PKK'lıların infazında korkunç ayrıntı
Abone olVan Çaldıran'daki 'yargısız infaz' soruşturmasında savcının tespiti: "Teslim olan iki PKK'lı ile bir sivile albayın emriyle ateş açıldı."
Van’da üç yıl önce iki PKK’lı ile bir sivilin
öldürüldüğü operasyona ilişkin Van Başsavcılığı’nın kararında,
yargısız infaz çarpıcı ayrıntılarla anlatıldı.
Üç kişinin teslim olduktan sonra yerde yatarken, Albay Vecihi Halil İyigün’ün emriyle jandarma timi tarafından tarandığı iddia ediliyor.
Önceki gün tutuklanan 16 muvazzaf asker dün itiraz sonucu serbest bırakıldı. İyigün ise tutuklu yargılanacak. Van ’ın Çaldıran ilçesine bağlı Buğulu Kaynak Köyü yakınlarında, 7 Ekim 2009 tarihinde düzenlenen operasyon sonucunda iki PKK’lı ile lise öğrencisi Cerciş Atabay öldürülmüştü.
Radikal gazesetisned Mesut Hasan Benli imzasıyla yer alan özel
yetkili savcılığa ait ‘görevsizlik’ kararında çarpıcı tespitler
var.
Buna göre, Çaldıran İlçe Jandarma Komutanlığı’nın operasyonunda,
ihbar edilen evdeki PKK üyelerinden Suriye uyruklu kimliksiz şahıs
ile Sipan kod adlı Sunullah Keserci, hemen evdekilere ait
terlikleri giyerek kaçtı. İki PKK ’lı, ev sahibinin yeğeni Cerciş
Atabay’ı da, yanlarında bir sivil olması halinde ateş açılmayacağı
düşüncesiyle ortalarına aldı.
ASKER ASKERİ TARADI
Tanık ifadelerine göre, üç kişi bir dere yatağında sıkıştırıldı.
Cerciş Atabay askerlere seslenerek, kendisinin örgüt üyeleriyle bir
ilgisinin olmadığını, hatta PKK ’lı Sunullah Keserci’nin askerlere
tuzaklama yaptığını söyledi. Görevsizlik kararında şöyle
denildi:
“Şahıslar teslim olmuş vaziyette yerde yatarken, bundan sonra olay
yerine Alay Komutanı Albay Vecihi Halil İyigün’ün gelmesi
beklenilmiştir. İyigün olay yerine geldikten sonra, teslim olup
yerde yatan şahısların emniyetini sağlayan komandoların geri
çekilmesini, yerlerine Jandarma Özel Harekât (JÖH) Timleri’nin
yerleşmesini emretmiştir. Komandoların üzerleri yeni rütbeli
askerler tarafından aranmıştır. Bu aramanın yapılmasının nedeni ise
sonradan anlaşılmıştır. Operasyona katılan ve şahısların sağ olarak
yakalandığına şahit olan askerlerin olayı herhangi bir şekilde
teknik aletle (fotoğraf makinesi, cep telefonu gibi) kayıt altına
alıp almadıkları bu üst araması ile kontrol edilmiştir.”
Görevsizlik kararında, komandoların üstleri arandıktan sonra,
şahısları göremeyecekleri bir noktaya gönderildiğine de dikkat
çekilerek, şöyle devam edildi:
“İhbar mektubu ve asker tanık ifadesine göre, İyigün
yerde yatan teslim olmuş şahısların öldürülmesini emretmiştir.
Teslim olan üç şahıs JÖH timlerinde görevli rütbeli askerlerce,
alay komutanının emri doğrultusunda silahla taranmak suretiyle
öldürülmüşlerdir.”
"HAPSE GİRSELER ÇIKIP DAĞA GİDERLER"
İnfazdan sonra, İyigün’ün “Bunlar hapse girseler de sonra
çıkıp dağa giderler” dediği anlatılan görevsizlik
kararında, “Olay yerine gelen ve verdiği emir talimatlarla
operasyonu yönlendiren alay komutanının hiçbir evrakta ve tutanakta
imzasının olmaması da kendisini ve işlediği suçu gizlemeye yönelik
olarak değerlendirilmiştir” denildi.
ÖRGÜT MENSUBU OLMAYANIN YANINA UZUN NAMLULU SİLAH
KONDU
Olay yerine ilişkin tutanakların da gerçeği yansıtmadığını belirten
savcı, şu tespitleri yaptı:
“Alay komutanının emri ile yerde yatan ve öldürülen
şahısların ellerine silah tutuşturularak, ateş etmeleri sağlanmış
ve böylelikle şahıslarla çatışma görüntüsü verilmek istenmiştir.
Nitekim, terör örgütü mensubu olmayan Cerciş Atabay’ın yanına uzun
namlulu bir silah konulmuştur. Halbuki, uzun namlulu iki silah iki
örgüt mensubuna aittir. Yine tabancayı da örgüt mensubu Keserci’nin
taşıdığı değerlendirilmiştir.”
Albay İyigün’ün kasten öldürme suçundan şüpheli olduğu da altı
çizilerek, üç kişi için, “Toplanan deliller hukuka uygunluk nedeni
olmadığı halde, yani herhangi bir meşru müdafaa durumu
bulunmaksızın doğrudan kanunsuz emirle öldürüldüğünü
göstermektedir” denildi.