PKK onu ölüm listesinin başına yazdı
Abone olTerör örgütü PKK'nın aydınlara yönelik tehditleri devam ediyor. Örgütün hedefindeki son isim Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü.
PKK'nın infazlarına yönelik açıklamalarıyla dikkat çeken Güçlü, örgüt tarafından tehdit ediliyor. İddiaya göre göre Güçlü'yü ölüm listesine alan terör örgütü, 'özel tim' kurdu.
PKK'nın yaptığı infazlar konusunda Meclis Araştırma Komisyonu'na rapor sunan; Diyarbakır Özel yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na bilgi veren Güçlü'yü, açıklamalardan rahatsız olan terör örgütü, sık sık mesaj göndererek tehdit ediyor. PKK'nın 'özel tim' kurduğu bilgisine ulaşan emniyetin, Güçlü'yü bilgilendirdiği öğrenildi.
İDDİALARI DOĞRULADI
Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine konuşan Güçlü, örgüt tarafından tehdit edildiğini doğruladı. PKK'nın hem grup ve hem de parti aşamasında bütün Kürt örgütlenmelerini, kendi içindeki muhalifleri düşman kabul ettiğini dile getiren Güçlü, bu katliamla ilgili tartışmaların on yıllardır devam ettiğini hatırlattı. Son dönemlerde kendisi ile Kemal Burkay'ın Meclis İnsan Hakları Alt Komisyonu'nda yaptı açıklamaların Türkiye'nin, bölgenin, dünyanın gündemine yerleştiğini; konunun üzerinde tartışmaların yoğunlaştığını anlatan Güçlü şöyle devam etti:
"Kürt aydınları ve siyasetçilerinin büyük bir kesimi, PKK hakkında yıllardır açıkça yazdığım ve her yerde dile getirdiğim görüşlerimi, Meclis'te ve Diyarbakır Savcılığında da dile getirmemden sonra; bu görüşlerime karşılık demokrasi ve eleştiri anlayışıyla bağdaşmayan karşıt görüşler dile getirdiler. Bazı Kürt aydınları ve siyasetçileri, 'PKK sorunu bir iç sorunumuzdur, bu sorunu başkalarıyla konuşmamalıyız' diyorlar. Oysa 21. yüzyılda insan hak ve özgürlüklerini, halkların ve milletlerin kendi kaderlerini tayin hakkını ilgilendiren hiçbir sorun, iç sorun değildir. Bu sorunların hepsi evrensel sorunlardır. Devletin PKK eliyle gerçekleştirdiği, sıradan bir insan hak ve özgürlüklerini ihlal kapsamında ele alınacak bir sorun değildir. Ortada olan gerçek, bir Kürt katliamdır. Bu nedenle, bir iç sorun değil, haydi-haydi evrensel bir sorundur."
"PKK'YI TEMİZE ÇIKARIP, KATLİAMLARI SIRADAN BİR OLAY GİBİ DEĞERLENDİRİYORLAR"
"Bazı Kürt aydını ve siyasetçisi, PKK konusunda kendi tanımlarıyla, benim tanımımı aynılaştırarak soruna yaklaştılar." diyen Güçlü, bazı Kürt siyasetçi ve aydınlarına göre 'PKK bir Kürt örgütüdür. Bu nedenle Kürt örgütünü açıkça ve Kürtlere ait olmayan platformlarda eleştirmemek gerekir' dediklerini aktardı.
"PKK'nın kürt örgütü olması halinde bile PKK'nın Kürtlere ait olmayan platformlarda eleştirilmemesi gerekir" düşüncesinin demokrasiye aykırı, insan hak ve özgürlükleri konseptine de karşıt ve yanlış olduğunu vurgulayan Güçlü, PKK'nın devletin örgütü olarak yapılandırıldığını halen anlamayan Kürt siyasetçi ve aydınlarına Öcalan'ın açıklamalarına bakmalarını istedi. Güçlü şunları söyledi:
"Bazı Kürt aydınları ve siyasetçileri ise PKK'nın katliamını; PKK'nın Kürt liderlerini, yüzlerce Kürt yurtseverini, kanaat önderi ve toplum yöneticilerini, binlerce kendi muhaliflerini, onlarca Türk sol kadrolarını, Kürdistan'ın diğer parçalarında binlerce Kürt yurtsever kadrolarını, binlerce Peşmerge'yi öldürmesini sıradan bir olay olarak değerlendiriyor. Bu Kürt aydın ve siyasetçilerin, vicdanları olmadığı kesin. Ayrıca bunların PKK'ya çıkarcı bir yaklaşım içinde oldukları tartışmasızdır. Kürtlere ait olmayan platformlarda PKK eleştirilmemelidir diyen Kürt aydınları ve siyasetçileri, Kürt platformlarında, özellikle de PKK'nın bulunduğu ve tertiplediği platformlarda da konuşmuyorlar, susuyorlar, PKK'yı eleştirmiyorlar. Bundan bir dönem önce Diyarbakır'da Kürt Konferansı yapıldı. Bu konferansa birçok Kürt siyasetçi ve aydın; Kürt siyasi çevre de katıldı. Bu konferans, yıllar sonra oluşmuş bir platformdu. Bu platform, hesaplaşma, muhasebe, ortak kararlara varma platformu olmalıydı. Muhasebe edilecek ve yargılanacak güç de PKK idi. Ne yazık ki o konferansta PKK hiçbir şekilde eleştirilmedi."
"ÇIKARLARINDAN DOLAYI SESSİZ KALDILAR"
Yabancı platformlarda PKK'nın eleştirilmesine karşı olanların Kürt platformlarında da 'birlik' ve benzeri gerekçelere sığınarak, PKK'yı temize çıkardıklarını dile getiren Güçlü, PKK'yı eleştirecek aydınların da konferansa çağrılmamasının ayrı ve temel bir sorun olduğuna dikkat çekti.
"Kendisine Kürt aydını ve siyasetçisi diyenlerin, bu soruna karşı sessiz kalmamalarıydı. Oysa PKK korkusundan ve çıkarlardan üstelik de küçük çıkarlardan dolayı buna sessiz kaldılar." diyen Güçlü, "Beni ve Kemal Burkay'ı eleştiren Kürt aydınları ve siyasetçileri (Öcalan'ın vekili Ş. Elçi hariç), bizim dile getirdiğimiz görüşlere karşı da bir görüş ileri sürmüyorlar. Yazdıklarımızın ve dile getirdiklerimizin doğru olup olmadığı konusunda bir irade beyanında bulunmuyorlar.
İKİ YÜZLÜLÜK YAPIYORLAR
Örneğin, PKK'nın Kürt lideri Ferit Uzun'u öldürmediğini, PKK Merkez Komite Üyeleri Haki Karer, Çetin Güngör, Resul Altın Ok, yüzlerce Kürt yurtseverini ve diğerlerini öldürmediklerini ileri süremiyorlar. Bazıları da ahlaki olmayan bir şekilde birkaç standartlı davranıyorlar: Kendileri Türk Meclisinde milletvekili oluyor, devletin verdiği milletvekili emeklilik maaşı ile besleniyor, ama Meclis'i 'meşru görmüyor' görünüyor. Eğer birileri Meclis'i meşru görmüyorsa, o platformda yer almamalı, emeklisi olmuşsa o kurumun maaşını almamalı. Bunu da yapmayarak, birkaç standartlı davranıyorlar. İkiyüzlülük yapıyorlar. Bazıları da PKK'nın katliamını, küçümsüyor, katliamı PKK'nın sıradan bir hatası olarak değerlendiriyor. Şıvan Hareketi ve DDKO Komünü üyesi, Eski DEP Milletvekili dostum Mahmut Kılıç ve birçok Kürt aydını, siyasetçisi bu yaklaşım içinde. Bu yaklaşımı dehşet ve ibretle izliyorum." diye konuştu.