştum. Havuz medyası "Vay Kemal Kılıçdaroğlu'nu kandırdılar" diye haber yyaptı böyle bir kişi sanki yokmuş gibi. Kardeşim biz önce milletin adına soyadına bakarız, sorup soruştururuz, böyle bir şey var mıdır yok mudur diye araştırırız ve ondan sonra konuşuruz. Doğru neyse biz onu söyleriz..."

Bunu kim söylerse söylesin ayakta alkışlamak lazım...

Ama gelin görün ki Kılıçdaroğlu bu sözlerinden sadece ama sadece iki dakika sonra kendi kendini yalanlıyor.

Nasıl mı?

Erdoğan Somali'de bir çocuğa boyama kitabı hediye ediyor. Asparagas ve komik haberleriyle bilinen Zaytung isimli internet sitesi, fotoğrafı montajlayarak kitabın üzerine Ali baba ve Kırk Haramiler yazıp sosyal medyada yayınlıyor.

Kılıçdaroğlu da bu montaja inanıp Meclis kürsüsünden, "Somali'ye gittiler çocuklara kitap hediye ediyorlar. Ali Baba ve 40 haramiler. Ya Türkiye'de yeterince harami var" diyerek Erdoğan'a saydırıyor.Fotoğrafı gerçek sanması ve eleştirmesi sonrası Zaytung'dan Kılıçdaroğlu'na "Keşke haber kaynağına baksaydınız :)" şeklinde alaycı bir cevap geliyor.

Yazık....

Başbakan olmaya aday olan ana muhalefet partisinin lideri, Erdoğan'ın 5 yaşındaki Somalili çocuğa hem de Türkçe yazılmış hikaye kitabı hediye ettiğine inanıyor ve bunu Meclis'te gerçekmiş gibi anlatıyor.

Hatırlarsanız daha önce de bir vatandaşın 6 aylık birikmiş su faturalarını eline alıp, "Vatandaş her ay bu kadar su parası ödüyor" demişti.

Türkiye'nin, "AK Parti yolsuzluk ve hırsızlık yapıyor" söylemlerine inanmamasının nedeni işte tam da bu! Canlı yayında milletin gözünün içine baka baka yalan söylerseniz, sizin gerçeklerinize ve doğrularınıza inanç kalmaz tabi ki...

Konuşmasını baştan sona dinledim ve birşeyi farkettim...

Ya twitter fenomeni Fuat Avni'nin ortaya attığı iddialar, ya da sosyal medya ergenlerinin kopyala yapıştır sistemiyle ürettiği komik aforizmalar... Eline, "MİT'çiler tutuklanmış" diye bir kağıt tutuşturuluyor, o, "Tansu Çiller'i de tutuklamışlar" diye okuyor.

Vallahi de billahi de acıyorum artık.

CHP'nin lideri Facebook ve twiter'da ergenlerin yazdığı gülünç cümleler üzerinden dedikodu yapıyor ve CHP grubundakiler de kendisini avuçları kızarıncaya kadar alkışlıyor. Sanki CHP grup toplantısı değil de Show TV'de yayınlanan güldür güldür programı...

Tam da "Çok şükür, 5 yılın sonunda oy kullanmayı öğrendi" diye sevinirken hevesimizi bir kez daha kursağımızda bıraktı. Bulduğu her şeyin üzerine atlayarak "Kemalizm" dönemini kapatıp, "Sazanizm" dönemini başlattı.

İş öyle bir hale geldi ki adam yaptığı gaflardan telif hakkı alsa, ülkenin iç ve dış borcu biter. Tüm gafları bir araya toparlasan Ankara'dan Mogadisu'ya yol olur! Allah'tan gaflarla iktidara gelinmiyor. Yoksa hiç bir güç onu iktidar koltuğundan indiremezdi!

Gelmiş bir de 4 yıllığına ülkeyi yönetmeyi istiyor!

"Yurttaşlarımızdan 4 yıl yetki istiyorum. Haramilerden Türkiye'yi kurtaracağım. Göreceksiniz yolsuzluklardan nasıl hesap soruluyor, herkesin nasıl işi oluyor. Namuslu 4 yıllık yönetim için yetki istiyorum. Tekrar ediyorum. 4 yıllık yetki istiyorum. 4 yıl içinde ilk yapacağım şey siyasette ahlak olacak. Ahlak istiyorsan destek ver!" diyor...

"Haramilerden Türkiye'yi kurtaracağım" diyor ama kendi partisinin hırsız dediği adamı İstanbul'a aday gösteriyor. "AK Parti gibi çalmayacağım, çırpmayacağım" diyor ama başında bulunduğu partinin yolsuzluk yaptığı bizzat Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla belgeleniyor. Yöneticilerin, giydikleri donların parasını bile partiye ödettiği ortaya çıkıyor.

Namuslu dediği parti, genel başkanının seks kasetiyle dizayn ediliyor!

"Ahlak istiyorsan CHP'ye oy ver" diyor ama ülkenin cumhurbaşkanına küfreden ahlaksız bir çocuğu makamında hürmetle karşılayıp ağırlıyor. Başbakanın annesine ve karısına koro halinde küfreden edepsizlerin alınlarına lanetli busecikler konduruyor. Ülkenin cumhurbaşkanı ve başbakanına ağzına gelen hakaretleri sıralıyor ama "ahlak" için oy istiyor.

Savunduğu teze göre Türkiye'de hırsızlık var, yolsuzluk var, dikkatörlük var, adaletsizlik var, hukuksuzluk var, özgürlüklere müdahale var, medyaya baskı, tecavüz var, kadına şiddet var, zulüm var.

Var oğlu var!

Bir iktidarı koltuktan inderecek ne varsa bu ülkede var. Ancak seçmenin yarısından fazlası tüm bunlara rağmen halen kendisini tercih etmiyor. Ülkenin yarısı, "Sana değil ülke, bitimi bile teslim etmem" diyor.

Buradan çıkarmamız gereken muhteşem bir ders var!

Hükümete önerim, Kılıçdaroğlu'nu ne yapıp edip HDP'nin başına getirmeleri... 91 yıllık CHP'yi 5 yılda bitiren adam, 1 yılda hem HDP'nin, hem de PKK'nın kökünü kurutur!

Çözüm süreci ancak böyle başarıya ulaşır!