Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Bulvar gazetesinde Üsküdar adliyesinde çalışıyordum. Günaydın'ın
muhabiri Yekta Yaktı kan ağlıyordu elimden. Hergün bir haber
atlıyor hergün gazetecilik mesleğinin duayeni, polis muhabirlerinin
ağabeyi Behiç Kılıç'tan fırça yiyordu Yekta.
Birgün gelip beni Günaydın'a götürmek istedi.
"Hayır" dedim...
"Seni Behiç Abi görmek istiyor" dediğinde,
heyecandan küçük dilimi yutacaktım neredeyse. "Efsane
İstihbarat Şefi Behiç Kılıç" benimle görüşmek
istiyordu.
Traşımı oldum, güzel kıyafetlerimi giyindim, Yekta ile birlikte
Günaydın'ın Cağaloğlu'ndaki binasına vardık...
İşte onun karşısındayım...
Tir tir titriyorum...
-Hoşgeldin hayatım!
-Hoşbulduk abi...
***
Yekta'ya döndü sonra...
"Bu mu lan seni hallaç pamuğu gibi savuran?
Yekta sus pus!
Ben hala titriyorum...
Behiç Abi, o iri cüssesiyle arkasına yaslandı ve hayatımı daha
sonra şekillendiren şu sözleri söyledi:
-Yarından itibaren Kartal adliyesinde Günaydın gazetesi
adına çalışacaksın!
Nasıl yani?
Ben.. Ben 1 milyon tirajlı Günaydın'da çalışacağım öyle mi?
Aynen öyle!
Elimdeki Zenit makina ile ertesi gün Kartal adliyesinin yolunu
tuttum...
Bir süre sonra da Sabah muhabiri Erhan Bağcı'nn korkulu rüyası
oldum!
***
Kötü bir resim çekmiştim birgün...
Behiç Abi dia filme şöyle bir baktı...
-Ben bu resmi ne yapayım şimdi?
Ikıla sıkıla dedim ki:
- Abi ben Zenit makina ile yapıyorum bu işi...
Kıyameti kopardı!
Bağırdı, niye bundan haberdar olmadığını sordu...
Bense kovulacağıma kesin gözüyle bakıyordum.
Behiç Abi, çekmecesinden bir makina çıkardı:
-Al!
Aman Allah'ım...
Zenit'ten Nikon F2'ye terfi etmiştim.
Hem de bir kuruş ödemeden.
Behiç Abi beni başarılı bulmuş, bana Nikon marka bir makina hediye
etmişti.
O makine beni ihya etti!
Gazetecilik mesleğinde bir değil 5 adım daha öne çıkmıştım.
***
Günaydın yıllarının sonuna doğru gelmiştik artık.
Behiç Abi çağırdı:
-Hadi ben gidiyorum.
Nereye gideceğini sormadım bile!
Anlamıştım beni istediğini...
"Abi seninle ölüme giderim!"
Gittim!
Bugün'e...
Oradan da ayrılık vakti gelmişti!
Dedi ki:
-Gidiyoruz!
-Hay hay!
Nereye?
Meydan'a...
-Abi tamam ama.. Bir şartım var... Ben politika muhabiri olmak
istiyorum!
-Yapabilir misin?
Yaptım!
Behiç Abi destek verdi ben de yaptım...
Türkiye'yi karış karış gezdim Demirel'le...
Çok başarılı işler çıkarıyordum...
***
Abbas yine yolcuydu...
Behiç Abi, Çiller'e yapılan haksızlık uğruna Meydan'da ceketini
aldı gitti.
Yeni Günaydın'a...
E Behiç Abi giderse ben durur muyum?
Birkaç gün sonra Yeni Günaydın'daydım...
Gezilere devam...
Derken...
Telefon açtı:
-Ankara'ya gidiyorsun.
-Tamam!
-Orada çalışacaksın, orada olacaksın...
-...?
-Yazar olacaksın!
***
Yazdım!
Yazdık!
Akşam'da Mehmet Ali Ilıcak'ın gazetesinde, HBB'de hep
birlikte olduk...
Ve 28 Şubat süreci...
Çiller'e yapılan darbe herkesten önce Behiç Kılıç'a sirayet
etti.
O güne kadar hiçbir sıkıntısı olmayan Behiç Kılıç, Yeni Günaydın'da
yaptığı yayınlarla, adeta dava yağmuruna tutuldu. Mesut Yılmaz ve
etrafı, o cüsseli adamı boğmak için her şeyi yapıyordu.
Yaptılar!
Ne evi kaldı...
Ne de barkı...
Malını, mülkünü her şeyini mahkum olduğu tazminatlara
verdi.
***
Yıl 2005...
Behiç Abi çaresiz...
Pınar'ı biricik kızını Fransa'ya okula gönderecek...
Pınar büyük başarı elde etmiş...
Burs almış...
Ama Fransa'ya gidecek ya da Pınar'ı orada idare edecek para
yok.
Gururluydu Behiç Abi...
Hiçbirimizin bundan haberi yoktu...
Peyma yenge hastalanmış, parasızlıktan ölümle pençeleşiyordu.
Birgün aradım...
Dedim ki:
-Abi, bir şey söyleyeceğim kızma.
-Kızmam söyle.
-Abi İnternethaber'de yazı yazıyorsun. İzin verirsen yazdıklarına
karşı küçücükte olsa, bütçene katkıda bulunmak istiyorum.
Offff....
Nasıl sevindi, nasıl mutlu oldu....
Ağlayarak sevincini paylaştı...
Pınar'ı anlattı...
Bu paranın Pınar'a yapacağı katkıyı anlattı...
***
Sürekli görüşüyorduk...
Dialize giriyordu iki günde bir...
Arada kebap kaçamağı yapıyorduk...
Birgün aradı:
-Hadi bana kebap ısmarlasana...
Özlemiş!
Yasakmış!
O yasağı deldi...
Sonra da sıkı sıkı tembih etti:
-Sakın yengene bir şey söyleme...
***
"İnternethaber diyor ki" yazılarını o
yazıyordu...
Üç gün önce aradı...
-Hadi biraz rahatsızım, yazıları iki üç gün aksatsam ayıp olur
mu?
Ah Behiç Abi...
Ah canım abim...
Aynı günün akşamı...
Bahri Kayaoğlu 21 yıllık aşkı Gül'le evlenmiş, mutluluğunu
bizimle paylaşıyor...
Dedim ki:
-Behiç Abi de burda olsaydı keşke....
Cengiz Kahraman aradı...
Selamını söyledi...
Bahri'yi kutladı...
Bizimle birlikte olamadığı için üzüldüğünü söyledi...
Veda ediyormuş meğer!
***
Memduh Bayraktaroğlu ile görüşüyorum...
Behiç Abi ısrarla arıyor...
Bir iki...
Hemen aradım:
-Abi özür dilerim!
Dememe kalmadan...
Pınar...
Canım kardeşim...
Verdi o kara haberi:
-Hadi Abi...
Anlamıştım!
Kötü haber!
Ölmüş!
Dializ makinasına bağlanırken, kalbi durmuş.. İki kez
çalıştırmışlar üçüncüde direnememiş Behiç Abim, doktorların
hayatımızdaki önemine değinerek veda etmiş hepimize...
Pınar'ın gözyaşları pınar gibi...
Diyor ki:
-Son gün.. Hastaneye geliyoruz gitmek istemiyor.. Yeniçağ'da
yazıları aksamış.. "Pınar" diyor, aksarsa maaş kesintisi
olursa...
Ahhhh Behiç Abi ah...
Pınar'a işten kovulursa, nasıl bakacağının hesabını
yapmış!
O yüzden de yazılarını aksatmamış!
Son dakikaya kadar...
Son nefesine kadar...
***
"Ben ölürsem" demiş Pınar'a...
"Kim bakacak sana?" demiş...
Ağlamış...
Ağlatmış...
Pınar da aynı soruyu dün Hadi Abi'sine soruyor:
-Ben ne yapacağım Hadi Abi...
Canım Pınar'ım... Yalnız değilsin.. Behiç Abi gitti ama eseri
kaldı.. Biz kaldık.. Bir polis muhabiri ordusu... Hepimiz burdayız,
dün yanındaydık, bugün yine senleyiz, sonra hep seninle olacağız.
Sen onun bize bıraktığı miras olarak kalacaksın...
Eğer birgün dara düşersen...
Eğer biz varken, sen sıkıntı yaşarsan...
Yuh bize!
Gözün arkada kalmasın Behiç Abi...
Pınar bizimle...
Bize emanet...
Allah'ım sen rahmet eyle!
Not: Behiç Abi'yi bugün Ataköy 5. kısım camiinde
uğurluyoruz... Öğlen namazında..