Peygamberimiz onu bir türlü unutamıyordu!
Abone olVefat etmiş olmasına rağmen her fırsatta onu hayırla yad ediyor, onun geride bıraktığı dostlarıyla yakından ilgileniyordu.
Peki Hz. Hatice ne yapmıştı ki, Efendimiz kendisine böylesi bir
alaka gösteriyordu?
Peygamberimiz’in “onu unutamıyorum” dediği insan
kimdi?
“Yıllar geçmesine rağmen Hatice’yi unutamıyorum!”
Ali Demirel'in haberine göre, Eline aldığı kuru bir hurma dalına
dayanarak Resûlüllahın kapısına kadar gelmiş olan yaşlı bir kadın,
içeri girmek arzusunu izhar etmesi üzerine;
- Yâ Resûlâllah, kim olduğunu bilmediğimiz bir ihtiyare kadın,
zâtınızı görmek istiyor, dediler.
Resûl-i Ekrem Hazretleri:
- Müsaade edin, gelsin, buyurdular.
İhtiyarlıktan âdeta rükû eder halde duran kadın, hurma dalından
edindiği asâsına dayana dayana Efendimiz’in kapısından içeri girdi.
Bir-iki adım ilerledikten sonra, kendisini tanıyan Allah Resulü
hemen ayağa kalktılar; altlarındaki içi hurma lifi dolu
minderlerini göstererek oturmasını istediler.
Peygamberimiz’in bu kadına gösterdiği hürmet ve alâka, orada hazır
bulunan Hazret-i Ömer’in dikkatini çekti. Hatta kim olduğunu merak
ettiği yaşlı kadına gösterilen bu ikramı, biraz da fazla gibi
bulduğu içindir ki, kalkıp gittikten sonra:
- Yâ Resûlâllah, bu kadın kimdi ki, kendisine ayağa
kalkacak kadar hürmet ettiniz, minderinizi verecek kadar alâka
gösteriniz, dedi.
Efendimiz’in cevabı tek cümleden ibaretti:
- Bu kadın, bizim Hatice’nin dostlarındandı!
EFENDİMİZ, HZ. HATİCE’Yİ NİYE BU KADAR
SEVİYOR?
Burada aklımıza şöyle bir soru geliyor: Peygamber Efendimiz,
senelerce evvel vefat etmiş olan Hatice validemize, neden bu kadar
alâkâ duyuyordu ki, Onun dostlarına bile ayağa kalkıyor,
minderlerini vermek kadirşinâslığında bulunuyorlardı? Hatice
Validemizin kendisini bu derece sevdiren hususiyeti ne idi?
Bu sualin cevabını da, Hazret-i Âişe Validemizin hazır bulunduğu
bir mecliste cereyan eden şu hatırada bulmak mümkündür. Efendimiz,
bir aile sohbetinde, Hazret-i Hatice Validemizi uzun uzun yâd
etmiş; bazı hatıraları yeniden anlatarak, geçmiş günlerini dile
getirmişti. Hazret-i Âişe Validemiz:
- Yâ Resûlâllah, senelerce evvel ölüp gitmiş olan bir yaşlı kadını,
bu kadar hatırlayıp yâd etmekte ne fayda var? Allah, size, ondan
daha genç ve güzelini ihsan etmiş; ağzında dişi bile kalmamış bir
ihtiyar kadın yerine daha gencini vermiştir, dedi.
Âişe validemizin bu sözlerine karşı Allah Resulü’nün, Hz. Hatice
Validemizi niçin unutmadığını bildiren şu cevaplarını, dikkat ve
ibretle okumaktayız:
- Âişe! Seneler geçtiği halde Haticeyi unutmayışım, O’nun dış
güzelliğinden değildir. Herkes beni red ve inkâr ettiği zaman,
Hatice bana inandı ve tasdik etti. Etrafımdakiler bana, yalancısın,
dediği zaman; Hatice bana, doğru söylüyorsun, asla çekinme, dedi.
İnsanlar benden bir pulu esirgediği zaman, Hatice, bütün servetini
önüme sürerek, “Bunların hepsi emrindedir, istediğin kadar
harcayabilirsin” dedi. Dünyada yalnız kaldığım günlerde,
Hatice, benden asla geri kalmadı; “Bunların hepsi
geçicidir, üzülme, ileride bu güçlükleri kolaylıklar takip
edecektir” dedi. İşte ben, Haticeyi, bu fedakârlıkları
için unutmuyorum!
Eşe olan vefayı görüyor musunuz? Efendimiz’den öğreneceğimiz ne
kadar çok şey var. Bunun için elbette onun hayatını didik didik
etmeli, kare kare okuyup günümüze dersler çıkartmalı değil
miyiz?
BİR DUA
Beni kulluğuna kabul buyur
Allah’ım! Gözümü, gönlümü, kalbimi, aklımı, elimi, belimi, ayağımı,
dilimi, kulağımı haramdan, haram meyillerden, haram yönelişlerden
koru! Gözlerimi ihânetten, elimi günahlardan, dilimi kötü
sözlerden, gönlümü haram meyillerden, kalbimi günah arzulardan,
aklımı dalâletten, nefsimi isyandan, muhafaza buyur! Beni kulluğuna
kabul buyur!