PKK'ya: Bu blöfü yutmayız!
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, PKK terör örgütü üyelerinin geri çekilmesinin durduğuna ilişkin yapılan açıklamalarla ilgili olarak BDP’yi eleştirerek "Biz silahlı mücadeleye devam ederiz derseniz bunu kabul etmemiz, bu blöfü yutmamız m
İNTERNET HABER - Siyaset konuşacağız diye
silah doğrultursanız silahı bir tehdit aracı olarak kullanırsanız
hiç bir adımı sizinle atmamız mümkün olmaz" dedi.
Memleketi Karabük'te Ovacıkspor'un sezon açılışına katılan Ak Parti
Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, sporcularla birlikte
pasta kesti. Şahin, Ovacık Sporcu Eğitim Kamp Merkezi'nde
öğrencilerle birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi. Ziyaret sonrası
gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Şahin, yeni
anayasa çalışmaları konusunda CHP'li üyelerin komisyonun verimli
çalışmasını engellediğini iddia ederek, "Komisyonun bugünde
toplantısı vardı. Partimiz adına Genel Başkan Yardımcımız Mustafa
Şentop katıldı.
Kendisinden almış olduğum habere göre özellikle CHP’ye mensup
üyeler arasında yaşanan sıkıntılar maalesef bugünde devam etmiş.
Bunun üzerine sayın Şentop ve bazı diğer üye arkadaşlar üstünde
mutabakat sağlanan maddelerin tekrar görüşülmesi talebiyle
komisyonun önünü tıkayan bu tavırların bir şekilde son bulması için
meclis başkanının başkanlığında komisyonun toplanması düşüncesi ve
önerisi ortaya atılınca bu şekilde bir kararla toplantı nihayete
ermiş. Cemil bey ile temasa geçilmiş ve Cemil bey yarın öğleden
sonra saat 14.00'da komisyonu toplantıya davet etti. Aşağı yukarı
bir aya yakın bir süredir 60’a ulaşmış olan komisyonda uzlaşılan
madde sayısı 59’a indi ve bir türlü 60, 61, 62 olamadı. Bunun
sebebi olarak özellikle CHP’ye mensup üyeler arasındaki görüş
ayrılıkları maalesef komisyonun verimli çalışmasını
engellemektedir. Buna yarın bir çözüm bulabileceğimizi düşünüyorum.
Çünkü kamuoyunun beklentilerine cevap veremeyen bir komisyonun
akıbetinin komisyonda bulunan arkadaşlarca ve tabiki bu komisyonun
oluşumuna öncülük eden meclis başkanımızca ciddi şekilde
değerlendirilmeye ihtiyacı var" dedi.
HİÇ BİR POLİS HİÇ KİMSENİN KASTEN ÖLÜMÜNE SEBEP
OLMAZ
Hatay'da yaşanan olaylarda sokak gösterilerinde yaşamını yitiren 23
yaşındaki Ahmet Atakan'ın ölümüne ilişkin soruşturmanın devam
ettiğini ifade eden Şahin, şunları söyledi: "Hiçbir polis, emniyet
teşkilatı mensuplarımız hiç kimsenin kasten ölümüne sebep olmazlar.
Eylemler oluyor. Bu eylemler toplantı ve gösteri yürüyüşleri
yasasının ilgili maddelerine aykırıysa önce uyarıda bulunuyorlar.
Dağılmadığı takdirde yine yasa ve yönetmelikler çerçevesinde
kanunsuz eylemin dağıtılması konusunda emniyet güçlerimiz
görevlerini yapıyorlar. Bu gezi olayları dediğimiz olaylar
esnasında da maalesef bazı kişiler hayatlarını kaybetmişlerdi. En
son Hatay’da Ahmet isimli gencimiz hayatını kaybetti. Bununla
ilgili soruşturmalar devam ediyor. Savcılık el koymuştur. Hayatını
düşme sonucu kaybettiği anlaşılıyor. Ama hangi şekilde hayatını
kaybederse kaybetsin bunu devlete ve güvenlik güçlerine karşı bir
eylem nedeni saymak ve bu nedenle bir kaosa sebebiyet vermek hiçbir
zaman tasvip edilecek bir davranış değildir. Bir takım illegal
örgütler maalesef bu tür durumları kaşıyarak bir karmaşa ve kargaşa
çıkartmak istiyorlar. Buna devletimiz, hükümetimiz ve güvenlik
güçleri izin vermez. Bu kötü niyetli kişilerde eğer bu niyetlerini
devam ettirirlerse tabiki devlet ve güvenlik güçleri yasalar
çerçevesinde bunlara mani olurlar. Ülkemizde hiç kimsenin hayatını
kaybetmesini hiçbir şekilde doğru bulmayız. Bundan büyük üzüntü
duyarız. Ahmet isimli gencimizin hayatını kaybetmiş olması
dolayısıyla da kendisine Allah'tan rahmet ve yakınlarına baş
sağlığı diliyoruz. Ama bunu kaşıyarak farklı eylemlere gerekçe
yapmak hiçbir zaman doğru davranış değildir. Herkesi duyarlı olmaya
davet ediyorum."
ÖNERİ SURİYE’YE MÜDAHALEYİ FARKLI BİR KULVARA
SOKTU
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin "Suriye'ye olası askeri
müdahalenin Beşar Esad'ın elindeki tüm kimyasal silahları
gecikmeden uluslararası topluma teslim etmesiyle önlenebileceği"
şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine ise Şahin, şöyle
konuştu: "Sanıyorum ABD Dışişleri Bakanı'nın böyle bir çağrısı hem
Rusya’nın hemde Şam yönetiminin işine geldi. 'Evet biz kimyasal
silahları uluslararası bir kuruluşa devredebiliriz' dediler. Bu
aslında bizde kimyasal silah var itirafından başka da bir şey
değildir. Biz kimyasal silaha sahibiz geçmişte Hafız Esad döneminde
kullanılmıştı şimdide kullanıldı itirafı olarak değerlendiriyorum
bunu. Önemli olan bu kimyasal silahları teslim etmek değildir.
Çünkü Suriye’de ölümler sadece kimyasal silahlarla olmuyor. Bunun
dışında başka silahlarla da her gün ölümler oluyor. 100 bini aşan
ölümlerin sebebi sadece kimyasal silahlar değildir. Önemli olan
uluslararası kamuoyunun, Birleşmiş Milletlerin ve güvenlik konseyi
üyelerinin Suriye’de akmakta olan kanın durdurulması konusunda
üzerlerine düşeni yapmalarıdır. Kimyasal silahla ölümleri
durdurduk, bunun dışındaki ölümler bizi ilgilendirmez denilebilir
mi? O bakımdan konuya oradaki akan kanın durdurulması ve iç savaşın
sona erdirilmesi konusunda yapılması gereken ne varsa onu
yapabilmektir. ABD’de kendi meclisinden, parlamentosundan bir karar
çıkmasını bekliyor. Ancak Dışişleri Bakanı'nın son önerisi Suriye
ile ilgili bu müdahaleyi farklı bir kulvara soktu."
BU BLÖFÜ YUTMAYIZ
PKK'lı teröristlerin geri çekilmelerinin durmasına ilişkin bir soru
üzerine ise Şahin, yapılan açıklamaları yerel seçimlere yönelik
açıklamalar olarak nitelendirerek, "Bu süreç 21 Mart'ta artık
silahlar susacak siyaset konuşacak diye başlamış olan bir süreçtir.
Silahların susması demek silahların bırakılması anlamına da gelir.
Elinde silah olan kim olursa olsun bu ülkede kanunları ihlal ediyor
demektir. Dolayısıyla onlarla biz ne geçmişte ne bugün ne de
gelecekte herhangi bir pazarlık içerisinde olmayız. Demokratik
adımların atılması derken biz zaten Ak Parti iktidarı olarak bu
adımları ata ata geliyoruz. 10 yıl önce Türkiye’de konuşulmayan,
düşünülmeyen hususlar şimdi uygulamaya yansımıştır. Bunları falan
grup, falan örgüt istediği için değil Türkiye’nin bunlara ihtiyacı
olduğu için Türkiye bunları gerçekleştirdi ve hükümetimiz bu
adımları attı. Bundan sonra da yine milletimiz için, Türkiye için
atılması gereken adımlar varsa onları atarız. O nedenle biz terör
örgütüyle hiçbir zaman pazarlık içersinde olmadık ve olmayız. Eğer
bir takım beklentileri varsa, yapmayı düşündükleri bir takım yasal
düzenlemeler varsa, mademki siz silahlar susacak, siyaset konuşacak
dediniz bunun yolu siyasi yolla bunları gündeme getirmektir.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu zaten bunun için vardır. BDP o masada iki
yıla yakın bir süredir birlikte çalıştığımız bir siyasi partidir.
Orada önerilerini gündeme getiriyorlar. Üstünde mutabakat
sağlanırsa parlamentoya gelir parlamento kabul ederse o dedikleri
gerçekleşir. İllaki gerçekleştirilecek aksi halde biz silahlı
mücadeleye devam ederiz derseniz bunu kabul etmemiz, bu blöfü
yutmamız mümkün değildir. Siyaset konuşacaksanız siyasetin zemini
farklıdır. Siyaset konuşacağız diye silah doğrultursanız, silahı
bir tehdit aracı olarak kullanırsanız hiçbir adımı sizinle atmamız
mümkün olmaz" dedi.
İmralı'da bulunan terör örgütü liderinin Kandil'le doğrudan iletişim içinde olmasının mümkün olmadığını belirten Mehmet Ali Şahin, açıklamalarına şöyle devam etti: "Bizim infaz yasalarımızda herhangi bir hükümlünün telefonla iletişim kurması mümkün değil. Böyle bir şeye de gerek yok. Zaten İmralı'daki şahsın yakınları kendisi ile görüşüyorlar. BDP milletvekilleri de Adalet Bakanlığı izni ile gidip görüşme imkanına sahip oluyorlar. Bir mesajı varsa zaten onlar kanalıyla vermiştir. Nitekim 21 Mart'ta Diyarbakır'da okunan mektupta bir noktada, o aracılar kanalı ile oraya getirilip okunmuştur. Dolayısıyla telefondur, şudur budur, biz de gidip görüşeceğiz filan onların hiçbir uygulama kabiliyeti yoktur."