PKK'nın Avrupa sorumlusundan olay açıklamalar
Abone olPKK'nın Avrupa'daki yöneticilerinden Remzi Kartal'dan olay yaratacak açıklamalar. Kartal'a göre asker ve polislere yönelik saldırılar PKK'nın işi değil!
Doğu ve Güneydoğu'dan birbiri ardına şehit haberleri ve
TSK'nın PKK'ya yönelik operasyon haberleri geliyor.
Çözüm süreci ise fiilen bitmiş görünüyor.
Yaşanan çatışma ortamında PKK'nın Avrupa Sorumluları'ndan Remzi
Kartal'dan ilginç açıklamalar geldi. Suruç saldırısı sonrası
Ceylanpınar ve Diyarbakır'da yaşanan şehit olaylarının 'PKK'yla
alakası olmadığını' ileri süren Kartal, "Oradaki yerel
girişimlerle ortaya çıktı. O yerel girişimler kimdir, neyin nesidir
bu konuda bir bilgim yok" dedi.
PKK'nın yeniden 'çözüm süreci' için masaya oturmaya hazır olduğunu
da açıklayan Remzi Kartal, HDP ve CHP'yi göreve çağırdı.
Radikal yazarı Ezgi Başaran'a konuşan Remzi Kartal'ın
açıklamalarının detayları şöyle:
PKK'NIN TALİMATI YOK
Suruç’taki olayların hemen ardından patlak vermesi PKK’nin merkezi
bir talimatı ve kararı olmadığını gösteriyor bu ölümlerin. Oradaki
yerel girişimlerle ortaya çıktı. O yerel girişimler kimdir, neyin
nesidir bu konuda bir bilgim yok.
PKK İNFAZLARI ÜSTLENMİYOR MU?
Evet. PKK’nin dış ilişkiler komitesinden bir açıklama da yapıldı.
“Bizim böyle bir eylemimiz yok, bizim adımıza verilmiş bir
talimat yok, yereldeki inisiyatif ile ortaya çıkmıştır”
denildi. Bu provokatif bir eylem midir yoksa oradaki bazı gençlerin
kendilerini örgütleyerek yaptığı bir şey mi şu anda net değil.
PKK'NIN ÇÖZÜM SÜRECİNE BAKIŞI NEDİR?
Çözüm süreci ile ilgili bizim stratejik yaklaşımımız bellidir. Biz
Kürt sorununun siyasi müzakereyle çözülmesini istiyor, stratejimizi
buna endeksliyoruz. Diyalog ve müzakere sözkonusu olduğu sürece
bütün şiddet durdurulmalıdır. Ki süreç 2013’ten bu yana kadar da
böyle oldu. Süreci belirleyen, çözüm süreciyle ilgili stratejik
yöntemi belirleyen devlettir. İşin başından beri böyledir. Yani 100
yıldır sistem böyle işler, Kürtlerle ilgili stratejik çerçeve
devlet tarafından çizilir. Ne zaman ki devlet diyaloga girmiştir, o
zaman çatışmasızlık olmuştur. En sonuncusu 2013’te başlayan çözüm
süreciydi. Şimdi Erdoğan diyor ki “Milli beraberliğimize
kastedenlerle konuşamayız, çözüm süreci bitti.” Görüldüğü
üzere diyalogu bitiren ve savaşa karar veren yine devlet.
UYKUDA ÖLDÜRÜLEN POLİSLER
İki polise karşı yapılan eylem nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti
devleti eğer stratejik olarak kararlı ise süreci bitirmezdi. Bu
ölümleri küçümsediğim zannedilmesin sakın. Onu kastetmiyorum.
Sadece devlet mekaniği böyle işlemez diyorum. Ayrıca seçimlerden
önce Kürt siyasi hareketine karşı birçok baskı ve şiddet eylemi de
yapıldı. IŞİD politikası, Rojava ve Kobane’de izlenen politikalar
ateşkes sürecini ortadan kaldıracak cinstendi. Meseleyi polisler
öldürüldü, süreç bitti çerçevesine kilitlemek hiç doğru değil.
Erdoğan’ın kişisel hırsları nedeniyle bu noktaya gelindi.
PKK NEDEN HDP'NİN SEÇİM BAŞARAJISINI
GÖLGELEDİ?
HDP’nin geniş ve farklı kitlelerden aldığı oy çok önemli ve şunu
gösteriyor:
Türkiye halkı çözüm istiyor, çatışma değil. Fakat şimdi savaşa
yeniden dönülüyorsa, Erdoğan bastırarak sindirerek tüm güvenlik
güçlerini kullanarak ilerlemek istiyorsa, PKK’nin kendisini ve
halkını koruması zorunluluğu vardır. Geri çekilen, sinen, bekleyen,
gökyüzünden inen tonlarca bombalara hiçbir cevap vermeyen bir
konumda duramaz.
Çok açık ve net ifade etmek istiyorum Türkiye kamuoyuna… Bize
dayatılan çatışmadır. Devlet bunları yapıyor ama PKK niye sesini
çıkarıyor yaklaşımı doğru değildir. Herkesin bu şiddet
politikalarına karşı çıkması gerekir ki kriz derinleşmesin.
Türkiye kamuoyunun ruh halini anlıyorum. Halkların demokrasiden
barıştan sivillikten yana tercihini kullandığını anlıyorum. Fakat
bir şey daha var. Çatışmanın kendine göre bir askeri mantığı var.
Bir yerde askeri güç karşısında kendini savunmak savaşın doğal
mantığında vardır. Bir askeri müdahale karşısında bize “Siz
durun, sessiz kalın biz demokratik alanda bunları mahkum
edelim” denmesini anlıyorum ama askeri mantıkta maalesef
yeri yok. Sivil siyasette sesini yükseltme noktasında sizin ortaya
koyduğunuz şeyi insan anlıyor ama askeri anlamda kendisini yok
etmeye çalışan konsepti boşa çıkarmaya çalışmak doğaldır. Bir savaş
başladığında, sadece bir tarafa “Siz durun” demek
gerçekten çok yerinde çok isabetli bir şey değil. Yapılacak şey
topyekün savaş politikasına karşı çıkmaktır. Bakın artık 90’larda
değiliz. İnsanlar bazı şeyleri görüyor. Üstelik o zamanlar
Türkiye'nin baskıcı Kürt politikasına uluslararası güçler tam
destek veriyordu. Kürt sorununun demokratik yöntemlerle
çözülmesiyle ilgili Türkiye içinde ve dışında ciddi bir kamuoyu
yoktu.
HDP VE CHP'YE BÜYÜK ROL DÜŞÜYOR
Şu anda öyle görünmese de, bence bu kamuoyu sayesinde Türkiye
kalıcı bir barış sürecine gidecek. Bu konuda en büyük rol HDP ve
CHP’ye düşüyor. Savaş eksenli politikalara karşı kamuoyu
oluşturmalı, geniş bir savaş karşıtı blokla Türkiye’yi savaştan
çıkarıp barışa evrilen bir sürece sokmak için uğraşmalılar.
PKK ÖCALAN'IN STRATEJİSİNİ NEDEN BENİMSEMEDİ?
Stratejik olarak benimsedi elbette. PKK, Önder Apo’nun
‘Kürt sorunu silahla değil, siyasetle çözülsün’
sözüne ‘Evet’ demiştir. Silahı tekrar gündeme
getiren örgüt değildir. Silah örgüte bir biçimde dayatılmıştır.
Yani PKK’nin süreç boyunca takındığı tavır stratejiktir ve elbette
hala geçerlidir. Siyasi olarak meselenin tartışılmasının önü
açılırsa PKK silahı toptan gündemden çıkartmaya hazırdır. Nitekim
Sayın Demirtaş’ın da sizin röportajınızda ifade ettiği gibi, örgüt
silah bırakma kongresini toplamak üzereydi. Hazırlıklarını
yapmıştır. Eğer herşey yolunda gitseydi, Öcalan Türkiye heyetinin
ve HDP heyetinin karşısında PKK’ye Türkiye’ye karşı silah bırak
çağrısı yapacaktı. Yakaladığımız tarihsel fırsatın önü tıkandı
maalesef.
ÇÖZÜM SÜRECİNDE GERİ DÖNÜLMEZ NOKTADA MIYIZ?
Hayır geri dönülmez bir noktada değiliz. Kürt sorununun tek çözüm
yolu vardır, siyaset. Bu ne zaman olur bilmiyorum ama Kürt sorunu
mutlak surette anayasal ve demokratik bir zeminde çözülecektir.
Silahlar susacak ve tamamen devreden çıkacak. Bunun başka hiçbir
yolu yok. Ama bugün yarın ne zaman olacak, ben bilemem. Şu anda
şüphesiz ki güçlü bir demokratik savaş karşıtı muhalefet yükselirse
–ki bu artık HDP ile de sınırlı olmamalı, tüm siyasi partiler
katılmalı- her zaman geri dönüş sözkonusudur.
PKK YENİDEN MASAYA OTURUR MU?
Elbette. Bunda hiçbir şüphe olmamalı. PKK’nin amacı savaşmak değil
ki. Amacı siyasi çözümdür, barıştır, özgürlüktür. Barış istiyor,
çözüm istiyor. Ne zaman ki masaya dönmenin imkanları yaratılır, PKK
hazırdır. Bombalamanın durması, Öcalan’ın üstündeki tecritin
kalkması gibi şartlar yerine gelirse masaya dönmek mümkündür.
Bakınız Türkiye bu bombalamaları çok yaptı. Hiçbir şey değişmiyor,
değişmeyecek. Sadece insanları kaybediyoruz ama çözüme
yaklaşmıyoruz bu şekilde. Türkiye toplumu barış beklerken neden bu
hale geldi, meclis irade alıp araştırma yapmalıydı. Ama olmuyor
çünkü mecliste AKP-MHP çoğunluğu var.