46 yaşındaki başarılı oyuncu Pınar Altuğ, Hürriyet gazetesinden Hakan Gence'ye konuştu. Altuğ, yatak odası sırları, seks hayatına dair birçok konuda açıklamalarda bulundu. 17 yaşında mankenlik yaparak hayatımıza giriyor, 19 yaşında Türkiye Güzeli seçiliyorsun. Hep ünlü olmak isteyen bir kız mıydın?Hiç değildim.O zaman neden podyuma çıktın?Tesadüfle başladı her şey. Annem bir tekstil şirketinde çalışıyordu. Büyük bir defileleri vardı. Ben de izleyici olarak gittim, kulise girme hakkım da vardı. Kendime göre giyinip süslendim. Orada Neşe Erberk’le karşılaştım. Biraz sohbet ettikten sonra “Mankenlik yapmak ister misin?” dedi. Okulum olduğunu ve çok kıskanç bir babam olduğunu söyledim.Sonra ne oldu?Bu olaydan birkaç ay sonra beklenmeyen şekilde babamı kaybettim. Benim bütün maddi yüküm babamın üzerindeydi.Anne-babanız ayrı mıydı?Evet. Ben altı yaşındayken ayrılmışlar, ben iki tarafla da görüşüyordum.Bu kayıpla mı değişti her şey?Aynen. Annem az bir maaşla çalışıyordu. Ben Saint Benoit’da okuyordum. Okula para gerekiyordu ve bizde para yoktu. Mezun olmama iki sene kalmıştı. Kara kara düşündük. Annem “Okulu değiştireceğiz” dedi. O sırada aklımıza Neşe Hanım’ın teklifini kabul etmek geldi. Böylece podyuma çıkıp reklamlarda oynamaya başladım. Okulu bitirdim, üniversite hazırlık kurslarına gittim, bir süre sonra evi de geçindirmeye başladım.Güzellik yarışması nereden çıktı?Neşe hep girmemi isterdi. Liseyi bitirdim, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme bölümünü kazandım ve o sırada yarışmaya girdim. Okulda devam mecburiyeti vardı. Bir tarafta kariyer ve para kazanmak, diğer tarafta üniversiteye devam etmek... Çalışmayı seçtim. Bu kararımdan da pişman olmadım. Yol ayrımındaydım ve şimdi mesleğime baktığımda gurur duyuyordum.Hep güzel ve alımlı mıydın?Beğenilir, fark edilir, genelde dikkat çekerdim. Rahmetli anneannem beni “Kraliçem” diye severdi. Eve taç getirdiğimde “Bak, çocukluğundan beri söylüyordum” dedi.Seksi de bulunuyorsun…Evet, seksapelim var. Fiziksel avantajlara sahibim, uzun bacaklıyım vesaire… Ama seksi olmak için özel bir şey yapmıyorum, vamp giyinmiyorum, öyle şuh pozlar vermiyorum. Bana göre seksapel sonradan kazanılan bir şey değil, içte olan bir şey. Bence bende de var.“Uzun bacaklıyım” dedin de en çok bacak dekolteni beğenirmişsin zaten…Mini etek benim alametifarikam. Ama durup dururken “Bacaklarımı beğeniyorum” diye açıklamalar yapacak kadar çıldırmadım. Bir soru soruyorlar, cevap veriyorum. O da öyle bir şeydi. İnsanlar ellerini eleştirip beğenmiyor sanırım. Bir el fotoğrafı paylaştın, bir sürü kötü yorum aldın...Kendimi bildim bileli ellerim damarlı. Annemin de öyledir. Hep çok bakımlıdır ama yapısı bu, ne yapayım? O fotoğrafı paylaştığımda da mücevher koleksiyonum yeni çıkmıştı. Ellerimde kendi tasarladığım yüzükler vardı. Genelde bir fotoğraf çektiğimde anlattığı şeye bakarım. Kaşım şöyle, burnum böyle ilgilenmem.Bu tip eleştirilere üzülüyor musun?Neyine üzüleyim? Allah bunu vermiş bana ne yapayım? Çok şükür sağlamlar. Ben bunu eleştiren insanlara üzülüyorum. Ne yazık ki bir fotoğrafta anlatılmak istenen şeye değil de hatayı bulmaya çalışıyorlar. Seninki nasıl bir hayattı?Başarılı, alkışlarla dolu. Hep haneye artılar yazılmış bir hayat oldu. Keşkelerim yoktur. Kendimle, olduğum yerle, kazandıklarımla, kaybettiklerimle, yaşımla çok mutluyum.Hakkında bilinen en büyük yanlış ne sence?Genelde soğuk zannediyorlar, tanıştıktan sonra öyle olmadığımı söylüyorlar. Bir de herkes beni çok şişman zannediyor. Boyum 1.74, minyon değilim, oldukça geniş omuzluyum. Ama daha beni gerçekte görüp de şaşırmayan yok. Televizyonda yaşım da daha büyük görünüyor.40’lı yaşlarla libido azalıyor mu?O kişiyle alakalı. Bizde gün geçtikçe her şey daha iyiye gidiyor. Daha mı tecrübeleniyoruz, bilmiyorum. Benim yaşla birlikte günlük hayatımdaki enerjim de düşmedi. Libido da bununla bağlantılı. Ne genç arkadaşlarım var, “Ay şimdi onu mu yapacağız” diyorlar, yapıver işte, hallediver (gülüyor). Hep iç ritmi yüksek ve enerjik bir kadın oldum. Dolayısıyla 40’lı yaşlarda olmak bir şey değiştirmedi, sadece bir rakam. Bu arada dolu dolu 46 yani, söyleyebiliriz de.Seks, hayatında nerede?Seks önemlidir. Çünkü seks olmadığı zaman, aşk ve tutku düşmeye başlar. Sadece seksle de olmaz. Eve geldiğinde sadece yatakta güzel vakit geçiriyorsan bu bir zaman sonra sıkıcı olur. Dolayısıyla devamında iyi geçinmeli, ortak paylaşımların olmalı.Aşk kadını mısın?Evet, aşk benim için çok kuvvetli bir şey. Âşık olursam gözüm kararır ve peşinden giderim.Yağmur (Atacan) seni bir gün şak diye öpmüş ve her şey öyle başlamış…Aynı setteydik. İkimiz de birbirimize meyilliydik. Benim ayrı giyinip soyunduğum odam vardı. Kapıyı çaldı, odada kimse yoktu. Öpüverdi. İyi ki de öpmüş.15 senedir berabersiniz. 13 senedir evlisiniz. Mutlu birlikteliğin sırrı ne?Bütünü hiç bozmamak; sevgi, saygı, arkadaşlık, güven ve seks… Bir de sonra altın top geliyor… Çocuğunuz oluyor ve her şey daha güzel oluyor. Uzun evliliklerinde sonunda aşk da seks de biter, ilişki dostluğa döner derler. Doğru mu?Yok, bizde tutku sönmedi. Ama bebek dünyaya geldiğinde, ilk iki sene evlilik darbe yiyor.Neden?Bir tarafta senden meme, pışpış bekleyen bir bebek var, diğer tarafta senden seks bekleyen bir adam var. Ben özbakımından vazgeçen bir kadın olmadım, yine de insansın, gücün yetmiyor. Ama bebeğin sorunları ortadan kalkıp daha düzene girmiş bir hayat başladığında, eğer kocanı da seviyorsan, yine onun kollarında, koynundasın.Bir ara kıskançlıktan eşine sosyal medya hesabı açtırmadığın, çok yedirip kilo aldırdığın söylendi...Bir gün biri “Eşinizin neden Instagram’ı yok” yazdı. Ben de “İzin vermiyorum” diye dalga geçtim. Koca adam, zorla hesap mı açayım! Kiloyu da kendi alıyordu. Ben diyet yemekler yapıyordum ama o yanına dışarıdan kebap söylüyordu. Şimdi çok zayıfladı.O ne iş yapıyor?Kedi mama ve aksesuarları ithal eden bir şirketi var. Bir yandan da benim işimin finansını yönetiyor.Kızınız Su 12 yaşına geldi. Nasıl bir annesin?Çok eğlenceli bir anneyim. Sınıf arkadaşları arasında öyle ilan edilmişliğim var. Ama ‘Hayır’ dediysem, hayırdır. Dominantım.Sosyal medya şiddetine en çok maruz kalanlardan birisin…Umurunda mı diye sorsana!Umurunda mı?Yooo…Umurunda değilse neden kötü yorumlara cevap veriyorsun?Yazılan yoruma verecek cevabım varsa neden vermeyeyim? Benim de yazabilme kapasitem var. Bu aslında bir nevi had bildirme. Çünkü haksızlığa, adaletsizliğe tahammülüm yok. Güzel bir aile fotoğrafı paylaştığında bile eşinle yaş farkını hedef alan şeyler yazılıyor…Bizim aramızda yaşananlardan üçüncü şahıslara ne? Ben mutluyum, adam mutlu, çocuk mutlu. Üçüncü şahıslara ne oluyor sen biliyorsun (gülüyor).Bir erkek kendinden 10 yaş küçük biriyle evlendiğinde normal ama bunu bir kadın yapınca neden sorun oluyor?Çünkü bunu eleştirenler bunu yapamıyor. Saldırıların bir kısmı kadınlardan geliyor. Çünkü ya mutsuz, ya sevilmiyor, belki de kocası onu el üstünde tutmuyor. Tabii kendi cinsinden olanların bunu yaşıyor olması ağır ve üzücü. Keşke herkes çok sevgi görse, mutlu olsa. Ama baktıklarında, karşılarında mutlu, kendi ayakları üzerinde duran, kendi kararlarını veren, başkalarının ne dediğini umursamayan bir kadın görüyorlar.Nedir seninle alıp verilemeyen?Meseleleri benimle değil. Bu içindeki mutsuzluğun dışavurumu. Etrafımız o kadar mutsuz, hep kötü bir şeyler arayan insanlarla dolmaya başladı ki üzülüyorum. Bakıyor fotoğrafa, “Gözlerinin yanı kırışmış” diyor... Kırışsın, ne olur? Hepimiz sfenks gibi gezmek zorunda mıyız?Göğüs küçültme, estetik, botoks...Burnumu çok yıllar önce yaptırdım. Göğüslerimde küçültme var. Bunların dışında botoks gibi küçük dokunuşlar var, dolgu veya müdahale yok. 17 yaşımdan beri her sabah kalkıp, yüzümü yıkayıp kremlerimi sürerim. Benim kremlerimden millete baygınlık gelir. Tırnağımın kenarından boynuma hepsinin kremi, serumu ayrıdır. Sence iyi bir oyuncu musun?Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum ama bunun kararını ben veremem. Sence iyi oyuncu muyum?Evet ama ‘Çocuklar Duymasın’da gördüğüm kadarıyla söyleyebiliyorum. Bir oyuncunun 18 yıl kendini bir karaktere hapsetmesi doğru mu?Bu bir bakış açısı. Ben istikrarlı bir şekilde orada olmayı başarı olarak yorumluyorum. Bir de ‘Çocuklar Duymasın’ özel bir projeydi. O kadar özel bir işte olmamak canımı acıtırdı.Bir tekstil markan vardı. Şimdi de gözlük tasarımı yaptın…İlk tekne aldığımızda kendi ürünlerimi hazırlatıp teknemi giydirdim. Herkes “Bize de yapsana” dedi. Ben de işe çevirdim. Altı sene önce Yalıkavak’ta mağaza açtım. Şimdi Akmerkez’de, Mutlu Mikrop mağazasında hizmet veriyoruz.Tasarımları sen mi yapıyorsun?Evet. Evde ve ofiste bir nakış makinem var, nevresimlerin üzerindeki nakışları bile kendim yaparım. Yine tasarımları bana ait mücevher ve üstündeki desenlerini çizdiğim porselen koleksiyonum da yakında bu mağazaya gelecek. En taze projemse; güneş gözlüğü.