Pazar keyfi mi? O da kalmadı
ki…
Bugün tatil… Kafamızı karıştıran, toplumu
kutuplaştıran, içinden çıkılmaz tartışmalardan biraz uzaklaşma
zamanı ama gelin de bunu bu ülkede yapın.
Yapamazsınız.
"İstanbul yağmurunun" şehre
getirdiği güzelliği, Aşiyanda, Boğaza karşı gece yarısından
sonra radyo dinlerken içilen çayın keyfini
paylaşamazsınız.
Çünkü deliler ülkesi gibi Türkiye.
Hemen her konu başlığı bir manşet ve üzerinde
günlerce tartışılabilecek potansiyel barındırıyor. Üstelik
biri bitmeden diğeri başlıyor.
Uludere ile başladık yeni yıla.
Komplo teorisi üretenler, ellerinde belge ile
başbakana kafa tutanlar, başbakanın hastalığından kurtuluşunu
simgeleyen öfkeli çıkışı tam konuşulamadı.
Çünkü hemen üzerine, iki önceki Genel Kurmay
Başkanı İlker Başbuğ hakkında mahkemenin suç duyurusu, şüpheli
sıfatı ile adliyeye daveti ve ardından da tutuklama kararı
geldi.
Hem de "terör örgütü lideri"
suçlamasıyla.
Başbuğ’un “ 'internet andıcı' benden
önceki dönemde başladı, ben kaldırdım" açıklaması kafaları
kurcaladı. Ama o dönemde Başbuğ’un Genel Kurmay ikinci başkanı
olduğu hatırlanınca yine soru işaretleri birbiri ardına
dizildi.
Tabi bir de Genel Kurmay Başkanı’nın nerede
yargılanacağı sorusu geldi insanların üstüne üstüne. Anlı şanlı
hukukçular şu sıralar bu soruya yanıt arıyorlar. Henüz bir uzlaşma
sağlanabilmiş değil, sağlanacak gibi de görünmüyor.
Başbuğ için verilen tutuklama kararına
"demokrasi işte budur" diyerek destek verenler de
oldu, hükümetin içinden “üzüldük” açıklaması
yapanlar da. Ancak bir başka karar var ki; o karara eli kalem
tutan, çevresi ile ilgilenen, demokrasiyi dert eden hemen herkes
çok şaşırdı.
Oda Tv davasında verilmeyen tahliye kararıydı
o.
Savunmalar bitip, taleplerin değerlendirileceği
duyurulduğunda tahliye beklentisi tavan yapmıştı. İzleyenlerin
"tiyatro sahnesine" benzettiği duruşma
salonunda “tahliye talepleri reddedildi”
açıklaması soğuk duş etkisi yaptı.
Nedim Şener’in, Ahmet Şık’ın, Soner Yalçın’ın
ve Yalçın Küçük’ün, dinleyenleri zaman zaman gülümseten, zaman
zaman gözlerini yaşartan savunmaları tahliye için yeterli
görülmedi.
Anlayacağınız yeni yılda da bir şey
değişmedi.
Türkiye’de gündemi, savcılar ve
hakimlerin verdikleri ya da vermedikleri kararlar belirlemeye devam
ediyor.
Ama artık o kararlar eski yıla göre çok daha
fazla tartışılıyor.
Kararlar kadar gerekçeleri de.
Ve tartışma Salı da dinlemiyor Cumartesi
de…
Çarşamba da dinlemiyor, Pazar da…
Yine de iyi pazarlar…