Şırnak’ta bir gecede pkk yandaşlarına, dağıtılan 35 bin
kaleşnikof marka silahların hesabını vermeden kimse ahkâm
kesmesin.
Bunun üstü örtüp görmezden gelirseniz içinde bulunduğumuz
çıkmazı asla anlayamayız, alınmaya çalışılan önlemleri de boşa
çıkarmış oluruz.
Güvenlik güçleri neredeydi, uyuyorlar mıydı derken,
Asıl ima edilen şeyin TSK içinde yapılanmış feto cu askerler
tarafından dağıtılmış olma olasılığı vahimdi ve bu ihanet, genci
yaşlısı, kadını, çocuğu ayırt etmeden namlunun ucunda can pazarı
yaşatmalarında gizliydi.
Bu hain olayı, aynen darbe girişiminde, saraç hanede
ailesiyle birlikte demokrasiye sahip çıkmaya giden 13 yaşındaki kız
çocuğunun asker tarafından açılan ateş sonrası yaralanınca.
Allah’ım nasıl olur bunlar bizim askerimiz, Türk askeri değil mi,
bana nasıl kurşun sıkar, şaşkınlığı ve hayal kırıklığında
okudum,
1973 yılından bu güne uzanan cemaat yapılanmasının geldiği nokta
43 yılda devlet içinde devlet olmayı başarmışlar, yani paralel
devlet olmuşlar.
Bu yapılanmanın kuruluş, nedeni, amacı, başlangıç aşaması ayrı
bir sorgu nedeni olmakla birlikte, destekçileri, adam devşirip,
kaynak bulmaları, kimlerle dirsek dirseğe yol aldıkları irdelenmeli
bence.
Ak parti kurulduğu günden beri korunan, kollanan bizim çocuklar
dediklerimiz, 15 Temmuzda halkın üstüne acımasızca kurşun
sıkmışlar, İhanetin adam kandırmanın kendini gizlemenin nasıl
yapılacağının dersini vermişlerdir.
Sadece genelkurmay değil devletin tüm kurumlarında hatta paralel
yapıyı bitirilmek üzere kendine görev tevdi eden Ak partinin bile
kılcal damarlarında, kalbinin tam ortasında ur gibi yerleşen bu
fetö yapılanmayı nasıl bir cerrahi müdahaleyle kazıyacak merak
ediyorum doğrusu.
Kimin eli kimin cebinde belli değil.
Diğer siyasi partilerinde bu anlamda çok temiz oldukları
söylenemez.
Darbe bitti diyoruz, tehlike geçmedi…
Hainler tutuklandı diyoruz, kim suçlu, kim masum bilmiyoruz…
Darbe girişiminde bulunan, buz dağının üstünde birkaç parça
buzla uğraşırken altta kimler vardı bilmiyoruz.
Sorular cevapsız sorular….
Halk sokaklara dökülmeseydi, polis askerle demokrasi için
çatışır mıydı?
Boğaz köprüsünde polis halkın arkasında değil de önünde
dursaydı, hatta çatışsaydı vatandaş bu kadar fazla şehit verir
miydi?
Darbeci askerleri tutuklamak için ilk müdahalenin halk
tarafından yapılmış olması, hatta ihtilalci askerlerin elinden
silahları alanlarında onların olması, sadece tutuklamaları polisin
yapıyor olması düşündürücü gelmiyor mu size.
Polis belli saate kadar sadece karakollarında sıkışıp kalması,
önce kendi karakol güvenliğini almaya çalışması, daha sonra halkın
arasına karışması doğru bir strateji midir?
En önemlisi bu ülkenin olağan üstü durumlarda acil eylem planı
var mıdır?
Bakanlar ve vekiller aralarında, ya da kritik yerlerde görevli
olanlar, darbe girişiminde koordine olabilmişler mi?
Yok, bence, hem de hiç, olmadığını üzülerek yaşadık.
Cumhurbaşkanının ve başbakanın nasıl yalnız bırakıldığını da
gördük.
Tek organize olan, demokrasiye inanan, her görüşten, her etnik
yapıdaki yaratıcı, cesur halkın duruşuydu.
Birde vatana sevgisi kaybolmamış, halkla karşı karşıya gelmeyi
varlık sebebine ters görüp, darbe girişimine, katılmayan, vazgeçen
aklıselim askerler vardı.
Ayaklanmayı yarıda bıraktıran da bunlardı …darbe
patlamayan bomba gibi kaldı ortalık yerde….
Tarih hep mi tekerrür edecek,
Bize bunları yaşatanlar utansın
Sadece darbeciler değil, ona imkân veren anlayış da utansın
Milli Eğitimi anlayışını, hükümet eğitim politikası haline
getirip gülen cemaatine her türlü kaynağı veren, çapsız bakanlar
utansın.
Bu yaşananlardan hepimiz hesabımıza düşen öz eleştiriyi
yapmalıyız, demokrasi nöbeti tutanlar, uzaktan seyredenler, Yarında
demokrasiye sahip çıkmalı, ona inanıp daha da güçlendirmeliyiz,
aksi halde sığınacağımız bir korunak olmayacak.