Pennsylvania'nın tarihi sırrı!
Abone olFethullah Gülen'in ikamet ettiği ABD'nin Pennsylvania'nın tarihte çok önemli bir hicret ve siyaset merkezi olduğunu biliyor muydunuz?
ABD'nin çok sayıda eyaletinden biri olan
Pennsylvania 1997 yılından bu yana Fethullah Gülen'in ikameti
nedeniyle Türk siyasetinin de önemli bir parçası haline geldi.
Gülen'den bahsetmek için "Pennsylvania" demek yeterli hale geldi.
Türk siyasi hayatına bu kadar damga vuran bu eyaletin tarihte de
önemli bir hicret ve siyaset merkezi olduğu ortaya
çıktı.
ABD’nin kuruluşu, bu eyaletin Philadelphia şehrinde toplanan bir
dizi kurutay ile olmuş ve aslında ABD’nin ilk başkenti de
dinsel-siyasi bağnazlığa karşı döneminin laik bir vahası kabul
edilen Philadelphia.
Bu bilgiler Radikal gazetesinden Murat Yetkin'in bugünkü
yazısında yer aldı. Yetkin'in incelemesine göre Pennsylvania'nın
tarihi gelişimi şöyle oldu:
"Her şey 17’nci yüz yıl İngilteresi’nde kendilerine
‘Dostluk Cemaati’ adı veren ve topluca zikir yaptıkları için
Anglikan kilisesi tarafından ‘Quakers-Titreyenler’ diye alaya
alınan bir grubun ortaya çıkışıyla başlıyor. Quakers
cemaati üyeleri, ruhban kurumunu önemsemiyorlar, Allah ile her
faninin aracısız bağ kurabileceğine inanıyorlar, ruhban ve
yöneticilerle eşitliği ve sömürgeci İngiliz imparatorluğu için
affedilmez bir suç sayılan barışçılığı savunuyorlardı. (Daha sonra
Amerika’da köleciliğe karşı ilk hareket Quakerler arasından
çıktı.)
İngiltere Kralı İkinci Charles’ın kurmaylarından Amiral Penn’in asi
oğlu William da bu Cemaate üyeydi. Charles bu bozgunculardan
kurtulmak istiyordu. Amiral’e olan yüklü borcuna William’a, Amerika
kıtasında Hollandalıların elinden daha yeni alınan ormanlık ve
belalı bir toprak parçası sayılan Massachusets Körfezi
Sömürgesi’nin tapusunu teklif etti. Şartı da cemaatini alıp
gitmesiydi. O da öyle yaptı.
Quaker cemaati yeni dünyaya göçtü, hicret etti. İsmini o bölgede
yaşayan Kızılderili kabilelerinden alan Delaware ve Schuykill
nehirleri arasındaki bu bölgeye önce Latince ‘ormanlık’ anlamına
gelen Sylvania adını verdiler, sonra ‘Penn’in Ormanlığı’, yani
Pennyslvania oldu.
Kuruluşundan itibaren eski kıtada, Avrupa’da kendisini
baskı altında hisseden gruplara kucak açan bir yer oldu.
Hâlâ Amerika’nın entelektüel merkezlerinden sayılan
Philadelphia’nın Yunanca ‘Biraderce Sevginin Şehri’ anlamına
gelmesi de bunu gösteriyor. Dünyanın en büyük mason
mabetlerinden birinin tam şehrin merkezinde inşa edilmesi de
rastlantı değil. Amerikan devriminin önderleri, George
Washington, Benjamin Franklin, John Adams, hepsi, yeni kuracakları
düzende fikir, vicdan ve girişim hürriyetini öne çıkarmış. Devrim
sonrası, Pennsylvania hicreti sona ermiş ve başkent bugünkü
Washington’a taşınmış.
Zaman yazarı Abdülhamit Bilici dün ‘Peygamber’in Yahudideki Zırhı’
başlıklı yazısında Mısır Müftüsü Ali Cuma’nın 9-10 Ekim’de
İstanbul’da düzenlenen bir sempozyumda Hazreti Muhammed’in
hayatının dört evresini anlatırken Mekke’den Medine’ye hicret ve
galibiyet sonrası dönüş konulu konuşmasını aktarıyordu. Birinci
devre azınlıktayken sabır, ikinci devre ittifaklar, üçüncü devre
hicret ve bir arada yaşama ve dördüncü evre azınlıkta kalanlara
hoşgörülü olmak diye anlatılmış. Okuyunca aklıma Pennsylvania
geldi, yazayım istedim. Güç ve takat imkân veriyorsa gidişin dönüşü
olur çünkü."