PKK-YPG varlığını sürdürsün diye mücadele edilmiyor

Tülin Türkoğlu tulindindar@hotmail.com

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, kabine toplantısından sonra Suriye’yle ilgili yüksek tonda konuştu.

“Bir gece ansızın gelebiliriz” dedi.

Sayın Erdoğan; Suriye’de yaşanan sürecin ardından sopa gösterme gereğini hissetti. Bu mesajının adresinin belirlenmesi ve belirlenen adres için gereğinin yapılması için bir uyarıydı.

Sayın Erdoğan, “Bir gece ansızın gelebiliriz” dediğinde üzerine alınması gereken ülke Atina’ydı. Bu uyarı yerine ulaştığında hizaya gelmişti Yunanistan.

Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu, Tel Rıfat ve Münbiç’ten sonra Deyrizor’u da PKK-YPG’nin elinden kurtarıp, Rakka’ya yönelmişti. Fakat operasyonlara fren yaptırıldı. PKK-YPG’nin tehdit oluşturduğu yerlerde nokta operasyonları yapıldı.

Yeni Suriye yönetiminin, PKK-YPG’nin silah bırakması, Suriye resmi ordusu dışında hiçbir silahlı gücün olmayacağı, Suriye topraklarında PKK-YPG’nin kontrol ettiği bir alanın olmayacağı kararındaki net duruş ve kararlılık nedeniyle, buna imkân ve fırsat tanınmak istendi.

Suriye’de var olan güçler silah bırakma kararı aldı. PKK-YPG sinsi pazarlıklar peşinde koşuyor. Her kapıyı çalıyor. Her yolu deniyor. Hatta Rusya’dan, Türkiye için arabulucu olmasını istiyor. ABD’nin Ayn-el Arab bölgesine üs kurduğunu bile ifade etti.

Tabi ki Pentagon yalanlandı. İsrail’le irtibata geçti, İran’la temas kurdu. Suriye yönetimi ile görüştü. Resmi Suriye ordusu içinde bile temsil edilmek istediğini bildirdi. Suriye’nin petrolünü yüzde 50 yüzde 50 paylaşmayı önerdi. Ve Reddedildi. Silah bırakmaları dışında bir seçenek sunmadı. ABD ve Rusya’dan destek bulamayınca Avrupa’ya yöneldiler. Kısa süre sonra bakanlık koltuklarında oturamayacak olan Almanya ve Fransa Dışişleri Bakanları, Şam ziyaretlerinde PKK-YPG’nin varlığını sürdürmesi yönünde taleplerde bulundular. Macron kendi başarısızlığını görmek yerine, PKK-YPG lehine açıklamalarda bulundu. Kendi ülkesi Fransa’da iktidarını koruyamayan Suriye’deki güç dengesinde iktidar olabilir mi? Ne kadar dikkate alınır ki…

Türkiye, Suriye konusunda her zaman etkili ve duyarlıydı. O duyarlılığını her şartta korudu. Fakat 8 Aralık’ta yaşanan devriminden daha da güçlenerek çıktı.

Türkiye sahada da masada da gücünü gösterdi.

Trump’ın dediği gibi, “Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde”.

Suriye yönetimi topraklarında PKK-YPG’yi istemiyor. Suriye’deki PKK-YPG varlığı Türkiye’nin de Suriye’nin de kırmızı çizgisi.

Bakıldığında kısa bir zaman sonra ABD yönetimine gelecek olan Trump olumlu sinyaller vermeye başladı. Türkiye, savaşsız çözüm için çok ciddi çaba gösterdi. Unutulmaması gereken, hatırda tutulması gereken gösterilen çaba sınırsız değil.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” çıkışı ve bu çıkışın muhatapları, PKK-YPG varlığını korumaya çalışan batılı ülkelerdir. İran, Fransa, İngiltere ve Almanya başta olmak üzere teröre destek verenler, Suriye üzerine hesap yapan ülkelerin Sayın Erdoğan’ın ifadesini doğru analiz etmeleri ve ona göre hareket etmeleri kendi menfaatlerinedir.

Sayın Erdoğan; “Suriye’nin bölünmesine rıza göstermeyiz. Bu konuda risk görürsek gerekli adımları atarız,

Silahlar gömülecek derken Türkiye bekasını koruma konusunda nasıl bir iradeye sahip olduğunu göstermiştir.

Terörsüz Türkiye hedefimizi öyle ya da böyle gerçekleştireceğiz.

Biz bunun suhuletle olmasını temenni ediyoruz. Bu yol tıkanırsa ve dinamitlenirse o zaman devletin demir yumruğunu vurmaktan çekinmeyiz.

Erdoğan uyardı. Eğer PKK-YPG silah bırakmazsa, Suriye’de farklı bir yönetim ısrarını sürdürürse, batılı ülkeler bu yönde taleplerde bulunurlarsa o zaman Suriye devletiyle birlikte geniş çaplı bir askeri harekât kaçınılmaz olacaktır” dedi.

PKK-YPG varlığını sürdürsün diye mücadele edilmiyor diye de ekledi Sayın Erdoğan.