Pınar Gültekin'in telefonu incelendi! Katilin şantaj iddiaları yalan çıktı
Abone olPınar Gültekin'i canice öldüren ve yakan Cemal Metin Avcı, kendisine hemcinsleriyle olan görüntüleriyle şantaj yapıldığını iddia etmişti. Bunun üzerine hakim Gültekin'in telefonun şifresini ABD'deki şirketten istemişti ve iddia edilen görüntülere rastlanmadı.
Muğla’da erkek arkadaşı Cemal Metin Avcı tarafından öldürülen
Pınar Gültekin cinayetinin 8. duruşması Muğla 3. Ağır Ceza
Mahkemesinde başladı, ABD'den beklenen Android şifresi geldi, iddia
edilen görüntülerin hiçbirine rastlanmadı.
Duruşma öncesi Gültekin ailesinin avukatı Dr. Rezan Epözdemir yaptığı açıklamada, ABD’den istenen müzekkereye istinaden istenen cep telefonu şifresinin çözüldüğünü ve sanık Cemal Metin Avcı’ya ait telefonda hiçbir kaydın bulunmadığını açıkladı.
‘‘Cemal Metin Avcı’ya ait herhangi bir bilgi veya görsel bulunmadığı anlaşılmıştır’ denildi’
Avukat Epözdemir açıklamasında, şunları kaydetti:
“16 Temmuz’dan beri yaklaşık bir buçuk yıldır bizim de mağdur aile
vekilliği yaptığımız bir süreç var. 16 Temmuz 2022 tarihi itibari
ile bir cinayet işlendi burada. Maktul önce odunla, daha sonra
benzinle yakıldı. Diri diri yakıldı. Akabinde 1.83 boyunda ve 68
kilo olmasına rağmen cenin pozisyonunda varile konuldu, üzerine
beton döküldü ve dereye atıldı. Cinayet o kadar planlı ve
senkronize idi ki sonrasında, önce sim kart üçe ayrıldı, akabinde
telefon üçe ayrıldı ve cinayet mahallinden uzaklara bırakılarak
aslında sanık izini kaybettirmeye çalıştı. Cinayet failinin
olduğunun ortaya çıkmasını engellemeye, bertaraf etmeye çalıştı.
Akabinde biz, müteakip defalar son bir buçuk yıldır soruşturma ve
kovuşturma aşamasında bu cinayetin tek başına işlenemeyeceğini
ifade ediyorduk ve söylüyorduk. Muhakkak suç delillerini gizleyen
ve yok eden veya cinayete iştirak eden başkaca faillerin olduğunu
söylüyorduk. Cinayet tek sanığın üzerine yıkılarak dosya
kapatılmaya çalışılıyordu. Ama geldiğimiz noktada 6 sanıklı bir
davaya dönüştü.
Hemcinslerimle görüntülerimi çekti demişti
Bir buçuk yıldır yaklaşık biz Amerika Birleşik Devletleri’nden maktulenin telefonuna ait Android şifresini bekliyorduk. Burada da söyledik, reddi hakim taleplerimizi ilettik ve dedik ki ‘Burada yargılanan sanıktır, bir kadını özel hayatı üzerinden yargılayamazsınız. Kovuşturma aşamasında ‘benim hemcinslerim ile görüntülerimi çekti, onunla ilgili beni tehdit etti, şantaj yaptı, o yüzden öldürdüm’ dedi. Ne yazık ki mahkeme sadece sanık ifadesi ile ısrarla ABD’den maktulenin geriye dönük 2 yıl boyunca maktulenin yazışmaları, mesajları, görüntüleri ve paylaşımlarının tamamına ilişkin Android şifresini istemişti. Bir buçuk yıl bu mahkemeyi sürüncemede bırakan müzekkere cevabı geldi, döküm yapıldı, Android şifresi ile birlikte telefon incelendi. Siber suçlar kapsamında ve dosya geldi.
Raporda, ‘Bu görüntülerde Cemal Metin Avcı’ya ait herhangi bir bilgi veya görsel bulunmadığı anlaşılmıştır’ denildi. Yani bir buçuk yıl boyunca biz sadece sanığın cezasını minimize etmek ve sorumluluktan kurtulmak amacıyla kurgu şeklinde dermayen ettiği haksız tahrik savunmasını itibar ettik.
O kapsamda adeta maktulenin hunharca, vahşice katledilen maktulenin özel hayatını tartışılır hale getirdik. Cinayeti meşrulaştırmaya çalıştık. Telefon görüntülerini de cinayet dönemi ile örtüşmeyecek şekilde geriye dönük iki yıl istedik. İki yılın sonunda aslında ortada hiçbir şeyin olmadığı ortaya çıktı. Kim verecek şimdi bunun hesabını? Adli Tıp raporu diyor ki 'Henüz yaşarken boğuldu, diri diri yakıldı’. Buna itiraz ediyor sanık müdafileri. Genel kurula gidiyor. Adli Tıp Genel Kurulu 30 tane akademisyen ile diyor ki ‘Henüz yaşarken yakıldı diri diri ve boğmayla ölümü meydana geldi’ diyor. ‘Ölüm zamanını tespit edemiyorum, çünkü dokular bile yanmış’ diyor. Biz artık 8. celsede karar istiyoruz. Emsal mahiyette bütün sanıkların cezalandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda da ulusal, uluslararası bütün hukuki yolları sonuna kadar takip edeceğiz.”