PKKdan Tarafı okumayın emri
Abone olGizemli gazeteci Mehmet Baransu kim? Kimilerince servis haberleri yayınlamakla suçlandı? Ve sonunda Baransu konuştu..
Son dönemin en çok tartışılan gazetecilerinden biri Mehmet
Baransu. Taraf’ta TSK ile ilgili birbiri ardına yaptığı haberler
nedeniyle Türkiye’de yer yerinden oynadı. “İrtica ile Mücadele
Eylem Planı”nı o ortaya çıkardı, Kafes Operasyonu’nu o yazdı.
Yaptığı haberlerle medyada ‘servis edilme’ tartışmalarını başlattı. Bu yılın Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü’nü aldı. Peki bunca tartışmayı beraberinde getiren ‘gizemli’ gazeteci Mehmet Baransu kim?
Akşam gazetesinden Nagehan Alçı, Taraf muhabiri Baransu ile bir araya geldi onun ilginç hikayesini yazdı.
İrtica ile Mücadele Eylem Planı, Kafes Operasyonu, ödül
aldığınız “Pimini çekip bombayı askerin eline verdi” haberi... Son
döneme damga vuran haberlerin neredeyse tamamını siz yaptınız. Ama
sizi aşağı yukarı bir yıldır tanıyoruz. Nereden
çıktınız?
28 Şubat döneminde Aksiyon dergisinde çalışıyordum ve orada da
böyle dosya haberler hazırlıyordum.
- O zaman hikayeyi başa saralım. Gazeteciliğe nasıl
başladınız?
Erzurum’da oturuyorduk, liseyi orada
okudum. Bir gazeteci komşumuz vardı. Bir gün arkadaşıyla
şakalaşırken kör kurşuna hedef oldu ve öldü. Bu olay beni çok
etkiledi. Gazeteci olmaya karar verdim. İstanbul Üniversitesi
İletişim Fakültesi’ni kazanıp İstanbul’a geldim. Okulla birlikte
çalışmaya başladım. AKŞAM’da staj yaptım. Ama Ilıcaklar’la olmadı.
Gazete el değiştirecekti vs. Aksiyon dergisine girdim. 97’nin
sonları. 2000’e kadar çalıştım. Orada değil de bir gazetede
çalışmış olsaydım ismim o zamandan duyulurdu.
- Nasıl haberler yaptınız Aksiyon’da?
Sadettin Tantan’ın Bufalo, Balina operasyonlarını hatırlayın.
Bunların yarısını ben Aksiyon’da, Tantan operasyonları yapmadan
yazdım. Ama maalesef dergiler okunmuyor. Hele o dönem hiç
okunmuyordu. Çıplak kadınlarla dergi satılmaya çalışılıyordu.
- Henüz üniversite öğrencisiydiniz. Öyle kritik haberleri
nasıl yapabiliyordunuz?
Bu ilişkilerle ilgili bir şey. Mesela gümrük kaçakçılığı ile ilgili
haberler yaptım. İlk haberden sonra zaten ihbarlar gelmeye
başlıyor, takip ediliyorsun. Gün Sazak döneminde örneğin, Uğur
Mumcu’nun silah kaçakçılığıyla ilgili kitabında çok yararlandığı
birisiyle konuştum. Yaşım yirmiydi ama o dönem beni Gümrük Bakanı
Rıfat Serdaroğlu dışarıda karşılıyordu, çünkü yolsuzluklarını çok
yazdım.
-Bu kadar parlak haberlerle neden bir gazeteye
geçmediniz?
O dönem beni Milliyet transfer edecekti. Mehmet Yılmaz
olmasaydı!
- Mehmet Yılmaz neden set koydu size?
O gün Milliyet’te operasyon oldu. Benim anlaştığım haber müdürü,
Yılmaz gelince ayrıldı. Benim iş de kaldı. Aksiyon 212 basın
kadromu yapmayınca oradan mahkemelik olarak ayrıldım. Tazminatımı
hâlâ alabilmiş değilim.
- Aksiyon’dan sonra ne yaptınız?
2000’de ayrıldım ve Yalçın Bayer’in yanına gittim. O dönem üç-dört
kez beni yazmıştı. Köşesinde benimle röportaj yapmıştı. Bir dönem
ona yardım ettim. Birlikte bir kitap hazırlıyorduk. Sonra maalesef
kitabı çıkaramadık.
- O sıralarda da size haber servis ediliyor iddiaları var
mıydı?
Ben bu iddialara sadece gülüyorum. Hayır yoktu. Siz yolsuzluklarla
ilgili dosya yazarsanız size dosya gelir. Bu kadar basit. Mesela
Emin Çölaşan’ın Minik Kuş’u yok muydu? Ya da Uğur Dündar’a Arena’da
telefonla ihbar gelmiyor muydu? Onlara neden servis ediliyor diye
ses çıkarmadılar?
Yılın gazetecisi
- Bu yılın Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü’nü aldınız. Pek çok köşe
yazarı, yayın yönetmeni sizi tebrik etti. Ne
hisssettiniz?
Öyle garip bir ülke ki burası! Ödül aldım diye bile üzerime
geliyorlar. Tek bir şey söyleyeyim: O ödülü açık ara farkla aldım.
Beni cemiyetten aradılar ve “Toplantı çok kısa sürdü” dediler.
- Abdullah Öcalan üzerine bir dosya hazırlığınız mı
var?
Hayır öyle bir dosya üzerinde çalışmıyorum. Şu sıra bir kitap
üzerinde çalışıyorum. Yaptığım haberlerle ilgili. Yakında
çıkacak.
Taraf’ın PKK’ya bakış açısını eleştiriyorum
- Taraf’tan önce Güneydoğu ile ilgili haberler yaptınız
mı?
Aksiyon’dayken Güneydoğu’da operasyonlara katılıp
haberler yapıyordum. Kuzey Irak’a kimsenin gidemediği dönemlerde
gitmiştim.
- PKK’ya karşı haberler yapıyordunuz yani?
Tabii, bakın benim ailem Kafkas cephesinde 70’in üzerinde şehit
vermiş bir aile. Ben Kürt’üm ama bir MHP’linin nefret ettiğinden
daha çok PKK ve DTP’den nefret ediyorum. Bizim köy Ardahan’ın bir
köyü. Köyümüz çok sefer PKK baskınına uğramıştır. Birçok yakınımı
yol taramalarında kaybettim. DTP bizden oy alamaz.
- Taraf’ın zaman zaman örgütü sempatik gösteren çizgisinden
rahatsızlık duyuyor musunuz?
Bazen PKK ile ilgili tutumlarından dolayı Taraf’ı eleştiriyorum.
Şemdinli’de bir polis balığa giderken şehit oldu mesela. Bence bu
haber manşet olmalıydı. En az Tokat kadar hassasiyet
gösterilmeliydi. Gerçi son günlerde sert bir duruşları var. İyi bir
noktaya geldi son 15 günde Taraf. Zaten bu nedenle PKK ‘Türk
basınını okumayın’ diye açıklama yaptı. Türk basını dediği
biziz!
Çocuğumuz ABD’de yaşadığımız için orada doğdu
- Sizinle ilgili iddialar biraz da hem son dönemde Taraf’ın
tartışmalı çizgisinden hem de sizin cemaatle ilişkili
olduğunuz inancından kaynaklanıyor. Bu ilişkiyi de Aksiyon’da
çalışmanıza ve daha sonra ABD’ye gitmenize bağlıyorlar. Nedir bu
ABD hikayesi?
Ben üniversiteden sonra Marmara İletişim’de master’a başladım.
Çocuk cinayetleri üzerine çalışıyordum. ABD’de de çok çocuk
cinayeti oluyordu o sıra. Orada akademik çalışma yapıp, tezimi öyle
hazırlamaya karar verdim.
- ABD’ye master sonlarına doğru gitmenizde askere gitmeme
isteği de rol oynamış olabilir mi?
Hayır, hiç. Ben askere geçen sene en zor dönemde gittim. Öyle olsa
asıl o zaman gitmezdim. Biliyorsunuz artık 35’e kadar
erteletebiliyorsunuz.
- ABD hikayesine dönersek... Nasıl finanse ettiniz
gidişi?
1998’de babam emekli olunca o paranın üzerine biraz da ben koydum
ve Başakşehir’den ev aldım. O evi ipotek ettirerek gittim ABD’ye.
Önce evlendim, 10 gün sonra eşimle beraber gittik New York’a. Orada
eşim de ben de çalışıyorduk. Kasiyerlik yaptık. Bir yandan da dil
kursuna gidiyorduk. Sonra çocuğumuz doğdu.
- ABD’de mi?
Evet, şimdi bunu da dillerine dolarlar. ABD’de doğduğu için
Amerikan vatandaşı. Ama biz zaten orada yaşıyorduk. Bazılarının
karılarını, sevgililerini doğum için ABD’ye gönderme planlarını
hatırlıyorum mesela. Uğur Dündar gibi. Ufuk Güldemir Habertürk’te
yazmıştı da utanıp gidememişlerdi. Bizimki öyle değil.
- Master tezine ne oldu?
Orada başta Columbia olmak üzere çeşitli üniversitelerde dersler
aldım, kütüphanelerinden yararlandım ama tezi buraya verecektim.
Sonra buradaki hocam tek bir imza için çağırdı. Büyük masraftı.
Gidemedim. Dolayısıyla master’ı bitiremedim. Nasılsa af çıkar sonra
bitiririm dedim.
- Neden döndünüz ABD’den?
Zaten kalıcı gitmemiştik. Sonuçta ABD’de iyi para biriktirdik, evin
ipoteğini kaldırdık ve döndük.
Askerde sorguya çekildim
- Taraf’taki haberler nasıl başladı?
‘Üsteğmeni Dağda Unuttular’ diye haber yaptım. Şırnak’tan tanıdığım
biri aradı ve olanları anlattı. Araştırdım doğru, gazete de haberi
bastı. O güne kadar asker eksenli hiçbir haber girmiyordu
Türkiye’de. İlk budur. O askerin hikayesi çok etkileyiciydi. Adamı
dağda unutuyorlar sonra da firar etti diyorlar. Aradan üç ay
geçince de şehit ilan ediyorlar. Hani firar etmişti? Ben yaptığım
her haberi yaşarım. Bu haberi de yaşadım. O askerin bir kızı vardı.
Yarın öbür gün o kıza babasıyla ilgili ne diyeceksiniz açıklayın
dedim. Ailesi belki mezarında Fatiha okuyacak, bulun onu diye
yazdım.
- Bir de çok konuşulan Dağlıca haberi var...
O haber bana sızmadı, kendim buldum ve yaptım. Olayla ilgili
gizlilik kararı vardı. Gittim erlerin avukatlarını teker teker
buldum. Dosyaları onlardan aldık. Baktık ki inanılmaz şeyler var.
Bir çocuğun üzerine yıkmışlar, ölmediler diye askerleri vatan haini
ilan etmişler.
- Tam ordu ile ilgili böyle kritik haberleri yaparken
askere gittiniz...
Haziranda gittim askere. Gitmesem yakalanıp hapis cezası
çekecektim. İskenderun’da acemiliği yaptım, Çanakkale’de usta
birliğine katıldım. Ben askeriyede sorgulandım. Tanımadığım iki
kişi bir gün gelip beni Çanakkale adliyesine götürdü.
Küfrettiler.
- Ne sordular?
Gazetedeki yazılara atıfta bulundular. “Nereden alıyorsun? Kimden
alıyorsun?” Ama iki gün önce tanıdığım bir asker beni uyarmıştı.
Ben de aileme haber vermiştim bir şey olabilir diye. Beni
sorgulayanlara dedim ki: Sizin geleceğinizi biliyordum. Bana bu
bilgiyi verenler sizin kim olduğunuzu bilirler. Kurtuluşunuz yok.
Bunun üzerine ortam değişti. Beni bıraktılar.
YAŞ’tan önce belgenin aslı çıkar diyordum
-“İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nı nasıl ele
geçirdiniz?
Bir haber kaynağından aldım. Ergenekon’u
izleyen diğer gazeteciler nasıl belgeler alıyorsa ben de bunu aldım
ve güvendiğim kaynaklara doğrulattım. Aslı kayıp deniyordu ama ben
30 Ağustos’tan önce çıkmasını bekliyordum.
- Bekliyorsanız neden yazmadınız?
Nasıl yazayım? Ben hep belgeli yazıyorum. Şimdiye kadar hiç duyum
haber yazmadım. Kendini çok büyük gazeteci zannedenler duyum
yazıyorlar ama ben yazmam.
- Türkiye’yi sarsan haberlere imza atarken arada bir NTV
haberi yaptınız ki... Trajikomik bir duruma düştü Taraf. Pişman
mısınız?
Evet, o bana kaderin bir cilvesi oldu. İrtica eylem planının
orijinal belgesi çıktığı gün NTV’nin saatinin GMT olduğu ortaya
çıktı. Burada benim hatam oldu, özür de diledim ama sonuçta
savcılığa yanlış kayıtlar gitmiş.