PKKnın arkasındaki ülke bu mu?
Abone olTokat saldırısı ve sokak gösterileri neye işaret? Terör örgütü PKK'yı işte bu ülkenin canlandırdığı iddia ediliyor.
Tokat'taki PKK saldırısı ve DTP'nin kapatılması Arap basınında
da geniş yer buldu. Kuveyt El Ceride gazetesi ise PKK’nın
canlanmasında İsrail’in parmağı olabileceği iddiasını ortaya
attı.
Konuya en farklı açıdan yaklaşan makale, Kuveyt'in El Ceride
gazetesinde yayınlandı. Ntvmsnbc'den Halil Çelik'in derlediği Salih
El Kallab imzasıyla çıkan makalede, Türkiye'deki Kürtlerin Öcalan
ve örgütünü hesaptan nihai olarak çıkarmaları gerektiği iddia
edildi.
"Soğuk savaş döneminde bir araç olarak kullanılan Öcalan ve örgütünün misyonu sona erdi" diyen yazar, ayrıca PKK’nın canlanmasında İsrail’in parmağı olabileceği iddiasını ortaya atarak şu ifadelere yer verdi:
TÜRKİYE'NİN ACI YUMRUKLARINA HEDEF
OLDULAR
“Açıkçası PKK’nın yeniden canlandırılmasında, eylemlerine
başlamasında İsrail parmağının olması uzak ihtimal değil.
Son zamanlarda Türk hükümetinin acı yumruklarına hedef olan
İsrail, PKK'yı bir kiralık silah olarak kullanıyor olabilir.
Türkiye, Irak ve İran’daki haklı davalarıyla birlikte Kürtler,
bölgesel çekişmelerde araç olarak kullanıldılar. Şimdi ise
İsrail’in bu hatta girmesi uzak ihtimal değil."
DIŞARIDA BÜYÜK OLAN TÜRKİYE İÇERİDE BÖYLE
KALAMAZ
Türkiye uzmanı ve Beyrut Stratejik Araştırmalar Merkezi
direktörü Lübnanlı yazar Muhammed Nureddin ise, El Haliç
gazetesinde yayınlanan "Türkiye ve devam eden Kürt trajedisi"
başlıklı makalesinde, DTP’nin kapatılmasının Türkiye’deki
demokratik sürece ve özellikle de AKP’ye çok ciddi bir darbe
vurduğunu belirtiyor.
Bu kararın nedeninin AKP’nin başlattığı reformları durdurması
olduğunu iddia eden Nureddin, açılımın Kürtlerin taleplerini
karşılamadığına dikkat çekti ve şu ifadeleri kullandı: "Dışarıda
büyük Türkiye, içerde büyümeden böyle kalamaz. Türkiye’de reform
sürecinin başlamasından yedi yıl sonra DTP’nin kapatılması,
Türkiye’nin alnında kara bir lekedir. Bu lekeyi ancak Kürtlere ve
Kürt olmayanlara haklarını eksiksiz veren yeni bir anayasayla
kapsamlı şekilde sürecin yeniden başlaması temizler. Yoksa şu iki
alternatiften biri olacak: Kaos veya Irak’taki Kürt modeli’ yollu
ifadeler."
TÜRKİYE FİLİSTİN'İ SAVUNURKEN ZORLANACAK
El Hayat gazetesinden Abdullah İskender ise "Erdoğan’ın
önündeki büyük sorun" başlıklı makalesinde,
hükümetin kapatma kararında hiçbir rolünün olmamasına rağmen,
kararın Türk yönetiminin Kürt vatandaşlarıyla ilişkilerinde olumsuz
sonuçları olacağını ve İslamcı AKP’yi büyük bir sorunla başbaşa
bırakacağını yazdı. Kararla birlikte Türkiye’nin Arap-İsrail
çekişmesindeki dolaylı arabuluculuk konumunun zayıflayacağına
işaret eden yazar, "Kendi vatandaşlarından bir kesim siyasi olarak
kendilerini ifade edemezken, Türkiye’nin İsrail’le girdiği Filistin
hakları ve Hamas hükümetinin tanınması tartışmasındaki eli
zayıflayacak" yorumunu yaptı.
MİLLİYETÇİ ÇEVRELERİN ROLÜ VAR
Lübnan gazetesi El Sefir’de yazan Suriyeli muhalif yazar Mişel
Keylo "Gerici milliyetçilik" başlıklı makalesinde, kapatma
kararıyla hükümetin Kürt sorununa yönelik açılım politikalarının
çıkmaza girdiğini belirtti ve Türk-Kürt halkları arasındaki
uzlaşmayı başarısız kılmak isteyen milliyetçi çevrelerin rolüne
işaret etti. Bu çevrelerin ülkeyi kronik bir krizin rehini
kalmasını istediklerine dikkat çeken yazar, kapatılan partinin
alternatifinin hazır olmasıyla birlikte, kararın Türkiye içinde ve
dışında büyük tepkiler aldığını ve ülke sorunlarının zor kullanarak
çözüleceğini düşünen milliyetçi zihniyetin güçlü varlığını ortaya
koyduğunu belirtti.
ASKER TÜRKİYE'YE GERİ Mİ DÖNÜYOR
Ürdün
gazetesi Rey’in başyazarı Muhammed Harrub "Asker Türkiye’ye geri mi
dönüyor" başlıklı makalesinde, Erdoğan’ın kapatma kararı
sonrasındaki siyasi kredisi ve açılımın geleceği bağlamında bir
kehanette bulunmak için henüz erken olduğunu belirtti. Harrub,
mahkeme kararının, laiklerle zıt düşen partilerin ve liderlerinin
siyasi geleceklerine doğrultulmuş bir kılıç gibi durduğunu
belirtiyor.
Türkiye’de sürdürülmekte olan oyunun bir başka tura hazırlandığına
işaret eden yazar "Erdoğan ya parlamenter çoğunluğa
başvurarak Anayasa Mahkemesi'nin rolüyle ilgili yasaları düzenleme
ve özellikle de parti kapatma hakkını iptal etme macerasına
girişecek- ki bu da Atatürkçülerin provoke edilmesi ve askerin
kışlasından çıkması anlamına gelir- ya da daha olgun
şartları bekleyerek susacak ve süreci geçiştirecek. Özellikle de
Ergenekon örgütü subaylarının yargılanması sürerken...” tespitinde
bulunuyor.