Petrol fiyatları düştü diye sevinmeli mi?
Abone olZülfikar Doğan'a göre buna sevinmek zor, çünkü şimdiye dek petrol fiyatları hep ekonominin daraldığı, büyümenin durduğu dönemlerde gerçekleşmiş.
Petrol fiyatlarındaki hızlı gerileme, 115’ten 84 dolara inen varil fiyatı, her ülkenin kendi cephesinden bakıldığında, farklı gelişmelerin habercisi.
Türkiye, enerji açısından dışa bağımlı ve yılda 60-63 milyar doları, petrol ve doğal gaza ödüyor. Petrol fiyatlarındaki yüzde 27’ye varan düşüş, enerji faturasını hemen bu oranda düşürmeyecek. Ancak, fiyatlar, en az bir yıl böyle devam ederse, 2015’te enerji faturası, 42-44 milyar dolara iner ve 16 milyar dolar, Türkiye’nin kasasında kalmış olur.
Petrol fiyatlarının düşüş-yükseliş dönemlerinde, Türkiye
ekonomisindeki gelişmelere bakıldığında, fiyatlar düşüyor diye
sevinmek zor. Çünkü, petrol fiyatının düştüğü dönemlerde hep
Türkiye ekonomisi daralmış, büyümesi düşmüş oluyor. Petrolün
yükseldiği dönemlerde ise üretim artıyor, büyüme hızı
yükseliyor.
Şu anda da, petrol fiyatlarındaki düşüş, Küresel ekonomideki daralmadan, küresel talebin gerilemesinden, kaynaklanıyor.
Küresel Ekonomik Büyüme beklentisi düştü
IMF, bu nedenle, "Küresel Ekonomik Büyüme" beklentisini, bu yıl için yüzde 0,1, 2015 içinse yüzde 0,2 düşürerek, sırasıyla 3,3 ve 3,8’e indirdi. ABD ve İngiltere dışında, ülkeler bazında da Almanya, Rusya, Fransa, İtalya, Japonya, Brezilya vb. pek çok gelişmiş ya da G-20 üyesi ülke için, büyüme beklentisini "aşağı"ya doğru revize etti.
Bunun anlamı, küresel ekonomi daraldığı için, petrole, enerjiye talep düşüyor, talep düşünce de fiyat düşüyor. Bir başka anlamı ise ABD ve Suudi Arabistan gibi üreticilerin, anlaşarak, düşen fiyata rağmen üretimlerini kısmamaları, artırmaları!
Enerji piyasalarında, ABD’nin OPEC’e de, "üretimi kısmaması" için baskı uyguladığı dile getiriliyor.
Rusya'da sıkıntı başlayabilir
Bu politikada, diğer önemli faktör de Rusya. Rusya’ya yönelik ABD-AB yaptırımları ardından, ABD, Rusya ekonomisini darboğaza itmek için, ikinci silah olarak da petrolü kullanıyor.
Dış gelirlerinin yüzde 60’ını petrol ve doğal gaz satışlarından elde eden Rusya, ciddi bir sıkıntı arifesinde.
Devlet Başkanı Putin, harcamaların kısılabileceğini duyurdu. Yaptırımlarla, Rus özel ve devlet bankalarının ABD, AB piyasalarından dış finansman bulmaları zorlaştırıldı.
Petrol fiyatlarındaki her 1 dolarlık düşüş, Rusya’nın döviz gelirinin 2,2 milyar dolar azalması anlamına geliyor ve ufukta resesyon sinyalleri çalıyor.
Diğer yandan, ABD’nin, dünyada azalan petrol talebine rağmen, üretimi kısmama ve fiyatları aşağı çekme politikası, İran, Venezuela gibi ABD ile sorunlu petrol üreticisi ülkelerin ekonomilerini de vuracak.
Aslında, karşılıklı yaptırımlarla, AB ve Rusya, ekonomik anlamda, birbirini aşağı çekiyor da denilebilir.
Petrol fiyatlarındaki düşüş hayra alamet değil
Bu tabloya bütünüyle bakıldığında, Türkiye açısından, en büyük üç ihraç pazarı (Almanya, Irak, Rusya), en çok turist çektiği (Almanya ve Rusya) iki bölge, resesyon eşiğinde. Petrol fiyatlarının düşmesi, ekonominin daha da dibe vurması, büyümenin iyice yavaşlaması demek.
Son açıklanan verilerle, işsizlik son beş yılın rekorunu kırarak, yüzde 10’a, genç işsizlik yüzde 19’a yükseldi. 9 ayda bütçe 11,9 milyar TL rekor açık (8,9 milyarı Suriyelilere sosyal yardım gideri) verdi.
Cari açık “artan turizm gelirleri sayesinde” Ağustos’ta beklentinin (3,3 milyar dolar) gerisinde kaldı, 2,8 milyar dolar oldu.
Yıllık bazda, 50 milyar doların altına indi. Petrol fiyatlarında düşüş, akaryakıt fiyatlarında, indirim getirecek ancak, bütçenin en önemli gelir kaynağı olan dolaylı vergi (Akaryakıt Tüketim Vergisi (ATV), Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), KDV) gelirlerinde, zaten hedefin altında olan artışı daha da aşağı çekecek.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın "Yüzde 9 enflasyon, Türkiye için hayra alamet değil" dediği gibi, petrol fiyatlarındaki hızlı düşüş de, ekonomi için hayra alamet görünmüyor.