PKKda farklı ses eşittir ihanet mi?
Abone olMilliyet yazarı Taha Akyol, bugünkü 'Kürtler ve Faşizm' başlıklı yazısında hareketin dinamiklerini irdeledi.
PKK'da farklı sesin ihanetle özdeş olduğunu söyleyen Milliyet
yazarı Taha Akyol, bugünkü uçakta tesadüf eseri yanyana seyahat
ettiği Osman Baydemir'le yaptığı diyaloğu anlattı...
İşte Akyol'un yazısından ilgili bölüm:
- Diyarbakır’ın Belediye Başkanı Osman Baydemir’le uçakta yan yana
düşmüştük. Sohbet demokrasiden, liberal aydınlardan açıldı. Ben bir
soru sordum:
- Sizin dahil olduğunuz hareketten niye birkaç tane olsun
liberaller çıkmıyor?! Liberallerin devleti ve orduyu eleştirmesinin
binde biri kadar eleştiriyi PKK’ya yönelten Kürtleri niye
göremiyoruz?!
Net bir cevap vermedi, zaten net bir cevap da beklemiyordum. Çünkü
kamuoyunda isim yapmış hiçbir Kürt, kalben ve zihnen özgürlükçü
olsa bile PKK’ya karşı laf edemez... Hele de PKK’nın zincirindeki
bir halkaysa, Öcalan’a tapınmaktan başka çaresi yoktur!
Osman Baydemir’in “bizde ılımlı, aşırı farkı yok” anlamındaki
sözleri, nüanslara bile tahammül edemeyen bir totalitarizmin
ifadesidir. Küfürlü sözleri ise hem şahsi ‘edep’ seviyesini hem
“totaliter söylem”deki şiddeti yansıtıyor.
En çarpıcı örnek, ömrünü Kürt davasına adayan merhum Hikmet
Fidan’ın sırf “aykırı” durduğu için PKK tarafından 6 Temmuz 2005’te
katledilmesidir. Fidan’ın DTP’li arkadaşları bu “totaliter” korku
yüzünden cenazesine bile katılmadılar!
Leyla Zana taziye ziyaretine gitti ama ısrarlı sorulara rağmen
“cinayeti kınıyorum” demedi!
Kürtlerin demokrasi yolundaki engeli, bu faşizmdir!
‘Farklı ses ihanettir’
Eski DEP’li Yaşar Kaya, “Abdullah Öcalan ilah değil. Kürtler
herkesi eleştirebilmelidir. Kürt aydınları tarafsız olmalıdır”
diyor. (CNN Türk, 17 Eylül 2009)
Doğru diyor ama...
Kürt hareketinde demokratik özgürlüklerin önünde korkunç bir engel
var: PKK’nın ve partilerinin totaliter karakteri; faşizmin lidere
tapınma ideolojisi ile Stalinizmin örgütlenme modeli: Farklı ses
ihanettir!
Diyarbakır’ın Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu’nun
söyledikleri fevkalade önemlidir:
“Hain ilan edilmemek için DTP’yi eleştirmiyorlar... Eleştirilerinde
belli bir noktaya kadar gelebiliyorlar. O noktayı geçtiklerinde
‘hain’ ilan edilmekten korkuyorlar. Kimi hayatından, kimi
statüsünden korkuyor. Bu yüzden eleştirilerinde çok dikkatli
davranıyorlar” diyor. (Yeni Şafak, 15 Aralık 2009)
Bu totaliter faktör, bölgede iş ve girişimci zihniyetinin
gelişmesine de, demokratik yoldan çözüm alternatiflerinin
oluşmasına da engel oluyor.
Demokrat Kürtler münferit değil de toplu davranabilirlerse PKK
totalitarizmi bir şey yapamaz; “totaliter büyü” bir defa
bozulabilirse arkası gelir.
Devletin de terörle mücadele ederken kitleleri PKK’ya yapıştıracak
‘tahrikçi’ davranışlardan sakınması şarttır. PKK’lıların
cesetlerini tekmelemek, kaçma tehlikesi olmayan ‘sivil’leri sıraya
dizip kelepçe takmak gibi davranışlar korkunç derecede yanlıştır.
İçişleri’nin soruşturma açması isabetli olmuştur.
Sade Kürt vatandaş, Türkiye’de gelişen demokrasi ile PKK
totalitarizmi arasındaki farkı günlük hayatında görmelidir. Bu son
derece önemli bir faktördür.