PKK'nın yeni hedefi KKTC
Abone olPKK yeni stratejisini belirledi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tehdit altında. Terör örgütü, adadaki Türkler'i göçe zorlamak için militanlarını hazırladı ve düğmeye bastı.
Terör örgütü PKK, Kuzey Kıbrıs’ı karıştırmak için iş başında.
Silahlı militanlarını adaya gönderen terör örgütünün ilk hedefi
genç subay ve astsubaylar. Dış destekli hareket eden örgüt, ayrıca,
sol terör gruplarını da yanına alarak adadaki halkı göçe zorlamayı
planlıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Annan Planı’na
geçen yıl nisan ayında yapılan referandumda “evet” diyerek adada
barış ve çözümden yana olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Türkiye’nin
Avrupa Birliği’ne girme sürecine de yardımcı olacak bu “evet” bazı
güçlerin hoşuna gitmemişe benziyor. Adadaki tarafların her an
oyunbozanlık yapacağı hassas oyunda şimdi de “terör” kartı açılmak
isteniyor. Bu kartın başaktörü ise PKK (KONGRA-GEL) terör örgütü...
Kuzey Kıbrıs’ta eylem yapacak teröristlerin ilk hedefi genç subay
ve astsubaylar. Barışı ve huzuru bozacak silahlı veya silahsız
eylemlerde bulunmak, PKK’nın yapmayı düşündüğü faaliyetler arasında
yer alıyor. Adadaki Kürt kökenli vatandaşlara yönelik propaganda
faaliyetlerine hız veren teröristler, önceden tespit edilen evlere,
“Hep beraber. Her şey PKK ve özgürlük için...” sloganlarının yazılı
olduğu broşürlerden bırakıyor. Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı
Lefkoşa’da terör örgütünün sempatizanlarının olduğu biliniyor.
Örgüt de zaten, faaliyetlerini daha çok bu şehirde yürütüyor.
Adanın kuzeyinde dernek veya lokal açmaları yasak olduğu için
PKK’lılar propaganda alanı olarak kahvehaneleri tercih ediyor.
Lefkoşa’nın ara sokaklarında bulunan, terörist başı Apo
posterleriyle süslü, gece toplantılarının yapıldığı kahvehanelere
yabancıların girmesi çok zor. Değişik yollardan adaya sızıyorlar
PKK’lılar, adaya değişik yollardan sızıyor. Güney Kıbrıs’ta
yıllardır yaşayan ve buranın vatandaşı olan PKK yanlıları sınır
geçişlerinin başlaması üzerine günü birlik de olsa kuzeye
geçebiliyor. Kıbrıs’ın her iki yakasında da inşaat işlerinde söz
sahibi olan Kürtler arasında bulunan PKK’lılar, bu geçişlerde bilgi
ve belge taşıyor. Ancak silahlı eylem yapacak olan militanların Rum
tarafından Suriye’ye, oradan direkt ya da Türkiye üzerinden kuzeye
geçtikleri biliniyor. Bunun için de daha çok deniz yolu tercih
ediliyor. Doğu ve güneydoğulu Kürt kökenliler arasına karışan
militanlar, Mersin Taşucu Limanı’ndan Kuzey Kıbrıs’a geçiyor. Terör
örgütü Kıbrıs için dağdaki militanlar yerine yıllardır Rum
tarafındaki kamplarda askeri ve siyasi eğitim alan teröristleri
kullanıyor. PKK kaynaklarına göre, şu anda Kuzey Kıbrıs’ta eylem
yapmaya hazır 150 kadar terörist var. Bu militanlar adadaki
Kürtleri yönlendirip eylemlerinde kullanmayı hedefliyor. PKK’nın
bütün bunları yaparken adanın güneyinde yıllardır beraber hareket
ettikleri başta DHKP/C olmak üzere sol örgütlerden de faydalanacağı
belirtiliyor. Terör örgütünün önemli isimlerinden Murat Karayılan,
Kuzey Kıbrıs’taki grup için “onlar sigorta” tabirini kullanıyor.
Daha çok Rum tarafındaki Kürtçü dernek ve teşkilatlar tarafından
organize edilen adadaki PKK’lılar direkt olarak emirleri
Yunanistan’daki sözde komutanlardan alıyor. Yani bütün bu
faaliyetler terörün Avrupa kanadının bir marifeti olarak
niteleniyor. Şam zirvesi PKK’nın Kuzey Kıbrıs’ta eylem yapma
emrinin 17 Aralık’taki Avrupa Birliği müzakerelerinden sonra
verildiği terör yanlısı internet sitelerinde yer aldı. Bu bilgiyi
ocak ayı başında yaşanan bir gelişme doğruluyor. Eylem için
herhangi bir tarih verilmiyor; ancak sürecin başladığına dikkat
çekiliyor. Ocak ayı başında Suriye’de Şam yakınlarındaki bir
çiftlik evinde bir araya gelen Rum temsilciler ve Suriye’deki bazı
Kürt siyasetçilerin, beş saat süren bir toplantının ardından ortak
bir karara imza attıkları vurgulanıyor. Karara göre, Rumlar
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni “Kuzey Kürdistan”; PKK’lılar da
Kıbrıs’ın tamamını Rum yönetimindeki “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak
tanıyacak. Toplantıda teröristlerin kuzeyde etkin olmaları, eylem
ve baskılarla huzuru bozup halkı göçe zorlamaları güneye yarar
sağlayacaktır kararına varıldığının da altı çiziliyor. Peki nereden
çıktı bu Kıbrıs? Türkiye’de siyasallaşmak isteyen eski
sempatizanların tepki gösterdiği PKK (KONGRA/GEL) dış ülkelerdeki
desteğini de giderek kaybediyor. Suriye’den kapı dışarı edilen
teröristler, İran’a girmekte zorluk çekiyor. Kuzey Irak’taki Kandil
Dağı’na sıkışan ve faaliyetlerini burada yürüten militanlar
muhtemel bir Türk Silahlı Kuvvetleri operasyonundan ciddi bir
biçimde çekiniyor. Bu durumda Güney Kıbrıs iyi bir saklanma alanı
olarak ortaya çıkıyor. Bu sefer de kuzey-güney arasında başlayan
barış sürecinde çıban başı olacak bir PKK istenmiyor. Tam da bu
noktada fanatik Rumlar devreye girip durumu idare ediyor. PKK’nın
güneyde kalmasına karşın menfaatleri doğrultusunda eylem yapmaları
isteniyor. Kıbrıs adasını bütünüyle Yunan adası yapmak isteyen
Megola İdea hayalcileri teröristlere her türlü desteği verip onları
yönlendiriyor. 1988’den beri Güney Kıbrıs’ta varlığı tespit edilen
terör örgütü militanlarına kiliseler tarafından iaşe ve barınma
yardımı yapıldığı, iş imkanı sağlandığı biliniyor. Lefkoşa’nın Rum
kesiminde bulunan Kıbrıs Kürdistan Dayanışma Komitesi terörün
organizasyonunu yapan bir birim olarak karşımıza çıkıyor. Orpfeas
Caddesi 16 numarada bulunan bu komitenin Rum Enformasyon
Dairesi’nce desteklendiği iddia ediliyor. Kürdistan Ulusal Cephesi
ve Kürt Demokratik Halk Birliği de Lefkoşa’nın Güney tarafında
faaliyetlerini sürdürüyor. PKK, Kuzey Kıbrıs’ta yandaş toplamak
için adadaki üniversitelerde okuyan Kürt kökenli bazı öğrencileri
finanse ederek yanına çektiği de uzun süreden beri biliniyor.
Örgütten burs alan öğrenciler üniversiteye yakın yerlerde ev tutup
buraya çekebildikleri öğrencilere propaganda yapıyor. PKK’lılar,
üniversitelerde sol örgütlerle birlikte hareket edip kendilerini
gizliyor. Kıbrıs’ı karıştırmak isteyen PKK terörü adadaki
uyuşturucu ve kadın ticareti ile kumarhanelerden de pay alıyor.
Özellikle Moldovalı beyaz kadın ticareti tekelini elinde bulunduran
PKK sempatizanları ağır sözleşmeler imzalattırdığı hayat kadınları
üzerinden büyük paralar kazanıyor. Pub adı verilen Lefkoşa ve
Girne’deki bazı gece kulüpleri hem eğlence merkezi hem de toplantı
alanları olarak kullanılıyor. Pubların önemli bir kısmının
işletmesinin Kürtlerin elinde olması dikkat çekiyor. Gamze Polat
www.aksiyon.com.tr