PKK'lılar Aygün'e kaçırırken ne dedi?
Abone olCHP'li Hüseyin Aygün kaçırıldığında yanında bulunan muhabir Kadir Merkit, yaşananları ayrıntılarıyla anlattı
CHP'li Hüseyin Aygün'ün PKK tarafından kaçırılması gündeme bomba
gibi düşerken, olayın tanığı AKŞAM muhabiri Kadir Merkit,
Ovacık-Tunceli Karayolu'nda yaşanan film gibi kaçırma olayının
detaylarını şöyle anlattı:
'Aygün ve danışmanı Deniz Tunç'la Ovacık'tan ayrıldıktan yaklaşık yarım saat sonra Fırtına Veli Çeşmesi bölgesine geldik. Bu nokta virajlı ve dar olması nedeniyle hızımız iyice düştü. Virajı dönmemizle birlikte ellerinde Kalaşnikof bulunan sivil giyimli iki şahıs üzerimize silah doğrultarak durmamızı istedi. Kaçma şansımız olmadığı için durmak zorunda kaldık. Otomobile yaklaşıp Aygün'e 'Hüseyin bey' diye hitap ettiler. O zaman anladık ki tesadüfi bir olay değil, planlı bir hareketle karşı karşıyayız. PKK'lı olduklarını söyleyerek, 'Hüseyin Bey bizimle geleceksiniz. Araçtan inin' dediler. Aygün ise 'Sizi tanımıyorum hiç bir yere gelmem' dedi.
ÖRGÜT KARARI GELECEKSİNİZ
Bunun üzerine 'Bu bir ögüt kararıdır. Bizimle gelecek ve bir
süreliğine bizim misafirimiz olacaksınız' dediler. Aygün 'Ben
bugüne kadar Tuncelililerin, Alevilerin ve azınlıkların hakkını
arayıp sorunlarına sahip çıktım. Neden sizinle geleyim?' dedi.
Bu diyalogun devam etmesi üzerine PKK'lılar ellerindeki silahları
Aygün'ün üzerine yöneltip otomobilden hepimizi indirdiler. Ancak
Aygün, PKK'lılar ile gitmemek konusundaki ısrarını otomobilden
indikten sonra da sürdürdü. Zor kullanmak tehdidinde bulunan
PKK'lılar 'Tavrımız size yönelik değil partinizin izlediği
politikaya yönelik' dediler. Aygün ise 'CHP olarak Tunceli
ve bölgenin sorunlarının çözümü için Meclis'i olağanüstü toplantıya
çağırdık. Bu mu yanlış politika' yanıtı verdi.
Aygün'ün bu açıklaması da PKK'lıları ikna etmeye yetmedi. Zaman zaman danışman Deniz Tunç ve ben de devreye girerek yaptıklarının yanlış olduğunu anlatmaya çalıştık. Ne var ki Aygün'ü de bizi de dinlemediler. Bir an önce bölgeden uzaklaşmak istiyorlardı. Aralarından biri 'Zaman kaybediyoruz. Panzer gelirse çatışma yaşanır. Hepimiz için kötü olur' diyerek Aygün'ü ormana yöneltti. Aygün'ün beyaz bir tişörtünün uzaktan fark edileceğini düşünüp Deniz Tunç'un üzerindeki koyu mavi renk gömlekle Aygün'ün tişörtünü değiştirdiler.
BU ÇOCUKLAR BANA EMANET
Aygün yanımızdan ayrılmadan önce bizleri kastederek 'Bu çocukların
can güvenliği yok. Bunlar benim emanetim. Bir şey olursa hesabını
nasıl veririm.' diyerek bizimle ilgili endişesini dile getirdi.
PKK'lılar bunun üzerine 'Bizim onarla bir işimizi yok. Sadece sizi
alacağız. Onlara bir şey yapmayacağız' dedi. Bu sırada ben ve Deniz
, Hüseyin Bey'i götürmemeleri konusundaki ısrarlarımızı sürdürdürk.
Ancak PKK'lılardan birisi silahını üzerimize çevirerek 'biz
ayrıldıktan sonra buradan hemen gidin.' dedi. Tereddüt yaşadığımızı
gören Aygün de can güvenliğimizi düşünüp 'Dediklerini yapın hemen
gidin' diye seslendi. Aygün'ü silah zoruyla ormanlık alana götüren
iki PKK'lı gözden kayboldu.
ÇOK DÜZGÜN TÜRKÇE
Ne yapacağımızı şaşırmıştık. Belki bırakırlar diye bir kaç dakika
daha bekledik. Telefonlar çekmediği için kimseye haber de
veremedik. Bırakılmayacağını anlayınca otomobile binip hızla
Tunceli'ye ulaştık ve durumu Emniyet'e bildirdik. Hüseyin Bey'i
kaçıranlara ilişkin en önemli gözlemim her ikisinin de çok düzgün
Türkçe konuşmasıydı. Bu bilgileri de ifademize yansıttıktan sonra
Hüseyin Aygün'ün eşi, babası ve kardeşleri ile bir araya gelip
olayın gelişimi ile ilgili onlara da bilgi aktardık. Tüm bu
yaşananlar sırasında Aygün'ün soğukkanlılığını kaybetmemesi ve
öncelikli olarak bizim can güvenliğimizi gözetmesi dikkatimizi
çekti.