PKK'nın işbirlikçi ilan ettiği tarikat!
Abone olTerör örgütünün 2 numaralı ismi Karayılan, yazdığı kitabında İslamiyet'i hedef aldı.
Terör örgütü elebaşılarından Murat Karayılan, Almanya'da
yayımlanan 'Bir Savaşın Anatomisi' isimli kitabında, PKK'nın dine
yaklaşımını anlatırken, ağır hakaretlerde bulundu.
'Kürtlerin ideolojik kimlik ve aynı zamanda inanç dini'
diye tanımladığı Zerdüştlük için övgüler dizen Karayılan, İslam'ın
Kürtlerde parçalanma nedeni olduğunu ileri
sürdü.
NAKŞİBENDİ TARİKATI İŞBİRLİKÇİ
Kitabında Nakşibendiler için de ağır ifadeler kullanan Karayılan özetle şunları yazdı:
"Nakşibendi tarikatının geçmişte Osmanlı ile yaptığı işbirliği, günümüzde TC ile iç içe örgütlenmiş olması gerçeği, onu işbirlikçi tarikat haline getirmiştir. Kürdistan'da milli düşüncenin şekillenmesinin önündeki engellerin başında Nakşibendî tarikatı gelmektedir."
ZERDÜŞTLÜĞE ÖVGÜ
Murat Karayılan'ın kaleme aldığı ve Almanya'da yayımlanan 'Bir
Savaşın Anatomisi' isimli kitapta, PKK'nın bugüne kadar uyguladığı
taktik ve stratejilerin yanı sıra örgüt yönetiminin din konusundaki
yaklaşımı da yer alıyor. 'Kürtlerin ideolojik kimliği ve
aynı zamanda inanç dini' olarak tanımladığı 'Zerdüştlük' için
övgüler dizen Karayılan, İran'daki Şia gibi İslam'ın Kürtlere özgü
bir yorumu geliştirilmediği için İslamiyet'in Kürtlerde bölünme,
parçalanma, başkasına bağlanma ve zayıflama nedeni olduğunu
savunuyor.
Süleymaniyeli büyük bir alim olan Mevlana Halid'in halifeleri vasıtasıyla Doğu ve Güneydoğu'da yayılan Nakşibendi tarikatına ağır eleştirilerde bulunuyor. Şu ifadeleri kullanıyor:
ŞEYHLER BAĞIMSIZ ÇİZGİ İZLEMİYOR
"Nakşibendîlikte Mevlana Halid'in yorum tarzı ve zihniyeti iktidarlaşma eğilimi üzerine kuruludur. Salt İslami, manevi değerlerle yetinme değil, güç olma hedefi vardır. Siyasal iktidarlarla bağını koparmış bir Nakşibendî şeyhi ya da tarikat mensubuna rastlamak pek mümkün değildir... Bu tarikat öncelikle iktidar olmayı, bunun için de güce dayanmayı, dolayısıyla işbirlikçiliğin düşünsel temelini derinleştirmiştir. Kürt egemen sınıflarında ihanetin bu denli derinleşmesinin en temel nedeni, Nakşibendî tarikatının yarattığı bu düşünsel zemin olmaktadır. İşbirlikçi karakter kazanan Nakşibendî tarikatının ağına düşen şeyhlerin, bağımsız bir çizgi izleyemeyecekleri ve ulusal duygularla yüklü olmayacakları beklenen bir husus olacaktır. Şeyhlik kurumu, Kürt toplumunu düşünsel düzeyde boğuntuya getirmiştir."
BİR DİRENİŞ VE VAR OLMA FELSEFESİ
Murat Karayılan, yaklaşık 500 sayfalık kitabında uygarlığın doğuşu,
savunma ve şiddet yaklaşımları ile savaş tekniklerine değiniyor.
Savaş biliminin gelişmesine paralel olarak tarihin en büyük
imparatorluklarından birini kuran Asurluların zulümde sınır
tanımadığını anlatan Karayılan, kuzeydeki Aryen topluluklarında ise
daha çok insanlık erdemlerini yüceleştiren Zerdüştlüğün geliştiğini
belirtiyor. 'Bir direniş ve var olma felsefesi' olarak
tanımladığı Zerdüştlük inancının, Kürtlerde bir toplumsal bilinç
geliştirerek daha büyük bir şekilde güçlenme ve toparlanmalarını
sağladığını savunuyor.
KÜRT DİNDAR ÇEVRELERİ KÜRTLERE ÖZGÜ İSLAMİYET GELİŞTİREMEDİ
Yüzyıllarca Sasani ve Roma imparatorluklarının at nalları
arasında kalan Kürtlerin, bir tür kurtarıcı olarak gördükleri için
ekseriyetle İslamiyet'i kabul ettiğini anlatan Karayılan, şu
görüşleri ileri sürüyor: "Kürt halkı İslam ideolojisini kendi milli
toplumsal yapısıyla bütünleştiren bir yoruma ve milli toplumsal
yapısını güçlendirecek bir içtihada ulaşamamıştır. (...) Kürt halkı
ve onun dindar çevreleri, İslamiyet'in Kürt toplumuna özgün bir
yorumunu geliştiremedikleri için, İslamiyet diğer halklar için bir
aydınlanma, ilerleme ve güç kazanma kaynağı olurken, Kürdistan
toplumu için bölünme, parçalanma, başkasına bağlanma ve zayıflama
nedeni olmuştur. Kürdistan'da İslamiyet'in egemenlikçi
yönüyle hücrelere kadar sızması, Kürtleri parçalamaya götürmüş,
ideolojik olarak dışarıya bağımlı hale getirmiştir..."
ALEVİLİK BAŞKALDIRAN BİR DURUŞA SAHİPTİR
"İslamiyet ile birlikte Kürtlerde ümmetçilik anlayışı
geliştirilerek, adeta mücadelesiz, boyun eğme anlayışı ve kendine
ait olmama duygusu yerleştirilmiştir. Örneğin Kürtler Alevilik
adına özgün bir yorum geliştirebilselerdi hiç kuşkusuz ki durum
farklı olabilir ve İslamiyet daha ulusal bir çerçeveye
oturtulabilirdi. Alevilik, hakarete ve zulme başkaldırıda
muhalefet odağı olmaya açık bir felsefi duruşa sahiptir. Ancak
Aleviliğin tüm Kürtleri kapsayan toplumsal bir duruşa ulaşamaması,
yine Kürtlerin çoğunluğunun Sünni olmaları bu imkanın
değerlendirilmesini ortadan kaldırmıştır. Yoksa Alevilik,
Kürt toplumunda milli bir ideolojik duruşun zemini haline
getirilebilirdi.
İSLAMİYETLE BİRLİKTE İHANET ÇİZGİSİ ÇIĞRINDAN ÇIKMIŞ
(...) Kürdistan toplumunda her zaman bir ihanet çizgisi
varlığını sürdürmüştür. Özellikle İslamiyet'in Kürdistan'a
girmesiyle beraber bu ihanetçi çizginin artık çığırından çıkmış
olduğu ve kendisine meşru bir zemin yaratmaya çalıştığı
bilinmektedir."
Ezidiliğe de değinen Murat Karayılan, bu inancın baskı ve
katliamların yoğunluğu sebebiyle sınırlı kalmaya yöneldiğini
kaydediyor. Karayılan, "Kürdistan'da Ezîdîlik bir nevi
kendi kültüründe ve özgür duruşunda ısrardır. Özü itibarıyla bir
zamanlar Kürtlerin inancı ve felsefesi durumunda olan Zerdüştlük
geleneğinin devam ettirilmesi anlamına gelen Ezîdîlik, Kürdistan'da
çok daraltılmış ve baskılara maruz kalmıştır..."
ifadelerini kullanıyor.