PKK Kandilden böyle dağıldı
Abone olMuhtemel sınırötesi operasyona karşı terör örgütü Kandil'deki güçlerini dört bir yana dağıttı.
PKK terör örgütünün saldırılarının son dönemde aniden artış
göstermesi dikkatlerin yeniden bu örgütün faaliyetlerine
çevrilmesine yol açtı.
Örgütün gerek kırsal alanda, gerek büyük kent merkezlerindeki
saldırılarının gerisinde nasıl bir strateji değişikliğinin yattığı,
zihinleri meşgul eden en önemli sorulardan biri bugünlerde.
PKK teröründeki tırmanışı son derece karmaşık bir denklemin içinde
değerlendirmek gerekiyor. Bu denklemdeki değişkenlerin çoğu bir
şekilde Kuzey Irak'a çıkıyor.
Örneğin, örgütün yöneticilerinin neredeyse tümü, Kuzey Irak'taki
Kandil Dağı'nda karargâh kurmuş durumda. Terörist kadroların
eğitimleri Kuzey Irak'ta veriliyor.
Örgüt, önemli ölçüde Kuzey Irak'taki Talabani ve Barzani
yönetimlerinin kendisine sağladığı emniyetli hareket sahası içinde
faaliyet gösteriyor. Bu çerçevede PKK'nın Barzani ve Talabani ile
ilişkilerini de büyüteç altına almak gerekiyor. PKK'nın İran'la da
çatışmaya girmesi denklemdeki en önemli değişikliklerden biri.
Kuzey Irak, artık İran'la PKK arasında bir çatışma bölgesi de aynı
zamanda. Ayrıca, Irak'ın tümünde işgal otoritesi olan ABD'nin
PKK'nın varlığına göz yumması ve Türkiye'yi Kandil'e dönük bir
harekâttan caydırması örgütün rahat bir şekilde nefes almasını
sağlıyor.
Arkadaşımız Namık Durukan, Kuzey Irak'a giderek denklemin bütün bu
parametrelerini tek tek inceledi. İşte Durukan'ın soru - yanıtlar
şeklindeki izlenimleri...
Terör örgütü PKK'nın hem kırsalda güvenlik kuvvetlerini hedef alan,
hem de turizm merkezleri de dahil olmak üzere kent merkezlerinde
sivillere dönük eylemlerinde gözle görülür bir artış var.
Kırsaldaki eylemlerle başlayalım. Bu artış nasıl açıklanabilir? Bu
saldırılar PKK'nın stratejisi açısından ne anlama geliyor?
PKK'nın son dönemlerde eylemlerini artırması ilk bakışta şaşırtıcı
gözüküyor. Abdullah Öcalan'ın yakalanması sonrasında yaklaşık 3 bin
500 dolayında terörist örgütü terk etmişti. Bunlar arasında örgütün
bazı üst düzey yöneticileri de vardı. Oysa şu anda örgüt saflarında
faaliyet gösteren ve eylemlere katılanların neredeyse tamamına
yakını 1999'da, yani Öcalan'ın yakalanmasından sonra örgüte
katılanlardan oluşuyor. Bu kadroların bir bölümü Türkiye'den, bir
bölümü ise Avrupa'dan geldi.
Son eylemler, uzun bir süre tecrübesiz ve silah kullanma
yeteneğinden yoksun oldukları varsayılan dağ kadrolarının, aslında
son dönemde hazırlık düzeylerini yükselttiklerini ve cephane
tedarikini önemli ölçüde tamamladıklarını gösteriyor.
Risk almıyorlar
İlginç olan bir nokta, teröristler eylemlerinde yeni teknolojiyi
kullanmaları ve kendileri açısından risk taşımayan eylemlere
yönelmeleri. Örgütün bomba eğitimi konusunda da aşama sağladığı
anlaşılıyor. Örgüt, bu çerçevede yeni teknoloji kullanan özel
kuvvetler oluşturdu. Son eylemlerin büyük bölümü bu özel kuvvetler
tarafından gerçekleştirildi.
Örgüt, son eylemleriyle gündemden düşmediğini, gücünü
kaybetmediğini ve Kürt sorununda tek muhatabın kendisi olduğunu
ortaya koymak istiyor, 'Eski gücümüzdeyiz, yok olmadık" mesajını
veriyor.
PKK, özellikle büyük şehirlerde ve turizm merkezlerinde sivilleri
hedef alan bombalama eylemleriyle ne amaçlıyor?
Kırsal kadroları zayıfladı
Bu eylemlerin iki ana nedeni var. Birincisi örgütün, kırsalda
eskisi gibi tutunamaması. Son haftalarda kırsaldaki eylemlerde
artış olsa da, bu saldırılar 1990'lı yıllardaki gibi bir cephe ve
mevzi savaşı konsepti içinde değil. PKK'nın kırsaldaki kadroları
eskiye kıyasla bir hayli azalmış durumda. Bu nedenle kırsalda mevzi
saldırılar yerine vur - kaç taktiği ile tasarlanmış, uzaktan
kumandalı bomba ve mayın patlatma gibi risk taşımayan eylemlere
yöneliyorlar.
Benzer şekilde, kentlerde de sansasyonel eylemlere girişiyorlar.
Örgüt turizm merkezleri ile ekonomik tesislere yönelik eylemlerini
arttırarak, istikrarsız bir ortam yaratıp sürekli tehdit unsuru
olduğunu hem Ankara'ya hem de uluslararası camiaya etkili bir
şekilde hissettirmek istiyor. Bu bağlamda kadrolarda farklılıklar
olmasına karşılık, kırsaldaki eylemlerle kentlerdeki eylemler
arasında tam bir hedef birliği var.
Bin terörist Türkiye'ye geçti
Kuzey Irak'ın dağlık alanları ile Kandil'de faaliyet gösteren PKK,
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölgeye yığınak yapmasıyla teröristleri
çeşitli noktalara dağıttı
Türkiye'nin geride bıraktığımız aylarda Kuzey Irak'a müdahale
niyetini açıklamasından sonra çıkan haberlerde, muhtemel bir
harekâta karşı önlem olarak, PKK'nın Kandil Dağı'ndaki unsurlarının
büyük bir bölümünü küçük gruplar halinde Kuzey Irak'a dağıttığı,
dolayısıyla Kandil'deki PKK varlığının büyük ölçüde zayıfladığı
belirtilmişti. Bu doğru mu?
Doğru. Başta Kandil olmak üzere Kuzey Irak'ın iç kesimlerindeki
dağlık alanlarda faaliyet gösteren PKK, silahlı güçlerinin büyük
bölümünü, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölgeye asker yığması üzerine
geçen mayıs ayında muhtelif noktalara dağıtmıştı. Örgüt, İran
sınırına bakan Kandil dağındaki silahlı gruplarını Türkiye'ye yakın
kesimlerde yer alan Amediye ilçesi sınırlarında yer alan Metina ve
Gare dağları ile Şemdinli'nin karşısına düşen Zagroslar, Hakurk,
Çukurca'ya yakın mesafede bulunan Zap ile Uludere'nin karşısındaki
Haftanin ve Sınaht bölgesine kaydırdı.
Kandil Dağı'nda bulunan ve ayrıca bu noktalara kaydırılan
PKK'lıların sayısının 1500 dolayında olduğu tahmin ediliyor. Bin
kadar silahlı örgüt üyesi ise son üç ay içinde Türkiye topraklarına
geçti.
Kandil'de PKK varlığının azalması tamamen taktiksel yöntemlere
dayanıyor. PKK'nın geçen yıl bu zamanlarda Kuzey Irak'ta
bulundurduğu silahlı unsurlarının sayısı 5 bin dolayındaydı.
Kandil'de hazırlık var
Kandil, Türk sınırının yaklaşık 200 kilometre kadar güneyinde, İran
sınırına bakan dağın adı. Dağın tepesi ve Batı etekleri Irak
sınırlarının içinde. Doğudaki etekleri ise İran'ın içinde kalıyor.
Kandil denildiğinde dağ ve çevresindeki yerleşim birimlerinin
oluşturduğu bütün bir bölgeyi anlamak gerekiyor.
PKK, yıllardır yönetim ve eğitim üssü olarak işte Kandil
çevresindeki bu bölgeyi kullanıyor. Kandil'in kuzeyi Barzani,
batısı ise Talabani bölgesinde kalıyor. Bu bölgede PKK varlığı
gözle görülür bir şekilde kendini hissettiriyor. Silahlı güçlerinin
büyük bölümünü taktik amaçlarla dağıtmasına karşılık örgüt, halen
Kandil'e ulaşan ana ve patika yollarda denetimlerini
sürdürüyor.
Dağ çevresinde 30 köy var
Bölgede olası büyük operasyonlara hazırlık amacıyla olağanüstü
büyük önlemlerin alındığı göze çarparken, teröristler her an
bölgeyi terk edebilecek bir organizasyona sahipler. Kandil Dağı
çevresinde bulunan köylerde kamp kuran örgüt, köylülerle birlikte
yaşıyor.
Bu köylerin sayısı 30 dolayında. Karayılan ve diğer konsey üyeleri
de bu köylerde yaşıyorlar. Köylere girip çıkan araç ve insanlar
sıkı kontrolden geçiriliyor. Örgüt, ulaşımını ciplerle yapıyor.
Murat Karayılan genel af istiyor
Karayılan kırsaldaki ve kentlerdeki eylemleri durdurmak için
Ankara'dan ne talep ediyor?
Birincisi, örgütün yöneticilerini de kapsayan bir genel af
çıkarılması.
Karayılan, affın kapsamı içinde Öcalan'ın adını geçirmedi, yalnızca
İmralı'daki koşulların iyileştirilmesini istedi.
Anayasa'nın değiştirilerek Kürtlere "kurucu ortak" statüsünün
verilmesi.
Kürtçenin ikinci resmi dil olarak kabul edilmesi.
Köy koruculuğunun dağıtılması. Göç edenlerin köylerine dönmelerinin
sağlanması.
Affedilen örgüt üyelerinin siyasal sürece katılmaları için gereken
imkânların yaratılması.
Örgütte çok başlılık yaşanıyor
Kentlerdeki eylemleri gerçekleştiren TAK adlı örgüt nedir? TAK'ın
PKK içindeki konumu nedir?
Türkiye'nin batısındaki turistik ve ekonomik hedeflere yönelik
eylemlerin çoğunu Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) adlı örgüt
gerçekleştiriyor. TAK, aslında PKK'nın bir yan kuruluşu. Öcalan'ın
1999'da yakalanmasından bir süre sonra kuruldu.
Kuruluşunun gerisinde Öcalan'ın hapiste olduğu ve kırsaldaki
kadroların güç kaybettiği bir dönemde PKK'nın "Apocu ruhla
donatılmış kadrolarla" kentlerde etkili olması düşüncesi yatıyor.
Bu projenin mimarı, İmralı'da ömür boyu hapis cezasını çeken
Abdullah Öcalan'dan başkası değil.
Kadrolarının büyük bir bölümü Kandil'de eğitildi ve ardından
gruplar halinde Türkiye'ye gönderildi. TAK, 2000 sonrasında
kentlerde eylemlere girişti. Ancak kent eylemlerindeki yoğunlaşma
2003 ve sonrasında bariz bir şekilde hissedildi.
TAK'ın başındaki Suriyeli Erdal
Yürütme Konseyi Başkanı sıfatıyla örgütün dağ kadrolarının lideri
konumunda olan ve halen Kandil'de bulunan Karayılan, Antalya'daki
son terörist saldırı da dahil olmak üzere şehir eylemlerini
üstlenmedi. Karayılan sadece ekonomik hedeflere yöneldiklerini
(boru hattının bombalanması gibi) söyledi. Bu sözleri ne derece
doğru? TAK, gerçekten de PKK liderliğinin bilgisi dışında hareket
edebilir mi?
Bu sorunun yanıtı, hem evet, hem de hayır. TAK'ta Kuzey Irak'ın
dağlık alanlarında faaliyet gösteren PKK kamplarında hızlı
eğitimden geçirilerek oluşturulan özel birlikler yer alıyor.
TAK'ın hücre biçiminde örgütlenen kadrolarının tümü de Türkiye
kökenli Kürtlerden oluşuyor. Buna karşılık, TAK'ın başında Bahoz
Erdal adında bir Suriyeli var. Bahoz Erdal, aynı zamanda PKK'nın
askeri kanadının da (HPG/ Halk Savunma Güçleri) da başında
bulunuyor.
TAK'ın eylemlerinin bir bölümü doğrudan Erdal'ın Türkiye'deki
hücrelere emir vermesiyle gerçekleşiyor. Ama bazı durumlarda
Türkiye'deki hücreler de örgütü bilgilendirmeden - şartları
olgunlaşmış görüp - kendi başlarına karar alabiliyorlar.
Talimatlar görmezden geliniyor
Karayılan istese TAK'a söz geçiremez mi?
Karayılan, TAK liderliğine talimat verebilir. Ancak Erdal'ın
Türkiye'de pek çok noktaya dağılmış olan hücrelere talimatlarını
istediği süratte ulaştırabilmesinde kopukluklar da olabiliyor. Bu
durum, zaman zaman herkesin kendi başına hareket edebildiği bir çok
başlılık ortamı yaratabiliyor.
Ayrıca PKK'nın üst yönetiminde zaman zaman görüş ayrılıklarının
çıkması alt kademelerde talimatların görmezden gelinmesine de yol
açabiliyor. Örgütün kadroları içinde şu an şiddet eylemlerinin
artırılmasını savunanlar olduğu gibi, tersine eylemlerin
dizginlenmesini isteyenler de var. Ama şurası bir gerçek ki,
güçlenmekte olan birinci grup.
Bu ikilik, PKK'yı yöneten 11 kişilik Başkanlık Konseyi'ne de
yansıyor. Konseyde şiddet yanlıları çoğunluğu oluşturuyor.
Dolayısıyla, Karayılan kent eylemlerine karşı olduğunu açıklasa da
Erdal konsey içindeki şiddet yanlılarından aldığı destekle
kentlerdeki eylemlere devam ediyor. Bu anlamda Karayılan'ın kent
eylemlerine karşı olduğunu açıklaması geçerlik taşımıyor.
Bunun bir başka nedeni daha var. O da Karayılan'ın 23 Ağustos'ta
Kandil'deki basın toplantısında yaptığı açıklamalar. Karayılan, bir
yandan kentlerdeki eylemlere onay vermediğini söylerken, diğer
yandan kentlerde ve kırsaldaki eylemleri sona erdirmek için bir
dizi öneri getirdi.
Tersinden okunduğunda, kentlerdeki eylemleri durdurabilme imkânına
sahip olduğunu hissettirdi ama bunu bir dizi koşula bağladı.