Peugeot'nun gözü Ankara'da
Abone olHafif ticari araçları ‘binek otomobil’ sınıfına sokarak 6 katın üzerinde ÖTV artışı öngören düzenleme 1 Haziran'a kadar ertelendi. Peugeo'nun gözü Ankara'da.
Peugeot Otomotiv Pazarlama Genel Müdürü Yann Carnoy, vergi
sisteminin kolay ve anlaşılır olmasını isterken, 1 Haziran'a
ertelenen ve hafif ticari araçlara ÖTV artışı öngören tebliğ için
'Bu haliyle yürürlüğe girseydi, bizim için öldürücü bir darbe
olabilirdi' dedi.
‘Bu şekilde alınacak fazla vergi, vergiyi yok eder’ diyen Carnoy,
yatırımcı için önünü görebilmenin önemini vurguladı.
Hafif ticari araçları ‘binek otomobil’ sınıfına sokarak 6 katın
üzerinde ÖTV artışı öngören Gümrük Müsteşarlığı tebliğinin
uygulanması, yeni ve adil bir yasal düzenleme yapılması için 1
Haziran’a kadar ertelendi. Otomotiv sektörünün göz, şimdi
Ankara’dan gelecek haberlerde... Özellikle hafif ticari araçlarda
Türkiye’de yeni yatırım kararı alan firmalar, bu araçların binek
sınıfına konulması konusundaki düzenlemelerde hükümetin gerekli
hassasiyeti göstereceğine inanıyor.
6 kat ÖTV artışı kararıyla birlikte büyük bir şok yaşadıklarını
söyleyen Peugeot Otomotiv Pazarlama Genel Müdürü Yann Carnoy,
‘Türkiye’de yatırım yapan yabancılar için vergi sisteminin kolay
anlaşılır olması gerekiyor’ dedi. Vergilerdeki bu tür ani
değişimlerin otomotiv sektörünü olumsuz etkilediğini hatırlatan
Carnoy, ‘Artış bu haliyle yürürlüğe girseydi, bizim için çok önemli
bir darbe olacaktı, hatta öldürücü bir darbe olabilirdi. Sonuç
olarak devlet burada anlayışlı davrandı ve yasa ertelendi’ diyerek,
1 Haziran’da sektörü rahatlatıcı yeni düzenlemelerin yapılacağına
inandığını belirti.
Carnoy, hafif ticari araçlarda Türkiye’de ve dünyada önemli bir
yere sahip olan PSA Citroen Group’un, geçtiğimiz mart ayında Fiat
ve Tofaş ile anlaşma imzalayarak, Türkiye’de 350 milyon Euro
tutarında yeni bir yatırıma soyunduğunu hatırlattı. Peugeot
Otomotiv Pazarlama Genel Müdürü Yann Carnoy ile ÖTV artışının
yanısıra, Carnoy’un Türkiye’ye bakışını ve Peugeot’nun Türkiye’deki
yeni projelerini konuştuk.
Hafif ticari araçların ÖTV’sinin 6 kat artırılması Haziran’a
ertelendi. Bu oranda bir artış gerçekleştiğinde sizi ve sektörü
nasıl etkiler?
- Karsan ve biz çok büyük bir şok yaşadık. Bu haliyle yürürlüğe
girseydi, bizim için çok önemli bir darbe olacaktı, hatta öldürücü
bir darbe olabilirdi. Sonuç olarak devlet burada anlayışlı davrandı
ve yasa ertelendi. Şu an bakanlıklarla görüşmeler devam ediyor.
Devlet yatırımların yapılmasını istiyor, destekliyor. Bunun için de
yatırımcılar açısından kolayca anlaşılan bir vergi sisteminin
olması ve bu tür ani değişikliklerin olmaması gerekir. Otomotiv
sektörü Türk ekonomisinde önemli bir yere sahip ve bu sektörün
yaşayabilmesi, iyi koşullarda yaşayabilmesi gerekiyor. Ben yasalara
saygılı bir grubun temsilcisiyim, Türk Devleti’nin vereceği kararı
bekliyoruz. Ümit ediyoruz ki ilk karar kadar olumsuz olmayacak.
ÖTV’deki artış yabancı sermaye girişini azaltır mı?
- Türk pazarındaki ilk on markaya bakıldığında Ford, Tofaş,
Renault, Honda gibi çok büyük yatırımcılar görebiliyoruz. Bu
markaların yatırımlarını sürdürebilmeleri için önlerini
görebilmeleri gerekiyor. Bu firmaların başındaki kişiler çoğunlukla
Türkler, çalışanları da Türk. Türk Hükümeti’nin zorunlulukları
olduğunu anlıyorlar. Aramızdaki yaygın düşünce şu: ‘Bu şekilde
alınacak fazla vergi, vergiyi yok eder. Yatırım yapılabilmesi,
ülkenin ekonomisine katkıda bulunabilmesi için yatırımcıların
önlerini görebilmeleri gerekiyor.
2004 otomotiv sektörü için hareketli bir yıldı. Sizin için nasıl
geçti?
- 2004 çok olumlu, çok da hareketli bir yıl oldu. Pazar özellikle
hurda araç indirimi uygulamasıyla birlikte çok hareketlendi. 26
Mayıs 2004’de hurda indiriminin sağladığı avantaj yarıya
düşürüldüğünde satışlarda ani bir duraklama yaşandı. Duraklama çok
uzun sürmedi. Çünkü rakip markalar stokları eritebilmek için çok
yaratıcı davrandı. Euro-dolar paritesini çok iyi kullananlar oldu,
pazara yeniden bir canlılık kazandırıldı. Bu canlılık da hükümetin
dikkatini çekti ÖTV oranları iki kez artırıldı. Yılın ikinci yarısı
ise daha farklı geçti.
Yılın ikinci yarısında neler yaşandı?
- 2004’ün ikinci yarısında stokları eritmekte zorlanan firmalarla
karşı karşıya kaldık. 2005 içinde aşağı yukarı aynı eğilimi
görüyoruz. Geçen yılla aynı seviyede olmasa da,şu an pazar çok kötü
sayılmaz. Geçen yıl nisan ayında 56 bin, mart ayında 50 bin araç
satılmıştı. Bu yıl da 4 aylık sonuçlara bakaldığında bu eğilimi
görebiliyoruz.
Peugeot’nun pazardaki durumu nasıl?
- Peugeout Otomotiv Pazarlama, 2000 yılında kuruldu ve bu tarihten
beri sürekli gelişme gösterdi. 2002’de 12 bin, 2003’de 30 bin,
2004’de 45 bin araç satıldı. Pazar şu ana kadar gösterdiği eğilimi
sürdürürse 2005 yılında da 45-50 bin arasında araç satışı
hedefliyoruz. Pazardaki önemli aktörlerden biriyiz ve 7’inci
markayız. Yerli olmayan markalar arasında da üçüncüyüz.
Peugeot, Türkiye’den parça almak için 15 kişi getirdi
Peugeot’nun bu yıl Türkiye’de başka yeni girişimleri olacak mı?
- Fransa’dan 15 kişilik yeni bir ekip çalışmak üzere Türkiye’ye
geliyor. Bu ekibin tek görevi, Türkiye’de üretilen bazı parçaların
Fransa’ya satışı. Şimdi Fransa’daki fabrika için neler
alınabileceğini araştırıyorlar. Şu ana kadar Fransa’daki fabrikanın
Türkiye’den böyle ciddi bir alımı yoktu. Henüz ne kadarlık alım
yapılacağını söylemek mümkün değil. Ama her koşulda en az birkaç
milyon Euro ciro yapılacağını tahmin ediyoruz.
Minicargo için neden Türkiye’yi seçtik
Bu hızla büyümeye devam ederseniz, Türkiye’de yeni yatırımlar
gündeme gelebilir mi?
- Geçen yıl satılan 45 bin aracın üçte biri Bursa’daki Karsan
fabrikasında üretildi. PSA ve Fiat grupları arasında geçtiğimiz
mart ayında imzalanan anlaşma çerçevesinde, Minicargo adıyla yerli
olarak yılda 130 bin hafif ticari araç üretilecek. Bu üretimin üçte
ikisi de PSA Citroen Group tarafından alınacak.
Bu anlaşma için neden Türkiye seçildi?
- Bunun üç nedeni var. Birincisi Türkiye otomotivde büyük bir
üretici ve ticari araç üretiminde uzmanlaşmış bir ülke. İkinci
neden, Peugeot Citreon Group’un girişim stratejisine uyan bir
gelişme olması. Grubumuz zaten bu şekilde anlaşmalarla çalışıyor.
Üçüncü neden ise Türkiye’de üretilen ürünlerin kalitesinin dünyada
kabul görmesi nedeniyle ihracat da yapılabilmesi. 350 milyon
Euro’luk bu yatırımı Citroen finanse edecek, Fiat da Tofaş
aracılığıyla fabrikayı hizmete sunacak.
Türkiye’nin AB ile bütünleşmesi gerek
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) girmesi konusunda ne
düşünüyorsunuz?
- Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi, AB’nin bir bütün
oluşturması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de daha fazla
yaşadıkça, bundan daha da fazla emin oluyorum.
AB, Türkiye’deki otomobil talebini nasıl etkiler?
- Türkiye’nin otomobile ihtiyacı var. Türkiye’de araç
kullanabilecek yaşta olan bin kişiye düşen araç sayısı İtalya’da
660, Almanya’da 636, Brezilya’da 113, Türkiye’de ise 65.
Haber: Nurten Erk
Kaynak: