PKKnın icabına bakılmalı
Abone olWashington'da Türkiye'nin PKK ile mücadelesi sıkça gündeme geliyor.
Lübnan'a Barış Gücü gönderilmesi ve Türkiye'nin katkısı konusu,
Washington'da da sıkça gündeme geliyor. Türkiye'nin, Ortadoğu
Krizini sona erdirme çabalarına bu denli destek vermesinin Türk –
Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyacağını zaman gösterecek.
Washington'daki bazı çevreler, Irak savaşını ve 1 Mart tezkeresini
unutmuş değil. Muhafazakar basın, sağ eğilimli düşünce kuruluşları
ve bazı Cumhuriyetçi politikacılar 1 Mart 2003'ün Türk-Amerikan
ilişkilerinde bir dönüm noktası olduğunu söylüyor.
Bu politikacılardan biri, Cumhuriyetçi Partili Illinois
Milletvekili Mark Kirk. Kongre üyesi Mark Kirk geçenlerde
sorularımızı yanıtladı. Kirk, Türk - Amerikan ilişkilerine 1 Mart
gözlüğünden bakıyor: "İlişkilerimiz daha iyi olabilirdi. Irak
Savaşı başlamadan önce Dördüncü Piyade Tümeninin Türk
topraklarından geçmesine izin vermemek ilişkilerde bir dönüm
noktasıydı. Türkiye, daha önce Washington'da en etkili ülkelerden
biriydi. Amerikan Ordusunun Türk topraklarından Irak'a girmesine
izin vermemek Türkiye'nin Washington'daki etkinliğini önemli ölçüde
azalttı. Umarım, Türkiye bazı kararlar alarak eski konumunu yeniden
kazanabilir. Çünkü, Türkiye, Washington'da etkin olmayı hak eden
bir ülke…"
Kongre üyesi Mark Kirk, güvenlik konularında Türkiye'nin devamlı
bir şekilde, Batılı devletlerin yanında yer alması gerektiği
görüşünde. Kirk, işte o zaman Türk Amerikan ilişkilerinin
iyileşebileceğini söylüyor. Peki, ya geçen ay imzalanan Ortak
Vizyon belgesi? Mark Kirk, bu belgeye fazla önem vermiyor: "Kısa
dönemli bir faydası var. Bir belge Kongre'ye sunulmazsa, Kongre
farkına bile varmaz. Önemli antlaşmalar, Amerika'ya önemli yasal ve
mali sorumluluklar getirir. Bunların dışında, Yürütme organı
tarafından hazırlanan bu tür belgelerin etkisi sınırlı kalır."
Türkiye açısından ikili ilişkilerde sorun yaratan esas unsur ise,
PKK'nın Kuzey Irak'taki varlığının sürmesi... Avrupa ve Avrasya'dan
sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcılarından Matt Bryza, 21 Temmuz'da
yaptığı açıklamada, PKK'nın Irak'taki varlığına karşı yapılan somut
girişimler hakkında bilgi veremeyeceğini söyleyerek, "yakında daha
somut sonuçlar göreceksiniz" demişti. Başkan George Bush da,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak, PKK'yla mücadelede
Amerika'nın Türkiye'yle birlikte hareket edeceğini belirtmişti.
İllinois milletvekili Mark Kirk de PKK'nın temizlenmesi gerektiği
görüşünde: "Amerika Birleşik Devletleri, PKK'yı resmen bir terör
örgütü olarak görüyor. Öcalan'ın hapiste olması bizi memnun ediyor.
Bence, Amerika, Irak ve Türkiye işbirliği yaparak PKK üyelerinin
diğerlerini de tutuklamalı. Bu, dünyayı saran bir sorun – her ülke
için sorun yaratan yüz kadar terör örgütü var. Bütün bu ülkeler,
işbirliği yaparak genel anlamda terör örgütlerinin çaresine
bakmalıdır… Özellikle PKK'nın…"
Türkiye'nin 1 Mart tezkeresini reddetmesi ve Amerika'nın Kuzey
Irak'taki PKK varlığına karşı somut bir şekilde harekete geçmemesi
nedeniyle derinleşen sorunlar, acaba Türkiye'nin Ortadoğu krizinin
aşılması için vereceği destekle giderilebilir mi? Başbakan
Erdoğan'ın Lübnan'a gönderilmesi planlanan Barış Gücüne Türkiye'nin
de katılabileceğini söylemesi, Washington'da iktidardaki
muhafazakarların görüşlerini nasıl etkileyecek? Türkiye'nin barış
gücüne destek vermesiyle, Kuzey Irak'ta PKK'ya karşı Amerika'nın
somut adım atması arasında bir ilişki kurulabilir mi? Yani,
Türkiye'nin Ortadoğu Krizi konusunda Amerika'ya destek vermesi,
Türk Amerikan ilişkilerinde yaşanan sorunların aşılmasında etkili
olabilecek mi? Bunu zaman gösterecek, ancak Washington'daki bazı
uzmanlar bu iki konu arasında bir bağlantı kurulabileceğini
düşünüyor.
Kaynak : Voice of America