PKK'nın dağ kadrosu ne diyor?
Abone olHabertürk gazetesi yazarı Serdar Turgut'a göre PKK uzun soluklu bir savaşa hazırlanıyor. HDP ve İmralı'nın tavrı ise PKK için önemsiz.
Habertürk gazetesi yazarı Serdar Turgut, PKK'nın dağ
kadrosundan gelen açıklamaları bugünkü köşesinden analiz
etti.
"Dağ kadrosu ne diyor?" başlıklı bugünkü yazısında Serdar Turgut,
PKK'nın uzun sürecek bir savaşa hazırlık yaptığını yazdı.
Turgut'a göre, PKK'nın dağ kadrosunun Abdullah Öcalan ve İmralı'yla
görüşmelerden hiçbir zaman umudu olmadı. PKK'nın planlarında HDP ve
İmralı'nın etkisi olmadığının da altını çizen Turgut şunları
yazdı:
"PKK terör örgütünün dağdaki liderlik kadrosu uzun sürecek bir
savaşa hazırlık yapıyor. "HDP'nin silahların ne zaman
bırakılacağını söyleme tayin etme yetkisi
yoktur. Onlar işine baksın" tavrı da
içindeler.
"HDP siyasi ve sosyal koşulların iyileştirilmesi işine
yoğunlaşsın. Silahlar hakkında biz karar veririz"
diyorlar. Ayrıca Abdullah Öcalan aleyhine ağızlarından tek kelime
çıkmasa bile onun hükümet ile daha önce sürdürdüğü gizli
temaslardan hiçbir zaman ümitleri olmadığını ve bu görüşmelerin çok
erken safhasında "Bundan zaten bir şey çıkmaz"
diyerek silahlanmalarını ve savaşa hazırlıklarını sürdürdüklerini
de söylüyorlar.
Dağ kadrosu liderliğinin bu tavrı HDP'yi terörle bağlantılıymış
gibi konumlandırıp onların yeni seçimde Meclis'e girmelerini
önlemeyi düşünenler tarafından nasıl karşılanacak acaba?
Ayrıca öyle gözüküyor ki, eğer bir müzakere süreci tekrar
başlatılırsa dağ kadrolarının sürece doğrudan dahil edilmemeleri
durumunda bundan fazla sonuç alınmayacağı da görülüyor.
Liderliğin tavırlarından, kendisine tekrar kanallar açılırsa acaba
bütün bunlara Abdullah Öcalan'ın neler diyeceği ve dağ kadrolarıyla
arasındaki dinamiği nasıl konumlandıracağı da merak konusu tabii
ki.
FOREIGN POLICY DERGİSİ NE YAZDI?
Serdar Turgut, Foreign Policy Dergisi'nde PKK uzmanı
gazetesi Aliza Marcus'un PKK yazısından da alıntılar yaptı.
Turgut şöyle devam etti:
"Ben dağ kadrosunun fikirlerini Foreign Policy Dergisi'nin son
sayısında okuduğum çok önemli bir makaleden aldım. Aliza
Marcus, bilgisi dünya ölçeğinde kabul görmüş, PKK uzmanı bir
gazetecidir. Bu konuda birçok kitabı var. Son olarak Kandil'e
gitmiş ve başta Cemil Bayık olmak üzere liderlerle
konuşmuş. Sonunda bu ortamda onların neler düşündüğünü merak
eden benim gibi insanlar için olağanüstü bir kaynak ortaya
çıkmış.
"Turkey's Kurdish Guerrillas Are Ready for War"
başlıklı bu yazı oldukça PKK sempatisi diliyle yazılmış, ama sizler
dikkatli bir okuma yaparsanız ve bu sempatiden kaynaklanan
duygulardan temizleyerek okursanız, dediğim gibi şu anda Kandil'de
neler düşünülüyor bunu rahatlıkla öğrenme imkânınız olur.
Yazının girişinde bizler açısından şu anda önemli olabilecek
konuları zaten özetledim. Yazıda Kandil'de şu anda var olan
hava ve moral durumu hakkında da güzel bilgiler var. Ben
açıkça bugün bunu duymaya duygusal açıdan hazır olmasak da
müzakerelerin tekrar başlatılmasından yanayım.
Bu gibi durumlarda konuşulacak bir alan bırakılmazsa bunun sonu tüm
taraflar açısından tam bir felaket olur.
TEK MEŞRU GÜÇ HDP
Bence bu alanı meşruiyet içinde kalarak açabilecek tek güç de
HDP'dir. HDP umduğum gibi Meclis'e tekrar güçlü biçimde girerse bu
görüşme alanlarının açılması için elinden geleni mutlaka
yapacaktır. Ancak dağ liderliğinin söylediği gibi barışın
sağlanması silahların bırakılması konusunda onların yapabileceği
fazla bir şey olmadığı da görülüyor. Yazının tonundan anladığım
kadarıyla İmralı'daki Öcalan'ın bile bu konuda fazla etkisi
olamayacak. Kandil, Öcalan'a saygıyı hiç bırakmasa da silahları
bırakma konusunda ona karar alma yetkisini vermeyeceğe
benziyor.
Bu karar bizimdir ve biz savaşacağız diyen bir kadro var orada.
Dolayısıyla yeni Meclis oluştuktan sonra HDP yeni barış
görüşmelerinin uygun zeminini oluşturmaya girişirse Türk devleti de
Kandil'i de görüşmelere direkt olarak dahil etmenin yolları üzerine
bence düşünmeli. Bu yönde atılacak adımlara milliyetçi ve duygusal
tepkiler de gelecektir, ama bazan büyük tarihi işler bu tür
tepkileri göz ardı ederek başarılabilir. Tarihteki örnekler daima
bunu göstermiştir.
Kasım seçiminden sonra gelecek iktidar cesur olduğu takdirde büyük
bir tarihi başarıyı yakalayabilir. Aliza Marcus'un makalesi ne
kadar PKK sempatisiyle yazılmış olsa da, ne kadar dağdakilerin
savaşı sürdürme arzularını ortaya çıkarsa da satır aralarını
okuduğumda barış sürecine nasıl girileceği yolunda ipuçları da var
o yazıda. Bu da bu karanlık günlerde içimi biraz olsun
rahatlattı.