Son yıllarda terör örgütü PKK can çekişiyor. Buna rağmen terörist canilerin son çırpınışları göz ardı edilmemeli. Son olarak Başkentteki terör saldırısı tam da bunu gösteriyor.
2015’ten bu yana güvenlik güçlerimiz, teröre soluk aldırmıyor. Terörle mücadelede tarihin en başarılı süreci yönetildi.
Savunma sanayiindeki teknolojik gelişmeler,
İnsansız hava araçlarımız,
Siyasi iradenin kararlılığı,
Güvenlik güçlerimizin başarılı operasyonları
Başlıca faktörler olarak sıralanabilir.
Ülkemizin yürüttüğü diplomasi , Suriye ve Irak başta olmak üzere sınır ötesi harekâtların yolunu açıyor. Böylece terör sınır ötesinde konuşla namadığı gibi sınırdan geçişi de engelleniyor. Bu nedenle örgütün faali yetleri yalnızca cılız eylemler oluyor. PKK doksanlı yıllarda yaptığı kala balık gruplarla saldıramıyor. Onun yerine tekil bombalama ve intihar saldırıları gerçekleştiriyor.
Gerilla yöntemi terk edilmiş durumda. Şehir yapılanmasını deniyorlar, bu yapılanma da başarısız oluyor. Şimdi PKK’nın elindeki tek yöntem derin yapılanmalar.
Bu nedenle MİT ve Emniyet; örgütün istihbarat yapılanmasını çökertmek için operasyona başladı. Bu operasyonlar oldukça önemli 10 ay boyunca izlenen örgüt üyelerinden 90'ı gözaltına alındı. Önümüzdeki günlerde bu operasyonlara daha yüksek ivme kazandırılacağını tahmin ediyorum.
Ayşenur Arslan terör sevici mi?
Ayşenur Arslan’ın büyük tepki çeken ekran konuşması oldukça rahatsız ediciydi. Televizyon ekranında olmak aynı zamanda büyük bir sorumluluk bilinci taşımayı da beraberinde getirmeli. Çünkü o ekrandan etkilenen milyonlar var. Bu tüm farklı düşünceleri yansıtan televizyon kanalları için geçerli bir bakış.
Ayşenur Arslan’ın elinde bağlı olduğu herhangi bir metin mevcut değildi. Gözleri kamerada, aklı başka bir tarafta boşluğa konuşurca sına boş boş konuştu. Bu konuşmada ekran bilinci ve ekran sorumlu luğu hiç yoktu. Evinde kendi siyasi görüşüne uygun arkadaşlarıyla sohbet edebilir bu konuda, ettiği sohbet onu bağlar. Ama ekranda ağzından çıkan söz delil niteliğindedir.
Hele de söz konusu terör;
Başkent’te ve İçişleri Bakanlı önündeyse,
Gencecik yirmi sekiz yaşında bir veteriner teknisyenimiz caniler tarafından öldürülmüşse,
Geride gözü yaşlı genç bir kadın ve daha birkaç aylık evladı babasız kalmışsa,
Ayşenur Arslan’ın yüzünde bunun acısını görmeyi ve duyarlılık göstermesini beklerdim. Çünkü insani vicdan bunu gerektirir.
Yaşanan olayın planlanmasına, oluş şekline dair pek çok soru işareti var. Fakat dayanağı olmayan, bilgi eksiklikleriyle yorum yapmaya çalışmak…
Konuşmak için çabalamak…
Böylesi ciddi bir olay karşısında oldukça ciddiyetsiz gayri ciddi bir dili ve duruşu var. “Baltalar elimizde / Uzun ip belimizde” şarkısını, “Tabancalar elimizde / Bombalar belimizde” diye söylüyor. Kendince alaycı bir melodiyle söylüyor. Aracın neden Kayseri’den alındığını Ankara’da ki herhangi bir aracın düz kontak yapılarak çalınabileceğini anlatıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir televizyon kanalında bu kadar önemli, bu kadar ciddi bir olaya bu kadar gayri ciddi ve ciddiyetsiz yaklaşıldığı görülmemiştir.
Bu yaptığı davranış kabul edilemez.
Bu kesin olan.
Ama tutuklama ya da nezaret olmamalıydı.
Öylede oldu.
İfadesi tabi ki alınmalıydı. Bu ifade alınması aynı zamanda bu milletin sinir uçlarına dokunulmaması gerektiğinin de mesajıydı Ayşe Arslan’a.