PKKlıdan akılalmaz itiraflar
Abone olTeslim olan 6 PKK'lı akılalmaz itiraflarda bulundular. Dağlıca baskınını ve hava ve kara harekatını anlattılar. İşte itirafları...
Terör örgütü PKK'nın Kuzey Irak'taki kamplarından pişmanlık
duyarak kaçıp güvenlik güçlerine teslim olan 6 terörist akılalmaz
itiraflarda bulundular.
Dağlıca saldırısına 600 PKK'lı teröristin katıldığını,
baskında 11 uçaksavar kullanıldığını belirten PKK'lılar,
"Diyarbakır'daki bombalı saldırıyı örgütün yaptığı kesinlik
kazanınca ayrılmaya karar verdik" diye konuştu.
6 PKK'LI TESLİM OLDU
Kuzey Irak'taki Zap, Çemço, Belakate, Avaşin, Hakurk ve Hınere
kamplarında askeri ve siyasi eğitim alan ancak 2 ay önce KDP
peşmergelerine teslim olduktan sonra Habur Sınır Kapısı'na
getirilerek güvenlik güçlerine teslim edilen 6 PKK'lı terörist
hakkında Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
DAĞLICA BASKINI 2 AY ÖNCEDEN PLANLANDI
Güvenlik güçlerine önemli itiraflarda bulunan PKK'lılar, örgütün Dağlıca baskınını 2 ay önceden planladığını, eylemi planlayıp organize edenlerin Haşim Jirki, Alişer Koçgiri kod adlı Yücel Halis ve Ape Hüseyin kod adlı Kadri Çelik olduğunu söyledi.
Teröristlerden biri şunları anlattı:
DAĞLICA SALDIRISINA 600 KİŞİ KATILDI
"Bu baskınla ilgili uzun süre keşif ve gözetleme faaliyetinde
bulunuldu. Örgüt kış üslenmesine çekilmeden önce ses getirecek ve
kendi tabanına moral verebilecek düzeyde bu denli büyük bir eylem
planlıyordu. Bu baskına saldırı, savunma, keşif ve
gözetleme grubu olmak üzere yaklaşık 600 kişi katıldı.
Ayrıca baskın öncesi Dağlıca'ya yakın olan bir alana Gare dağından
11 Doçka uçaksavar ve havan topu
getirildi. Bu silahlar ağır ve taşıması güç olduğu için 1
haftalık bir yolculukla katırlarla Dağlıca'ya yakın
bölgeye getirildi. 12 askerin şehit olması, 16'sının yaralanması,
8'inin de kaçırılmasıyla sonuçlanan o saldırının bu çapta
olmasındaki sebep ağır silahların da kullanılmış olmasıydı."
'DİYARBAKIR OLAYINI DUYUNCA AYRILDIK'
Diyarbakır'da 3 Ocak günü meydana gelen ve 7 kişinin ölümü, 66
kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan olayın PKK'nın hem üst, hem de
alt savaşçı kadrolarında ciddi çelişkiler yarattığını anlatan
itirafçı şöyle devam etti:
"Bu olay olduğunda kampta önce eylemin devlet güçlerinin
bir provokasyonu olduğu söylendi. Ancak zamanla olay açığa
çıkınca üst düzey yöneticiler, bu eylemi Diyarbakır
kırsalındaki birimin kendi karar ve inisiyatifiyle yaptığını
bizlere söyledi. Ancak yine de insanlar ikna olmadı. Çünkü
örgütün yıllarca uğruna mücadele ettiğini söylediği insanları
Diyarbakır gibi bir yerde bu şekilde vurmasına anlam veremedik. Bu
olay bizde ciddi çelişkiler yaratınca örgütten kopmaya karar
verdik."
'HAVA HAREKATINDA BOMBALANAN KAMPTAYDIK'
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 16 Aralık 2007 günü Kandil Dağı'ndaki
kamplara yönelik düzenlediği ilk hava harekatı sırasında Zergele
kampında bulunduklarını belirten itirafçı şöyle konuştu:
"İlk hava harekatının olduğu gece saat 01.00'de nöbetçiler
havaya iki el ateş ederek operasyonun başladığını duyurdu.
Bunun üzerine silahlarımızı alarak güvenli noktalara mevzilendik.
Bombalama sabah 04.00'e kadar sürdü. Hava aydınlanınca toplandık.
Sonra telsizle kayıp durumu soruldu. Uçaklar ilk başta
örgütün lojistik ihtiyacını karşılayan alım bölgesini
bombaladı. Bombalanan yere yarım saatlik yürüyüş
mesafesindeydik. Hava harekatı sırasında yol altı menfezlerine
saklandık. Saldırı sonrası görüntü vermemek için küçük gruplara
bölünerek, el feneri kullanmama, ateş yakmama talimatı aldık. Nöbet
saati artırıldı, jeneratörler akşam haber saatinde kısa süreli
çalıştırılıyordu. Hava harekatında 5 PKK'lı öldü, 2'si
yaralandı. Hastane, haberleşme, lojistik binası, erzak
depoları ile örgüte ait bir cip, bir kamyon ve bir pikap kamyonet
tahrip oldu."
'OPERASYON SİLAH ATIŞIYLA HABER VERİLİR'
Yüksek tepelerdeki nöbetçiler tarafından ansızın 3 el havaya ateş
edilmesi durumunda, bunun kara harekatının başladığı anlamına
geldiğini, 2 el havaya ateş edilirse hava harekatı başladığı, 1 el
ateş edildiğinde ise tehlikenin sona erdiği anlamına geldiğini
belirten itirafçı şöyle devam etti:
"Hava harekatı bitince lojistik desteğin kesilmemesi için
Kuzey Irak'tan Dodge marka yeşil renkli bir kamyon satın
alınarak kampa getirildi. Ölen örgüt üyeleri için Kortek
kampında cenaze töreni düzenlendi, bu törenden sonra bizi hava
harekatında ölen örgüt üyelerinin bulunduğu uçaksavar tepesine
görevlendirdiler. Biz de odun kesme bahanesiyle kaçarak KDP
karakoluna teslim olduk. Sonra bizi sırasıyla Kasır,
Soran, Mesif ve Duhok kentlerine götürüp sorguladılar. Hava
harekatından önce Kandil'deki kamplarda 1 metrelik yerin altına
kazılan ve etrafı briket ve naylonlarla kapatılan sığınaklarda
kalıyorduk. Ancak hava harekatından sonra doğal mağaralara
geçip sığınakları geçici süreli terk ettik. Hava harekatından sonra
örgüte ait araçlar Kuzey Irak'a sık sık gidip gelmeye başladı,
KDP'lilere ait araçlar da kamplara geliyordu. Hava harekatından
sonra mevcudu 50'nin üzerinde olan her kampa bir omuzdan atmalı 1,5
metre uzunluğunda, 20 santimetre çapında, 30x30 boyutunda tetiği
bulunan Strella denilen füze getirildi. Hava harekatıyla
moral ve motivasyonumuz bozuldu, artık eskisi kadar rahat hareket
edemiyorduk. Örgütte kaçmak isteyen çok sayıda kişi var,
ancak bu fikrini kimse kimseyle paylaşmaz. Çünkü duyulduğu taktirde
ölümle cezalandırılır. Biz çok pişman olduk. Devletimizin
bizi affetmesini istiyoruz, ayrıca örgüte güvenen ve
katılmak isteyenleri de uyarıp örgütün nasıl bir yolda olduğunu
anlatacağız."
Kaynak: Hürriyet