Pena yayıncılığa yeni bir soluk getirecek
Abone olYayın dünyamıza yeni bir yayınevi daha geldi; "Hoşgeldiniz Pena Yayınları" diyen Sayım Çınar, Özkan Özdem ile konuştu.
İNTERNET HABER - Farklı yaşlara ve ilgi
alanlarına sahip okurlara farklı türlerde kitaplar sunmayı
planlayan Pena Yayınları, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek tüm
yetişkin kitaplarında basılı kitapla e-kitabı aynı ayda okuyucusuna
sunuyor.
Pena, Yetişkin-Gençlik-Çocuk kategorilerinde çağdaş roman, suç romanı, romans, kişisel gelişim, grafik roman türlerinde ve okul öncesi yaşa yönelik eğlenceli ve eğitici kitaplar yayımlayarak kısa zamanda kitap okurları arasında bilinen ve tercih edilen bir yayınevi olma yolunda hızla ilerliyor. 2013 yılında 15 kitabı okurla buluşturan Pena Yayınları 2014 yılında yaklaşık 60 kitabı yayın dünyasına kazandıracak. Yayınevinin önde gelen isimlerinden Özkan Özdem, Sayım Çınar’a konuştu.
2013 yılında 15 kitabı okurla buluşturan Pena Yayınları 2014 yılında yaklaşık 60 kitabı yayın dünyasına kazandıracak. Bu kitaplar hakkında biraz bilgi verir misiniz?
Özellikle son yıllarda tüm dünyada yeni bir ilgi odağı olan “yeni yetişkin” kategorisinde bu kategorinin önde gelen yazarlarının kitaplarını yayınlayacağız. Jasinda Wilder’ın Falling into You kitabını Seninle adıyla yayınlıyoruz. Her ne kadar okur sayısı nüfusa göre düşük olsa da artık daha bilinçli bir okurumuz var. Dünyayı takip eden ve yayınevlerinden önde olan bir okur kitlesi var karşımızda ve şu an yeni yetişkin kategorisi oldukça gelişiyor. Biz buna yabancı kalmak istemedik. Bu türde ülkemizde yayınlanan kitap sayısı az, bu nedenle okurlarımız daha çok orijinalini okumayı tercih ediyor. Bu yüzden bu kategoriye özellikle önem vermeyi düşünüyoruz. Cora Carmack’ın İlk Defa kitabı okurlarımız tarafından oldukça ilgi gördü. Jessica Sorensen’in bu kategorideki kitapları listemizde ve yakında Beth Reekles’in Kissing Booth kitabını yayınlayacağız. Yeni yetişkin türünde birçok kitabımız olacak.
Şubat ve mart ayında Filistin ve Saray Bosna’yla ilgili iki güzel kitabımız var. Bu kitaplarımızın da ilgi göreceğini düşünüyoruz. Bu zamana kadar Filistin üzerine yayınlanan çeviri kitapların çoğu genelde bugünkü duruma İsrail cephesinden bakıyor. Filistin’e ziyareti sonrasında kendisine anlatılandan daha farklı bir tabloyla karşılaşan Amerikalı yazar Pamela J. Olson Filistin’i akıcı anlatımıyla gerçekçi ve dürüst bir şekilde resmediyor. Bu kitabı okuduktan sonra okurlarımız Filistin’e ve Ortadoğu’ya başka bir açıdan bakacak ve Saray Bosna’daki savaşın etkilerini yansıtan Baharın Piçleri romanımızın etkisinden uzun süre kurtulamayacaklar.
Okurlarımız için oldukça etkili ve basit bir diyet kitabı da hazırlıyoruz. Konusunda uzman yazar Tana Amen’in % 70 sebze, % 30 protein ağırlıklı hazırladığı diyeti, dünyaca ünlü doktor Mehmet Öz özellikle tavsiye ediyor.
Daha önce çocuklar için grafik roman tarzında Kızlar Tuvaletinden Dedikodular ve Çubuk Köpek kitaplarını yayınlamıştık. Her iki kitabımızın da devam kitaplarını yayınlayacağız ve bu türde başka kitaplarımız da olacak.
Valerio Massimo Manfredi’nin Odysseus romanını yayınlıyoruz. Dünyaca tanınmış bir arkeolog olan Manfredi’nin Büyük İskender serisi tüm dünyada yayınlandı. Homeros’un Odysseus’una farklı ve tatlı bir yorum getiriyor.
Ayrıca ekim ayında çok büyük bir sürprizimiz var. Gelecek senenin en çok konuşulacak kitabını hazırlıyoruz. Bu kitap dünya çapında hazırlanan bir kitap ve biz Türkiye ayağı olacağız. Bu projeyle ilgili detayları ilerleyen günlerde okurlarımızla paylaşacağız.
Bu arada Pena Yayınları, uluslararası yayıncılık yapan bir yayınevi. Türkiye piyasasına girerken saha araştırması yaptı mı? Gelecek için neler söyleyebilirsiniz?
Elbette yapıldı. Türkiye kitap dünyası büyüyen ve daha da büyümeye müsait bir saha. Öncelikle Türkiye’deki genç nüfus diğer Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında daha yoğun. Bilinçli bir okur var. Dünyayı takip ediyor. Ne okumak istediğini biliyor. Daha önceden kitap dünyası okuru yönlendiriyordu. Şimdi okur, kitap dünyasını yönlendiriyor. Bu anlamda oldukça canlı ve hareketli bir saha var. Gelecekte okur sayısının artacağını düşünüyoruz ama bizi endişelendiren yayınlanan kitap sayısının karşısında kapanan kitapçılar. Yeni yayınevleri kuruluyor, yayın dünyası genişliyor ama okurla kitabı buluşturan kitapçıların sayısı azalıyor.
Yayın piyasasının önde gelen isimlerinden Gülbin Baltacıoğlu, Karen Yardımlı da bu yayınevinde buluştu. Siz de buradasınız. Başka transferler olacak mı? Nasıl bir yayıncılık yapmayı düşünüyorsunuz?
Ekibimizi elbette genişletmeyi düşünüyoruz ve dinamik bir kitap dünyası için yenilikçi, renkli ve enerjik bir ekip kurmaya çalışıyoruz. Uluslararası yayınevimizin Türkiye’deki yöneticisi Penny Psichogio dinamikliğe, yaratıcılığa ve yeniliğe ayrıcalıklı bir önem veriyor. Yayınladığı kitaba değer veren, yayınlanan kitabın okuruna saygı gösteren, bir kitabın yayın sürecini bütünsel bir şekilde ele alan, yeniliğe açık, kitap dünyasını geliştirmeye hevesli bir yayıncılık yapmayı planlıyoruz.
Geçen ay içinde üç ‘bestseller’ yayınladınız. Kalp Hapishanesi, İlk Defa ve Travma Sonrası Aşk Çarpması. Bu kitaplara nasıl tepkiler aldınız?
Özellikle İlk Defa için çok iyi tepkiler aldık. Yeni yetişkin kategorisi ülkemiz için yeni bir kategori ve ilginin daha da büyüyeceğini düşünüyoruz. Bu kategorinin genç bir okuru var ve yayın sürecinin aktif bir katılımcısı olmaya hevesli. Bu da bizim için çok olumlu bir durum.
Kalp Hapishanesi bir yandan yaşamı sorgularken bir yandan duygusal bir labirente sokuyor okuru. Bu labirentte çok tatlı sürprizler var ve bu sürprizlerle labirentten çok rahatlıkla çıkışı bulabiliyorsunuz. Okurlarımızın seveceğini düşünüyoruz ve yazarın diğer kitaplarının sabırsızlıkla bekleneceğine inanıyoruz.
Anne Eliot’ın Travma Sonrası Aşk Çarpması romanı duygusal bir aşk hikâyesi olmasının yanısıra önemli bir gerçekliğe de ayna tutuyor. Tecavüz ya da taciz mağduru birçok kadın kendisine yapılan bu saldırı sonrasında toplumsal baskı nedeniyle sessiz kalmayı tercih ediyor. Bunu, çok ince bir şekilde romanına işleyen yazar, kitabın sonunda kadınları sessiz kalmamaya çağırıyor.
Hangi çeviri kitaplarınızdan umutlusunuz? Bu yıl çoksatanlara hangi kitabınız girecek sizce?
Daha sonra detaylarını paylaşabileceğim ekim ayındaki kitabımızdan çok umutluyuz. Bu kitabımızın çoksatanlar listesine girmekten öte gelecek senenin en çok satan kitabı olacağından eminiz. Kitap dünyasının lokomotifi olan Da Vinci’nin Şifresi,Milenyum serisi, Alacakaranlık, Açlık Oyunları ve Gri’nin Elli Tonu kitaplarının ardından bir sonraki trend ekim ayında yayınlayacağımız seri olacak. Tüm dünya çapında bu kitap için çok özel projeler üretiliyor. Tüm yayıncılar ortak çalışıyor ve yayın, eğlence ve bilişim dünyasının önde gelen isimleri bu projede.
Bunun dışında Duvardakiler kitabımıza güveniyoruz. Hassas bir konuyu tüm çıplaklığı ve açık yürekliliğiyle ele alan yazar Pamela J. Olson’ın anlatımını okurların seveceğini düşünüyoruz. Herkese göre en iyi kitap tanımı değişir ama bence şunu herkes kabul eder. Eğer bir kitap hayatımızda bir değişim yaratabiliyorsa o kitabın yeri bizde farklı olur. Öyle bir kitabı tavsiye etmekten çekinmeyiz. Bu kitap da bizim bakış açımızı değiştirecek bir kitap.
Bizim ülkemizde yayıncılık yaparken en çok nelere dikkat etmek gerekiyor? 2014’te yayıncılığımız nasıl olacak?
En dikkat edilmesi gereken nokta rekabet. Rekabetin en vahşi koşulları hakim. Bu rekabetin kuralları, adaleti yok. Bu büyük bir sıkıntı. Rekabet yarış demek değildir. Her şeyiyle doğal ve anlamlı olan sporcu rekabeti yerine kültür dünyasına sızan piyasa rekabeti bazı noktalarda kitabı zehirliyor. Enine genişleyen ama eniyle orantısız bir şekilde daralan bir sahada rekabet özellikle kitap dünyasının geleceğini tehlikeli boyutlara taşıyabiliyor.
Ayrıca okuru saha içinde doğru konumlandırmak gerekiyor. Değişen bir şeyler var. Okur artık sadece okuyup kitabını kenara koyan biri değil. Ya da sadece üretim sonrasında konumlanmakla yetinmiyor. Bu yüzden okuru yayın dünyasının dışında bırakamazsınız. Özellikle son on yıl okurun sadece “müşteri” olarak görüldüğü bir eğilimle geçti. Yani sadece piyasa çarkı içinde değerlendirildi ve sonuçta yayıncılığın kültürel boyutunun boyu kısa kaldı. Gelecek dönem bu iki boyutun birlikte değerlendirileceği bir dönem olmak zorundadır.
Geçmişte yayıncılıkta yayıncılığın sadece bir alanı öne çıkıyordu. Mesela dağıtımınız iyiyse kitaplarınız da ilgi görüyordu. Çevirileriniz iyiyse buna göre bir okur kitlesi yakalıyordunuz. Ya da yazarlarınızın kalemi güçlüyse o yeterli oluyordu. Şimdi yayıncılığın içinde her aşamanın özel bir önemi var. Kitapların seçiminden hazırlanmasına, çeviri ve editörlük süreçlerine, kapağına, kapak arkası metnine, matbaaya, satışa, pazarlamaya, sosyal medyaya, okurla kurulan bağa, reklama kadar her aşamanın bütünsel bir önemi var. Bu aşamalar arasında bütünsel bir ilişki kuramazsanız başarısız oluyorsunuz.
Bir de yatırım önemli. Yayınlayacağınız kitaba başından sonuna kadar yeterli değeri vermelisiniz. Eğer siz kendiniz kitabınıza değer vermezseniz inanın okur da vermez.
2014’te yayıncılığın daha zenginleşeceğini düşünüyorum ve yayıncı ve kitap sayısı artarken satışlar düşebilir ama daha renkli bir dönem bekliyor. Rekabet bir yandan pazarı kirletirken bir yandan da yayıncıları kitapları daha zengin bir içerikle sunmaya itiyor. Bu güzel bir durum. Kitabın sadece kelimelerden ibaret olmadığını artık anlamaya başladık gibi. Ciddi anlamda bir kitap dünyası yaratılıyor. İnternet ortamlarında kitap blogları kurulmaya başladı. Okuma kulüpleri oluşturuluyor. İmza günlerinin sayısı arttı.
Satışlar ve yayın dünyasındaki tecrübem üzerinden sadece şunu net olarak söyleyebilirim ki kurgusal kitaplar daha çok okunuyor. Yalnız bu kurgu kitapların yanında aslında kurgu dışı olan ama anlatımsal olarak kurguya yakın kitaplar da ilgi görüyor.
Genç okur okumadan önce kitap hakkında kesinlikle bilgi sahibi oluyor. Bir araştırma yapıyor. İnterneti çok iyi kullanıyor. Dünyayı takip ediyor.
Ayrıca tavsiyeyle de kitap alıyor ve elbette kitap satın alırken okur, kapağına ve arka kapak metnine bakıyor. Okurun sadece kapağa bakarak bir seçimde bulunması genelde yargılanıyor. Ama eğer siz okura kitabı anlatabilecek daha zengin materyaller bulamazsanız elbette bu doğaldır. Yayınevleri matbaa değildir ama kitabın okurla buluşmasında her türlü organizasyondan yayınevi sorumludur. Bu yüzden yayınevi kitabı okura anlatmak için ne kadar çok araç kullanırsa okur bunu o kadar olumlu karşılayacaktır. Kapak, kitabın baskısı, kağıdın kalitesi, okunurluğu, kitabın editörlüğü, çevirisi, tüm bunlar elbette okur için önemli olacaktır. Siz kitabı sadece kapağıyla sunarsanız okur da sadece oradan bir yargıya ulaşır ve burada okuru yargılamanın bir anlamı yoktur.
Kitapçılarla ve dağıtıcılarla aranız nasıl? Sizi nasıl karşıladılar? Biz de dağıtım hep bir sorun, değil mi?
Bir kitabın sahibi ne yazar ne de yayınevidir. Kitabın gerçek sahibi okurdur. Kitabı gerçek sahibine ulaştırmada dağıtımcılar ve kitapçılar kritik bir rol oynar. Bu yüzden dağıtımcı ve kitapçılarla yayınevinin ilişkisi kitabın geleceğini de belirler. Biz bu noktada dağıtımcılarla mümkün olduğunca dinamik bir ilişki kurmaya çalışıyoruz ama elbette dağıtım ciddi bir sorun. Kitap dünyası yeni çıkan kitaplar üzerinden şekilleniyor ve her yeni kitabın raf ömrü artık kısaldı. Neredeyse bir hafta rafta yer alabiliyor. Bir hafta içinde herhangi bir hareketlilik görmezse dağıtımcının deposunda beklemeye alınıyor. Kitapçı ve raf sayısı yeterli olmadığından ve lojistik maliyeti oldukça yüksek olduğundan hem dağıtımcı hem kitapçı sadece hareketi olan kitaplara yer veriyor. Bu da ne kadar fazla yeni kitap çıkarsa çıksın aslında okurla buluşma imkânının eşit olmadığı gerçeğini koyuyor önümüze ve birçok kitaba sadece bir hafta rafta yer verilerek haksızlık yapılmış oluyor.
Hedefinizde hangi yerli yazarlar var? Hangi Türk yazarlarıyla anlaştınız, varsa hangi kitapları yayımlanacak?
Yerli yazarlar üzerinde özel olarak çalışıyoruz. Bunun için bir ekip kurmaya çalışıyoruz. Geçen yıl Fulya Gümüşpala Teke’nin kitabını yayınladık. Oldukça da ilgi gördü. Yazar şimdi ikinci kitabının hazırlığında. Özellikle kurgu kitaplarda yeni yazarlara açığız. Sizin vasıtanızla buradan duyuru yapmak isteriz. Yazar adaylarımız projelerini adresine gönderebilirler.
Sizce kitap dünyasını kimler belirliyor? Kendinize hangi yayınevlerini yakın buluyorsunuz?
Kitap dünyasının tek belirleyeni okurdur. Okurunu dinleyen, okuruyla empati kurabilen, yayınladığı kitaba değer veren tüm yayınevlerini yakın buluyoruz kendimize.