Pekşen'in sansür mücadelesi

Abone ol

Yalçın Pekşen, yeni TCK'nın getireceği kısıtlamalarla mücadeleyi bırakmıyor. Pekşen, kendisini "Sansür"ü yok etmek için adadı. Bugün tarihe giderek kıyaslama yaptı.

Yalçın Pekşen, sansürle savaşmaya devam ediyor. Pekşen, e savaş açtı.

YAZI: Yalçın Pekşen
KAYNAK: www.hurriyetim.com.tr


5237 sayılı yeni Türk Ceza Yasası'nın (TCK) yürürlüğe girme tarihi 1 Haziran 2005'e ertelendi. Son değişikliklerle bazı iyileştirmeler sağlansa da, yeni TCK'nın bir 'sansür' yasası olma niteliği değişmedi.

Anlaşılan 21. yüzyıla basına sansür uygulayarak giren birkaç geri kalmış ülkeden biri olacağız.

Bana kalırsa bu durum yaşadığımız günlerin en önemli olayı ve önemine uygun şekilde ele alınmalı.

Ben kendi hesabıma bugünden başlayarak yasanın yürürlüğe gireceği tarihe kadar, elimden geldiğince sansürü gündemde tutmaya çalışacağım.

Belki ibret alınır.

Osmanlı toprakları üzerinde yayınlanan ilk Türkçe gazete devletin resmi yayını sayılan Takvim-i Vekayi'nin çıkış tarihi 1831'dir.

Onu ilk özel gazeteler Ceride-i Havadis (1840), Tercüman-ı Ahval (1860), Tasvir-i Efkar (1862) izler.

Basına yönelik ilk sansürün uygulama tarihi ise 1857'dir. ('Dünden Bugüne Düşünceye ve Basına Sansür'. Yazan: H. Nedim Şahhüseyinoğlu, Paragraf Yayınları)

İlk Türkçe gazetenin resmi gazete sayıldığı göz önüne alınırsa, özel gazetenin ortaya çıkışı ile sansürün hemen hemen aynı sıralarda başladığı görülür.


* * *


1857 tarihli Basmahane Nizamnamesi'nin bazı maddeleri neredeyse 2004 tarihli yeni TKC ile aynıdır. Günümüz Türkçesi ile yazarsak...

Madde 13: Devletin iç güvenliğini bozacak suçlardan birinin icrası için bazı kişilerin kışkırtılması, suç işleyen kişilere verilecek ceza kadar gazeteciye de ceza verilir.

Madde 15: Hükümdar ve Hükümdar ailesini tahkir ve hükümranlık haklarına taarruz sayılabilecek yazılar, 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve 25-100 altın cezası...

Madde 16: Bakanlara dokunacak sözler yazılması, bir aydan bir yıla kadar hapis veya 5-50 altın cezası.

Madde 18: Meclisleri, mahkemeleri, devletçe kurulacak kurumları kötüleyecek yazılar 15 günden 1 yıla kadar hapis veya 50-200 altın para cezası


* * *


Ardından hükümeti eleştiren Muhbir gazetesi sahibi ve yazarı Ali Suavi Kastamonu'ya sürülür ve gazetesi kapatılır.

Oradan yurtdışına kaçan Suavi gazeteyi Londra'da çıkarmaya başlar. 1876'da İstanbul'a döndüğünde epey değişmiştir. Hükümeti eleştirmek yerine, artık hükümdarı öven yazılar yazmaktadır. Ancak bir süre sonra II. Abdülhamit işbaşına geldiğinde, Beşiktaş muhafızı 7-8 Hasan Paşa tarafından başına sopayla vurulmak suretiyle öldürülür.

1870'de yayına başlayan İbret gazetesinin başında Namık Kemal bulunmaktadır.

Gazete yönetime karşı eleştirilerinden dolayı önce dört ay, daha sonra süresiz kapatılır. Yazarlar Ebüzziya Tevfik ve Ahmet Mithat Efendi, Rodos Adası'na, Namık Kemal Kıbrıs'a sürgün edilir.

Sonunda 1867'de çıkan Ali Kararnamesi ile ülkede yayınlanan bütün gazeteler (Muhbir, Ayin-i Vatan, Utarit, Diyojen, İbret, İbretname-i Alem, Hadika, Hülasat-ül Efkar, Şark ve Hayal gazeteleri) toptan kapatılır.

Ülke 1876 da başlayacak II. Abdülhamit istibdadına ve İmparatorluğun çöküşüne doğru hızla ilerlemektedir.


ANNENİZ SİZİ SEVER AMA...

Gazetecilikte boş verilmemesi gereken bir kural vardır:

'Annenizin sizi sevdiğine emin olsanız bile, eğer gazeteye yazacaksanız, kendisine bir daha sormanızda yarar vardır.'

Bu kurala boş verince hata yaptım.

'Yaş 65, yolun yarısı eder' başlıklı yazımda 'Otuzbeş Yaş..' şiirinin Orhan Veli'ye ait olduğunu yazmıştım.

O kadar emindim ki, dün hatamı ortaya koyan bir-iki okurla tartıştım.

Oysa Cahit Sıtkı Tarancı'ya ait olduğu malum.

Özür diliyorum.

Günün Önemli Haberleri